Siyah saçlı genç çalan kapıyla hyungunu aramaktan vazgeçip telefonunu bir kenara bıraktı. Muhtemelen o gelmişti.
Hoseok uyuşuk adımlarla kapıya doğru ilerledi ve aynı yavaşlıkta kapıyı açtı.
Tam iyi bir azar ağzını açmıştı ki gördüğü dağılmış ve kanlar içinde kalmış yüzle ne yapacağını şaşırmış, söyleyeceği tüm kelimeler boğazına düzülüp koca bir yumru halini almıştı.
Uzun boylu genç şaşkınlıkla kendisini izleyen genci eliyle kenara çekip içeri girdi ve kapıyı arkasından kapattı.
Kısa boylu olan olayın kısa süreli şokunu atlatır atlatmaz hızla ev arkadaşının yanına koşmuş ve yüzünü elleri arasına alarak canını acıtmayacak şekilde yaralarına bakmaya başladı.
"Hyung...aman tanrım hyung canın acıyor mu? Yüzün mahvolmuş. Kim yaptı bunu sana. Gaspa mı uğradın? Yoksa kavgaya mı karıştın? Yoksa-"
Hoseok yanaklarına konulan elle ardı ardına sıraladığı cümlelerine son verip kanla kaplanmış yüze çevirdi bakışlarını.
"Hoseok sakin ol. Öncelikle ben iyiyim, bu yüzden ağlamayı kes ve banyodan ilk yardım çantasını getir."
Siyah saçlı genç kahve saçlı olan onu uyarana kadar ağladığının bile farkına varamamıştı. Hızla burnunu silip Jin'in dağılmış saçlarına tüy kadar hafif bir öpücük kondurdu.
"Canın acıyor mu?"
Jin yaralarına rağmen hafifçe gülümseyerek başını olumsuz anlamda salladı.
"Senin sihirli öpücüğünden sonra hâlâ nasıl canım yanabilir?"
Hoseok gülümsedi.
Jin onun için çok değerliydi. Hoseok beş yaşındayken ailesi bir trafik kazası sonucu hayatını kaybetmişti ve siyah saçlı genç on sekizine kadar yetimhanede kalmıştı. On sekizinde ise yetimhaneden atılmış ve kendi başının çaresine bakmak zorunda kalmıştı. Ta ki Jin'le tanışana kadar. Jin aralarında bir yaş olmasına rağmen ona abilik yapmakla kalmamış evini de açmıştı. Böylece ikili yedi koca yıl boyunca beraber yaşamış ve birbirlerinin her şeyi olmuşlardı.
Hoseok hızla banyodan ilk yardım çantasını getirdi.
Jin onun büyük ısrarlarına rağmen kendi işini kendisi halletmeyi seçmişti.
Hoseok ise boş durmayıp ona sorular soruyordu.
"Jin hyung bunu sana kim yaptı?"
Uzun boylu olan derince iç çekti.
"Bende bilmiyorum. Eve gelirken bir anda ara sokağa çekildim ve bam. Yüzümü bu hale getirip kaçtılar."
Siyah saçlı genç başını onaylar biçimde salladı.
"Anladım."
"Telefonumu yukarıda unutmuşum getirir misin?"
"Getiririm."
Hoseok ayağa kalkıp odaya doğru adımlarken aklıma gelen kişiyle olduğu yerde donakaldı.
Eğer anonimden yazan kişi Jin değilse, o zaman kimdi?
Hoseok Jin'in odasına girmekten vazgeçip kendi odasına girdi ve ekranı kapalı bir biçimde yatağına gelişi güzel fırlatılmış telefonunu alarak uygulamaya girdi ve arama kısmına tıkladı.
' agustd '
Karşısına çıkan tanıdık hesapla yutkundu ve engeli açmak için gelen ekranla uzun uzun bakıştı.
Bunu gerçekten yapmalı mıydı?
Derin nefes alarak kararını verdi.
- agustd adlı kullanıcı engelini kaldırmak istediğinizden emin misiniz? -
Onayla Reddet
- agust d adlı kullanıcının engelini kaldırdınız -
🌻🌻🌻🌻🌻🌻🌻🌻🌻🌻🌻🌻🌻🌻🌻
Kontrol edemedim sonra düzenleyeceğim. Şimdilik burada kalsın.
![](https://img.wattpad.com/cover/264392010-288-k493279.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saplantı -Sope-
Fanfiction"Beni öldüremezsin, beni başından atamazsın, benden uzak olamazsın. Tek yolun beni sevmek..." 🔞Rahatsız Edici İçerik🔞