23

255 34 49
                                    

kıvrımlı yılan, jackson' ın dilini temsil ediyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

kıvrımlı yılan, jackson' ın dilini temsil ediyordu.

tatlı ve zehirli, cinsine göre ölümcül veya evcilleştirilebilecek kadar zararsız,

yine de her halinde bir miktar tehlike barındıran.

jackson farkında değildi ama onun en büyük tehlikesi güzelliği ve tatlı diliydi. çok çabuk ağına çekebileceği kelimeleri ansızın kurar ve planlı hareket edemezdi. enerjisi elle tutulabilecek kadar kendini hissettirir ve ortamı etkisi altına alırdı.

tıpkı şu an gibi, dudaklarının arasında hindistan cevizli milkshake'inin pipetini bükerken dövmeli eli jaebeom' un dizinin üzerindeydi ve büyük oğlan kaç saniye önce nefes almayı bıraktığını kestiremiyordu. en son jackson' ı bambam'i nereden tanıdığına dair ağzını yoklamak için yanına çağırmıştı. fakat hedefi o kadar yolundan sapmıştı ki esmer oğlan geldiğinden beri dudakları arasında büzdüğü pipeti izliyor ve güneşin altında açık gerdanından aşağı kayan ter damlasının kaybolduğu noktaya bakmamak için odağını değiştirmeye çalışıyordu.

yanlıştı, bir şeyler o kadar yanlış gidiyordu ki jaebeom delirecek gibi oluyordu. jackson sonunda içeceğini bırakıp çimlerin üstüne koyduğunda derin bir nefes almıştı. esmer parmaklar hâlâ dizinin üzerindeydi ve bileğinin etrafını saran dövmenin yılan gözleri ona bakıyormuş gibiydi.

"evet jaebeom-ssi?" dedi yumuşacık sesiyle. jaebeom ona zoraki bir gülümsemeyle bakışlarını çevirdiğinde devam etmişti.

"beni neden buraya çağırdın, on dakikaya atölyem var."

jaebeom etrafa kısaca göz atıp onlar gibi çimlerin arasında pinekleyen öğrencilere bakındı. jackson'ın arkadaşları biraz uzaklarında ayakta sigara içiyordu ve ren' in gözleri hemen üzerlerindeydi. bir an kaşları çatılsa da kafasını çevirip görmezden geldi.

"bir nedeni yok," dedi cevap bekleyen oğlana karşılık. "haftasonu araya girince görüşemedik, nasıl olduğunu merak ettim."

jackson kirpiklerinin altından fındık tanelerini yuvarlarken "hâlimi merak ediyorsan mesaj atabilirdin beom-ssi." diye azarlarcasına söylenmişti.

"doğru," dedi jaebeom tamamen kendine gelerek sırıtırken. "ama o zaman seni görmek için bahanem kalmazdı."

jackson dudaklarını yuvarlayarak "şuna bakııın!" diye uzattı sevimli bir alayla. "resmen benimle flört ediyorsun!"

işaret parmağı suçlarcasına jaebeom'u gösteriyordu ve elmacıkları gülümsemesi altından toplanmıştı. jaebeom göğsünün ortasında bir şeylerin teklediğini hissederken dudaklarını iki kez açıp kapamış ve ne diyeceğini bilemez halde başını iki yana sallamıştı.

sonunda "yakalandım." dediğinde yüzünde temkinli bir sırıtış vardı. jackson ona inanamazcasına bakıp ufacık yumruğunu dizine çarparak ayaklandı. "sen-" demişti azarlarcasına,
daha sonra duraklayıp permalı saçlarını geriye atarak kıkırdadı.

beauty boy.jackbeomHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin