sistem basitti.
hedef, açığa çıkış, zaaf, oynayış, çöküş ve son.
jinyoung için her şey bundan ibaretti. ekranda açılan çoklu sekmeler gibi her işinin sonu bir kırmızı çarpıya basarak tümünü kapatmakla bitiyordu.
kırmızı çarpı, bu sefer ellerini titretmişti.
kötü bir yalancı olmak ve bundan zevk aldığını söylerken titrememek isterdi ama berbat hissediyordu. bu kadar ileri gitmeli miydi, buna ne gerek vardı? öfkesi o kadar gözünü bürümüştü ki jaebeom' un canını çok yakmak istemişti.
çünkü yıllardır sırrını bildiğini gizleyen ve onunla arkadan alay eden bir jaebeom' u düşünmek- tanrım berbattı!
jaebeom homofobik gözükmek için onunla her şeyi yaparken tek amacı jinyoung' un aşkını kendinden uzak tutmak mıydı? park jinyoung buna nasıl delirmeyebilirdi?
nasıl tek suçlu kendisi olabilirdi?
jinyoung' un gözleri sızlıyordu. ağlamak çok zordu ve bir ağlasa ne kadar rahatlayacağını biliyordu ama yapmak ve çeşmelerini açmak o kadar külfetli geliyordu ki karşısındaki boşluğu izlemekten başka bir şey gelmedi elinden.
koltuğun kenarına fırlattığı telefonu zırıl zırıl ötmeyi kesmedi.
dakikalar sonra ise kapısı yumruklarla sarsılmaya başladı.
jaebeom bağırıyor ve küfrediyordu.
"neden yaptın gerizekalı! neden!"
bir yumruk daha-
"ona karışma dedim, bana istediğini yap ama ona karışma dedim ulan! yalvardım sana piç herif!"
menteşeleri zorlayan güçlü bir tekme daha geldi kapıya. jaebeom' un sesi arada çatlıyor ve boğuklaşıyordu.
"şimde ne yapacağım-" hıçkırık sesi vurulan son tekmenin ardından duyulmuştu.
jinyoung hiç kıpırdamadan boşluğa bakarken jaebeom' un sessiz hıçkırıkları kulaklarına doluyordu.
"senin yüzünden!" kapının ardından yükselen hırçın ses tekrarladı. "senin yediğin bok yüzünden asla affetmeyecek ulan beni, asla!"
jinyoung irkilerek gözlerini kırpıştırdı, başı kapıya dönmüştü ama aklı tek bir ismi çınlıyordu.
sebepsizce, hiç aklının köşesinde dahi olmayan biri ve arkadaşına yaptıkları yüzünden asla onu affetmeyecek olan biri-
ren saito- jinyoung ismi defalarca kez zihninde döndürdü. gözleri geçen geceyi takip edercesine halının üzerini bulmuştu. sabaha kadar dizinde uyuduğu çocuk- ren saito asla jinyoung' u affetmeyecekti.
hayatında hiçbir öneme sahip olmayan bu isim şimdi neden canını çok yakıyordu.
bu oyunun dışındaydı, hesaplanmamış, planlanmamış, çizilmemiş ve bir anda ortaya çıkmıştı.
park jinyoung' u mahvedecek nokta yokluktan doğmuş gibi kucağına bırakılmıştı.
er ya da geç zaaf oradaydı ve onu bulmuştu.
🌙
jackson açık yeşil pikesini dizlerine sarmış ve elindeki sıcak sütüyle sisli akşamın altında küçük balkonunda oturuyordu.
yurt odasında en sevdiği yer burasıydı, tekli iki küçük sandalyenin ve küçük bir masanın sığdığı balkonları yaz akşamlarında onlar için ideal bir ortam oluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
beauty boy.jackbeom
Fanfictiontatlı oğlan wang jackson ve homofobik ım jaebeom' un oyun bozan çarpışması. |text°metin°instastory| *uyarı* feminen jackson +16