Müdür bozuntumuz biricik kazağımı haşat eden hayvanla birlikte sınıfa gülücükler saçarak girince, uçan tekmelerimi zor tuttum.
"Hocam arkadaşı yanlış getirdiniz, barınak 2 sokak ileride." Sınıftakiler hayvan gibi böğürürken ben havalı bi müzikle piç smile yaptığımı hayal ediyordum. Eminim dışarıdan özürlüye benziyorumdur...
"Evrim ! Ders bitiminde odama geliyorsun." Dedi dombik ölümcül bakışlarını göndererek. Aa yeter ama müdürümüz beni neden bu kadar çok seviyor? Yatak döşek kurucam artık herifin odasına.
En sevimli bakışlarımla kafamı olumlu anlamda salladım.
"Çocuklar projemizden haberiniz var. Kültür alışverişi bizim için oldukça önemli. Bu proje ile birlikte öğrenci değişimleri oluyor bildiğiniz gibi. Bu genç arkadaşınız da proje kapsamında bir süre misafirimiz olacak. Yurt dışına çıkmayı isteyen arkadaşlarınızın başvurularını değerlendirip, James'e geçici olarak kalacak bir yer bulacağım. Onunla iyi geçinmenizi şiddetle tavsiye ediyorum."
'Yiyorsa geçinmeyin' bakışlarıyla bizi tehdit edip hızlıca çıktı sınıftan dombik.
Bu arada müdüre dombik dememin sebebi; Pantolonunu boğazına kadar çekmesi ve bu yüzden göbeğinin plates topuna benzemesi. Şahsen yere yüzüstü kapaklansa top gibi sekeceğine inanıyorum.
Öğretmenimiz saçma sapan el hareketleriyle geviş getirerek "welcome to Turkey" dedi. Bu hallere de mi düşecektin bok beyinlim?
"Hocam çok düşüncelisiniz ama ben Türkçe anlayabiliyorum."
Çok bilmişe bak!
Fizikçi bozulduğunu belli etmemek için renk değiştirirken kendini tanıtmasını istedi.
Adının James olduğunu öğrendiğim üretim hatası sınıfı süzerek ellerini saçlarından geçirdi ve boğazını temizledi.
"Ben James Silent. 18 yaşındayım. Boston'da annem ve erkek kardeşimle birlikte yaşıyorum. Babamı çok küçükken kaybettim. Türkiyeyi merak ettiğim ve insanlarına ilgi duyduğum için buradayım." Neden bunları gözümün içine bakarak söyledi ki bu şimdi ? Dişimde bişey mi var? Saçım mı bozuldu? Neye bakıyor bu oğlan çocuğu be!
Mankenlere taş çıkaracak şekilde yürüyüp en arka sıraya rahatça yerleşti. Kahvede oturuyor sanki öküz. Etrafta onu yiyecek gibi bakan abaza sınıf arkadaşlarımı pek umursuyor gibi görünüyor.
"Melisa peçete ister misin?"
"Ha, Ne? Ne peçetesi ?"
"Salyalarını silersin diye düşündüm." Gözlerini devirerek önüne döndü. Ondan tarafa bakmaya niyetim yok, bana baktığını hissebiliyorum. Huzursuzca kıpırdanmadan edemiyorum çünkü birinin size dik dik bakması cidden rahatsız edici bir şey. Bizim buralarda kavgalar hep bundan çıkar. 2 güne kalmaz döverler bunu demedi demeyin.
Nihayet zil çaldı. Büyük bir isteksizlikle dombiğin odasının yolunu tuttum.
"Bok mu vardı bu kadar merdiveni yaptınız! Sen git o kadar spermin içinde birinci ol gel burda merdivenlerde debelen. Evrim kim ki zaten. Eğer bu merdivenlerde telef olursam halay çekerek yuvarlarsınız beni dimi. Sen söyle haksız mıyım 13. Basamak?"
"Evrim merdivenlere trip mi atıyorsun sen ?"
Yavaşca arkamı döndüğümde duvara yaslanmış, kollarını birleştirmiş, tek kaşını kaldırmış yamuk bir sırıtışla beni izleyen Sarp'ı gördüm. Sarp benim geçen yıldan kesiştiğim çocuk. Yani en azından okulun best kaşarı Cansuyla çıkmadan önce kesişiyorduk. Kaslarını belli eden incecik şeyler giymeyi sever. Tam bir sexy şempanze. Bir ara kaçırıp 3 öğün tecavüz etme hayalleri kurardım. Neyse, fazla şeyapmayalım oraları.
