Medyadaki şarkıyı şiddetle öneriyorum.
Sam Tinnesz - Hold on for your life
-
Jungkook dört yılın ardından 'biyolojik' babasını ziyarete gitmişti. Aslında gitmeyi hiç istemiyordu. Ayda yılda bir telefonla konuşuyorlardı. Normalde onu da yapmazdı ancak Jimin onu bu konuda zorluyor, babasının üzerine gitmemesini söylüyordu. Bu sefer de Jimin'in zoru ile gidiyordu tabii. Yoksa onu birazcık bile özlememişti.
Taehyung ve Seok Jin'in ölümünden sonra Hoseok'un yanında kalmıştı birkaç yıl. O yıllarda babası her türlü ihtiyaçlarını karşılamış, onunla sohbet edebilmek için çok çaba harcamıştı ancak Jungkook'un yaptığı tek şey yüzüne bakmak olmuştu.
Jungkook Hoseok'u affedemiyordu.
Ona hiç "baba" diye seslendiğini hatırlamıyordu. Seok Jin'den sonra ona baba demek saygısızlık olurdu ona göre. Sonuç olarak ona babalık yapan adam oydu.
Babası Taehyung'u ne kadar çok sevdiğini hatırladı babası Seok Jin'in. Ona ve kendisine verdiği değeri düşündükçe ağlayası geliyor, son bir kez sarılabilmek istiyordu.
Ancak ikisi de artık yoktu.
Jimin bir keresinde ona "Bebeğim, artık sadece Hoseok var. Her ne kadar onu affedemesen bile, seni ne kadar çok sevdiğini ve yıllardır senin için ne kadar çabalağını unutma. Çok geç olmadan onunla konuş. Onu da kaybedersen ve pişman olursan, bir daha telafi edemezsin. Onu affetmek zorunda değilsin ancak en azından seni görmesine izin ver. Sadece sen varsın artık. Kimsesi yok." Demişti.
Kabul etmek istemiyordu. O adam güzel olan hiçbir şeyi hak etmiyordu.
Babasının evinin kapısının önünde bekliyordu. Her an vazgeçip eve dönebilirdi ancak Jimin'e bir söz vermişti.
Kapıyı çaldı.
Yarım dakika sonra kapı açılmıştı. Artık yaşlanmış olan babası oğlunu görünce şoka uğramış, ne diyeceğini bilemez halde ona bakıyordu.
"Oğlum? Hoş geldin. Gel içeri lütfen."
Jungkook sadece başını sallayarak içeri geçmiş, elindeki çantayı yere koymuştu. Babası çantayı alıp hızlı adımlarla odaya giderken aynı zamanda "İçeri geç, aç mısın? Sana bir şeyler hazırlayacağım." Demişti.
Sarılmamışlardı. Babası Jungkook'un buna izin vermeyeceğini biliyordu zaten, ancak sadece oğlunu görmüş olmanın sevinci ona yeterdi. Onun yanında kaldığı süre boyunca da hiçbir konuda Jungkook'un üzerine gitmemişti.
Jungkook ağır adımlarla salona geçip oturmuştu. Babasının titiz olduğunu biliyordu zaten ancak bunca yıla rağmen titizliğinden hiçbir şey kaybetmemiş olması onu şaşırtmıştı.
Ev gayet düzenli ve temizdi. Tıpkı hatırladığı gibiydi.
Çok geçmeden babası da salona iki kahve dolu kupa ile geldi. Birini Jungkook'un önüne koyup "Bol şekerli, tam da sevdiğin gibi." Dedi.
Jungkook bir şey demeden kupayı elleri arasına alıp bir yudum aldı. Gerçekten de tam sevdiği gibiydi. Jimin bu kadar şekerli bir kahveyi içtiğini görseydi kalp krizi geçirir, onu haşlardı.
Hoseok geldiğinden beri tek kelime etmemiş oğluna baktı uzun uzun. Onu o kadar özlemişti ki, gözlerinin dolduğunu hissetti.
"Neden bana geleceğini söylemedin? Seni karşılamaya gelirdim."
Jungkook sadece omuz silkti. Verecek cevabı yoktu. Aslında "İsteyerek gelmedim zaten." Demek istiyordu ancak Jimin'e ona karşı sert olmayacağına dair söz vermişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
do you regret?
FanfictionVhope Jungkook'un hatrına Hobi. Hiç mi pişman olmadın? Kısa hikaye* [TAMAMLANDI] ⓚⓘⓡⓐ