Bölüm 2

450 35 37
                                    


   O gün eve gidene kadar babam bir şey demedi.

   Eve döndüğümüzde beni odama sürükleyip "O adamın sürtüğü olmana izin vereceğimi mi sanıyorsun lan sen?!" diye bağırmıştı.

   Ona kendimi savunmama izin vermeden öldüresiye dövdü beni.

   Hiç bu kadar ileriye gitmemişti.

   Canım çok yanmıştı fakat,

   Senin için değerdi...

   Gözlerimi açtığımda hastanedeydim. Babam doktorlara merdivenlerden yuvarlandığımı sonra da cama çarptığımı söylemişti. Bir de rüşvet vermişti anladığım kadarıyla.

   Kolumdaki serumlar, iki kırık bacağım ve kırık bir kolla uyanmıştım.

   Kaburgalarım da kurılmıştı ama ölmemiştim işte. Senin için yaşayacaktım.

   Babam telefonuma da el koyduğumdan sana ulaşamamıştım fakat arkadaşım Yoongi gelmişti. Nasıl haberi olmuştu bilmiyorum.

   Yoongi'ye sana telefonumun bozulduğunu ve bir süreliğine hasta olan büyük annemin yanına gittiğimi söylemesini istemiştim.

   Korkmanı istemiyordum.

   Bir gün hastanede kaldım sonra eve döndüm.

   Babam beni okulumdan aldığını söylemişti.

   Hiç bu kadar ağladığımı hatırlamıyordum.

   Okumak istiyordum.

   Seni görmek istiyordum.

   Gece geç saatte odamdaki cama çarpan taşla uyandım.

   Hareket edemiyordum ama sen olduğunu biliyordum.

   Var gücümle doğruldum.

   Canım çok yanıyordu ama umrumda değildi.

   Sürüne sürüne cama yetiştim ve kafamı çıkardım. Acıdan gözlerim dolmuştu.

   Sonra seni gördüm. Beni görünce yüzünde anlık güller açmıştı fakat halimi fark ettiğinde kaşların çatıldı.

   Bana "Seni burdan kurtarmaya geldim!" demiştin.

   Oysa beni sadece bir haftadır tanıyordun. Bu çok aptalcaydı.

   Daha da aptalca olan senin teklifini kabul etmemdi...

   Odamdaki cama tırmandın ve beni kucakladın. Hemen arkandan bir araba geldi ve bir merdiven getirdi birkaç arkadaşın. Beni zorlukla aşağı indirdiniz.

   Beni arabaya bindirirken "Her şey çok güzel olacak..." dedin.

   Sana inandım Hobi...

   İnanmamalı mıydım yoksa?

   Ne olursa olsun, seni sevdiğim gerçeğini değiştirmedi bu.

   Beni kendi evine götürdün. Berbat haldeydim. Bana istediğin gibi sahip olabilir, beni mahvedebilirdin.

   Ama yapmadın.

   Polise suç duyurusunda bulundun.

   "Dostlarım var. Bize yardım edecekler!" dedin bana.

   Birkaç hafta benimle ilgilendin hep. Düzenli olarak hastaneye götürüp yaralarıma pansuman yaptın.

   İyileştiğimde babamın ve üvey annemin yaptıkları da ortaya çıkmıştı artık.

   Nasıl yapabildin ki bunu?

   Oysa sadece gidip ifade vermiştim.

   Bana ifade vermem için cesaret vermeseydin onlardan asla kurtulamazdım. Teşekkür ederim.

   Kolum ve bacaklarım alçıdan kurtulduğunda ve daha iyi hissettiğimde bana aşık olduğunu söyledin. Meğerse beni uzun zamandır tanıyormuşsun.

   Çok mutlu olmuştum.

   Beni mutlu ediyordun. Sadece bir süre de olsa beni çok mutlu ediyordun sevgilim.

   Birkaç ayın ardından "Hadi evlenelim!" demiştin. Bana bir yüzük getirdin.

   Kendi aramızda, birkaç arkadaşın da katılması ile düğünümüzü yapmıştık.

   O gece beni hiç zorlamadın. Çok naziktin. Canımı acıtmadığın için teşekkür ederim.

   Balayına biraz geç çıkmıştık işlerinden dolayı. Ama sorun değildi. Bende kuruş para yoktu fakat bunu dert etmiyordun.

   Balayından döndüğümüzde hamileydim.

   Sana hamile olduğumu söylediğimde çok şaşırmıştın. Fakat gözlerinde bir hüzün görmüştüm.

   Memnun olmadın mı diye sorduğumda "Olur mu? Beni dünyanın en mutlu insanı yaptın!" demiştin. Hamileliğimin ilk yarısında bana çok yardım ettin.

   Fakat sonra ne oldu Hobi? Dördüncü aydan sonra işlerinin yoğun olduğunu söyleyerek beni geçiştiriyordun.

   Dördüncü aydan sonra sancılarım katlanılmaz oluyordu.

   Yedinci ayda tekrar ilgi göstermeye başlamıştın.

   Sana her zaman sevgiyle yaklaştım. Ama yalan da söylemiyim şimdi, bana evliliğimizin ilk yılı hiç kötü davranmadın.

   Dokuzuncu ayın dokuzuncu gününde dışıra çıkmıştın. Aşerdiğim çikolataları almak için. Sen gittikten beş dakika sonra doğum sancıları başlamıştı. Seni aradım fakat telefonunu evde unutmuştun.

   Canım çok yanıyordu. Ağlıyordum.

   Çok geçmeden geldin ve beni fark ettiğinde panikle arabaya bindirip hastaneye yetiştirdin.

   Artık bir oğlumuz vardı.

   Adını koymama izin vermiştin. Ben de adını "Jungkook" koymuştum.

do you regret?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin