9

2.1K 21 3
                                    

"Ödüm patladı. O ne öyle adam kaçırır gibi?" Kahkaha attıktan sonra yüzünü sıvazladı, yüzündeki gülümsemeyi bırakmadan bana baktı. Öyle güzel, öyle içten bakıyor ki... "seni seviyorum Elis. Bana her ne yaptıysan seni kendimden uzak tutamıyorum. Buna engel olamıyorum." Seni seviyorum Edis. Senden ne zaman uzak dursam, yanı başımda bitiyorsun. Ben buna engel olmak istemiyorum.

Gülümsedim. "Ben de seni seviyorum." Bir süre dediğim şeyi cidden ben mi dedim diye şaşırdım ama çok belli etmeden toparladım. Bir anda kollarını belime sardı ve kendine çekti beni. Onu seviyordum. Onu hep seveceğim.
"Kahve?" Kafamı olumlu anlamda salladım ve yanımdan kalkıp kahve yapmaya gitti. Onun otel odasında olmaz beni biraz tedirgin ediyor ama Edis olduğu sürece her yere gözüm kapalı gidebilirim, sadece o olsun yeter. Masanın üzerindeki siyah kaplı defter çarptı gözüme. Arkama baktığımda hala mutfakta bir şeyler yaptığını duydum. Hızla defteri elime aldım ve kapağını açtım.

Elis'im

Gözlerim şaşkınlıkla aralandı çünkü asla benim ismim yazılı olan bir defter tutacağı aklıma gelmezdi. Sesler kesildiğinde hızla aldığım yere bıraktım defteri zaten bir kaç saniye sonra elindeki tepsiyle içeriye girdi.

"Bu kadarını bulabildim. Otelde kalmaktan nefret ettiğim doğrudur." Dedi masadaki tepsiye uzanarak. Kendi kahvesini ve benimkini aldı, benimkini bana uzattıktan sonra yaslandı. Sessizliği bozmak adına içimden geçen soruyu sordum.

"Beni neden çağırdın?" Bu soruyu beklediği için ilk önce kahvesini yudumladı ardından tepsiye geri bıraktı ve elimdeki kahveyi de alıp kendi kahvesinin yanına koydu. Kucağımda kalan elimi tuttu ve dudaklarına götürdü. Koklayarak öptükten sonra iki elimi ellerinin arasına alıp sarmaladı. İster istemez sırıtıyordum.

"Seni istiyorum Elis'im. Ben artık sensiz geçen tek bir dakika bile istemiyorum. İlklerini benimle yaşa istiyorum, beni sar sarmala istiyorum, senin hep yanında durmak istiyorum ben. Arkanda değil, yanında. Ben artık senin sınıfına gelmek için dakika kovalamak istemiyorum. Kendi kendime 'zaten okul çıkışı birlikte evimize döneceğiz.' demek istiyorum bebeğim. Bu şansı bana tanımanı istiyorum." Göz bebeklerime bakıyordu bal rengi gözleri. Bakışlarından bana yansıyan o kadar güzel şeyler var ki... kelime darcığım yetmez bakışlarını anlatmaya. Aşığım diye bağırmak ve onun ince dudaklarına yapışmamak için zor duruyorum.

"B-ben ne diyeceğimi bilemiyorum Edis. Yıllarca seni izledim ama hiç farkına varamadım hislerimin. Oysa sana bakarken ne çok mutlu oluyormuşum ben. Bunun bu kadar geç farkına varmışken seni erkenden bırakacağımı düşünmedin umarım?" Dedim dolu gözlerimle. Gözlerindeki ışıltıyı hiç bir yıldızda görmedim ben. Sen, sen ne güzel şeysin Edis. Sen, sen hayallerimi süsleyen tek adam.

"Bu arada, bu senin için-" az önce aldığım siyah defterine uzanarak. "Kesinlikle bunu sana vermeyi düşünmüyordum fakat sayfaları bitti, yenisini yazdığımda onu da sana ulaştıracağım. Matematikte ne kadar iyiysem, edebiyatta da öyleyim." Dedi hınzırca gülerek. İster istemez sırıttım ve uzattığı defteri aldım.

Elis'im

Dolu gözlerimden birer damla yaş aktı. Kesinlikle mutluluktan. Eli yanağıma geldi ve yaşları güzel parmaklarıyla iteledi ardından fısıldadı. "Ağlama güzelim, ağlama sevdiğim." Islak kirpiklerimle suratına baktım ardından şimdilik pişman olmayacağım ama sonrasında fena utanacağım bir şey yaptım.

Dudaklarına yapıştım.

Bir süre afalladı çok geçmeden ince dudakları ustalıkla dudaklarımla dans etti. Alt dudağımı dudaklarının arasında almasıyla aldığım zevkle birlikte hafifçe inledim. Bu onu daha da zorladığı için sert hareketleriyle birlikte ağzımı aralamamla dilini iteledi. Hiç iğrenmeden dilini sarmaladım ve elimdeki siyah defteri bıraktım. Beni belimden tuttuğu gibi kucağına çekti. Bozuntuya vermeden üzerine çıktım ve bir elimi ensesine, diğerini yanağına yerleştirdim. Belimdeki elleri beni kendine biraz daha bastırdı, ardından tişörtümün içerisinden çıplak belimi okşadı. Nefeslerimiz kesildiğinden zorda olsa ayrıldım dudaklarından. Alın alına verdikten sonra bir süre nefeslerimizi düzeltmeyi bekledik. Kesinlikle nefesinin yüzüme vurması içimde bir şeyleri harekete geçiriyor ve kasıklarımda ince sızıya neden oluyor. "Sen- sende olan şey kimsede yok Elis." Nefeslerinin arasında fısıltıyla konuşması beni daha da zorluyordu. Bir şey demeden sadece yutkundum. Belimdeki eli hafifçe sırtıma çıktı ve orayı okşadı. Diğer eli ise bacağımı kavradı ve beni kendine çekip bastırdı. Ağzından erkeksi bir hırıltı çıktığında dudaklarımı yaladım. Gözlerimi açıp onun bal rengi gözlerine bakmayı ummuştum fakat kahverenginin en koyu tonuna dönmüş rengi asla beklemiyordum. Tıpkı barda olduğumuz geceki gibi.

Edis'in Elis'iHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin