Bu bölümden itibaren texting gidebilir çünkü eğer olayları anlatırsam çokça bunalırsınız.
•
Her şeyi bizimkilere anlatmıştım. İrem ilk önce ağlamış, sonra Ateş'e ilan-ı aşk yapmıştı. Üstüne üstlük Ateş'te ona karşı boş olmadığını, hatta aşık olduğunu itiraf etmişti. Ben kendi derdimi unutup onlara katılmış ve adlarına çok sevinmiştim. Zaten kendilerine bir farklı bakıyorlardı, şimdi ise ismini koymuş oldular.
O olaydan sonra Edis'le aramızdaki buzlar -ece- gitmişti, yerine sıcacık bir volkanik gelmişti. İyi de anlaşsak hâlâ yüzük takılmamıştı çünkü ortada bir evlilik teklifi yoktu.
Derince bir nefes alıp önümdeki sınav kağıdına odaklandım. Evet, üniversite sınavındayım ve şu ana kadar hiç bir soruda zorlanmadım. Allahıma tekrar bir şükür edip matematik sorularını yaklaşık 20 dakika da tamamladım. Ee, ne kadar anlasamda doğru mu değil mi diye emin olamıyordum.
Diğer derslerimin de iyi geçmesi sonucu okuldan çıktım ve direkt elimdeki telefonun şifresini girdim.
Edis: Çıktın mı? Gelip alayım seni güzelim.
Elis: Ay, çıktım çıkmasına da, bir güzel geçti görmen lazım. Nazarlamam umarım kendimi de... her neyse, sen geç eve ben kendim gelirim. Annenler bize geliyordu değil mi?
Edis: Çok sevindim adına. Aynen, sizdeyiz bu akşam. Babana da sordum, bu gece bendesin.
Gözlerim şaşkınlıkla aralanırken hızla klavyede parmaklarımı gezdirdim. Ulan babam nasıl izin vermiş olabilir?
Elis: İyi de, babamdan bahsediyoruz değil mi? Benimki olandan.
Edis: Aynen sevgilim. Babam olacak babandan, vallahi 'git al gezin yavrum' dedi.
Elis: Edis doğruyu söyle, adamı tehdit etmedin değil mi? Bak söyle kızmayacağım.
Edis: Susta önüne bak geri zekalı.
Kaşlarım çatılırken önüme baktım. Bana sırıtarak bakan bir Edis vardı karşımda. Bir elinde telefon, diğerinde ise bir poşet vardı, arabaya kalçasını yaslamış beni bekliyordu.
Hızla yanına adımladım ve yüzünü avuçlarımın arasına aldım. Yüzünü biraz inceledikten sonra geri bıraktım. "Babamdan dayak yedin mi diye baktım da, yok! Kasa sağlam. Babam olduğuna emin miyiz?" Dedim ısrarla. Benim babam akşam 5'ten sonra eve girmeme kızıyordu, gece onunla gezmeme mi izin verecekti? Hayatta olmaz!
Büyükçe bir kahkaha atarken onu izledim. İster istemez sırıtırken gülmesini sonlandırıp dudaklarıma ufacık bir öpücük kondurdu. Elindeki poşeti bana uzatarak, "bu senin için miniğim." Dedi. İlk önce poşete sonra da ona baktığımda bir şey demeden poşeti elime aldım. Küçük bir şeydi zaten. El kadar falan.
İçinden çıkardığım büyük kare bir kutuyla kaşlarımı çattım. "Ne bu?" Dedim. Bana gözlerini devirdikten sonra, "azıcık romantik ol da aldığım hediyeye bak sonra çok mutluymuş gibi öp beni Elis. Allahım ya!" Dedi.
Kutuyu açtığımda çok naif bir kolyeyle karşılaştım. Gerçekten aşırı hoştu. Bir kolyeye, bir de Edis'e bakıyordum. Bunu gerçekten almış olması beni utandırsa da o benim kocam olacak ulan! Tabi alacak.
"Çüş, teşekkür ederim." Dedim heyecanla. Bana sırıttı ama sonra somurttu. Kaşlarım ister istemez kendiliğinden çatılırken Edis konuşmaya başladı. "Kızım o ne kuru kuru teşekkür? Öpeceksin sonra da 'teşekkür ederim kocacığım.' Diyeceksin." Dedi bilmişlikle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Edis'in Elis'i
Teen FictionBen Elis. Edis hoca ile ilişkim mükemmel gitti hatta mükemmelin ötesinde haberler aldık fakat yıllar sonra? Hiç bir şey aynı ve hiç kimse yerli yerinde değildi. ** "Merhaba anne, doğum günüm kutlu, ölüm günün huzurlu olsun. Keşke senin kokunu bilsey...