mirasin ne olduğu önemlidir..

54 4 4
                                    

Sabahın serinliğinde, köyün muhtarina söve söve traktörüyle elma bahçesine gidiyordu Yakup. Muhtara nasil sövmesin, civar tüm köyler tarla yollarını asvalt gibi yaptırmış bir bunların köyü kalmıştı o da muhtarin tembelliginden is bilmezligindendi. Yollar o kadar bozuktu ki bir bisikletli bile kendisini rahatlikla gecerdi gittigi bu hizda. Bu hızda giderken bile traktörün üsten zıplayıp duruyordu. Yol adeta köstebek yuvasi gibi delik deşik, düzensizdi.

Bir daha ki secimde ben muhtar olcam, diyordu Yakup. Böyle muhtarlık mi olur bir boktan anladığı yok. Köy hala elli yil önceki gibi tas tas üstüne konmadi her gelen, anca yese, ibneler.
Söylene söylene bahçesine yaklasmisti.
Güneş daha doğmamış tan agirmamisti alaca karanlikta uzaktaki bahcesinde kurtmu köpek mi domuz mu bilemedigi hayvanlar gördü. Sayilarida epey vardı hepsi bir arada sanki birseyin basinda gibiydiler.

Manzarayi gören Yakup biran yolun bozukluğunu falan unuttu. gördüğü manzaranın şaşkınlığıyla  gaza nasil bastiysa, yavas gitmesi gerektiğini unutup, az daha traktorden düşecekti. Sanki trans anından uyanmis gibi hemen kendine gelip ayağını gazdan çekip direksiyona yapisti, frenledi. Oldugu yerde kaldi. Bahcesine elli metre falan kalmisti. Oylece bahçesinde ki havyanlara bakaka kaldi.

Icinde ne zamandir hissetmedigi duygular belirdi. Korku, endise, vicdan ve azap... Bedenini kapladi. Dünya başına yıkılmış gibi. Geçmişi ve gelecegi arasinda saniyeler icinde gidip geliyordu, zihninde.
Ne kadar öyle kaldi bilmiyordu ama güneş ucunu Haş dagindan göstermeye başlamıştı. Havanin aydinlanmaya başladığını farketti. Birde hayvanlarin köpek oldugunu havlamalarindan ve aydinliktan anladi.

Traktörün uzerinden atladi kosmaya basladi köpeklerin oraya doğru. Sonra bunun iyi bir fikir olmadigini anladi ve hemen traktore geri binip köpeklere doğru yolaldı. Sellektor yapıyarak bir yandanda kornaya basarak köpeklerin oraya dogru sürdü, hızınıda artirdi, artik kendi bahcesindeydi yollari düzgündü. Yakup düzenli intizamli biriydi. Her zaman olmasada son beş yıldır böyleydi artik.

Hayatini da düzene sokmuştu denebilir.
Eski pespaye savuruk vurdumduymaz halinden eser yoktu. Kumari da bırakmıştı. Tabi nerdeyse tum varlığını kaybettikten sonra. Babadan kalan bag bahce tarla traktor alet edevat ne varsa tükenmişti kumarda, yillar önce. Bu traktörü de gecen yil almıştı.
Düzene soktuğu hayatinin bir hediyesi gibi düşünüyordu hep. 

Hızla yaklaşan traktör, korna sesi sellektor ve Yakup'un bağırması köpekleri biraz kacirtsada hala bölgeden uzaklasmamislardı. Kopeklerin basinda toplastigi sari torbanin başına varinca traktor kasasindan aldığı kürekle kopekleri kovalamaya basladi.
Yakup un ciddiyetini anlayan köpekler kaçmaya başladı. Bahçeden kaçıp gittiler. soluk soluğa kalmis bir şekilde, torbanin basina geldi.

Sari torba ah sari torba...
Korkunun panigin ve gecirdigi sokun etkisiyle tabi birde köpekleri kovalama depariyla yorulan Yakup cuvalin basina diz çöktü. Soluklanmaya basladi.

- Bu hayvanlar nasıl girmişki içeri. Çitlerin üstünden mi atladılar acaba. Belliydi böyle bisey olacağı. Ne bok yiyecem simdi. Kokuya geliyor abi, offf ne koku be, hayvancagizlar. Keşke biraz daha uzun yaptırsaydım şu çitleri. Ama abi adamlarda cok para istiyor be. Nirden bulayım ben o kadar parayi. Gören eden oldu mu acaba. Sesleri duyan olmuşmudur? Ya bir gören olduysa? En azindan sesleri duyan olmustur belki ha ? Yok be benden erken tarlalara gelen mi var bu zamanda, harman zamanida geçti. Neyse bunu hemen halletmem lazim.

Yakup kendi kendine konusmaya baslamisti bir suredir. Sizofreni denemez tam ama yaşadıklarını kimseye anlatamadigi icin bir yerden sonra anlatma istegini, biriyle konusma istegini kendi kendine gidermeye basladi. Belkide sizofreni baslangiciydi ya da yasadiklarinin bir ruhsal etkisi. Ama Yakup un pek bunlara kafasi basmazdi zaten. Psikoloji, ruh, insan davranislari gibi konular ve terimlere cok uzak birisiydi. Ortaokulu babasinin zoruyla bitirmisti. Okulla arasi iyi degildi. Babamin zenginligi yeter baska ogluda yok zaten, okuyup napcam, babamin mirasi bana kalacak zaten, diye düşünmüştü taa o küçük yaşlarında. Mirasin böyle birsey olacagini bilse sanırım, hic boyle düşünmez okuluna dört elle sarılır okur buralardan uzaklaşır giderdi.
Kendi kendine söylenmeye devam ederek hemen kasadan kazmayida alip tekrar çuvalın basina döndü.

MİRASHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin