'Nasıl yani biri bizi mi izliyordu?' diye bağırınca Juni ağzına çubuklarını sokacaktım.
-Daha çok bağır Juni, kimse duymadı. Bir de lütfen şu rameni üstüne dökmeden yer misin?
Juni:
- Ne yapayım, bu geçenkinden de lezzetli olmuş. Bir dakika sen bir de bizi izleyen ortaya çıktığında seni hastaneye bırakan kişi düşünüyorsun?
-Adam sanki beni izliyor gibiydi o yüzden sana sarıldım belki niyeti açığa çıkar diye ama adam aniden kayboldu aklıma bir de o ve seni benim sevgilim sanma geldi çünkü telefonum da senin adın 'puffy duffy juni' bir de yeşil kalp var o yüzden bence ilk seni aradı.
Juni:
-Ciddi misin? 'Puffy Duffy' bu yakışıklılığa seni kınıyorum.
-Sen bence bir aynaya bak yanında hala ramen parçaları var şu peçeteyle sil şunu. Seni aptal!
Juni:
- Bir dakika konuyu dağıtma, adam bizi sevgili mi sandı ama çok saçma ya bilemedim aslında olabilir de çünkü hastane kayıtlarına göre adam seni hastaneye görmek için kucaklamış.
- Evet ya adam beni kucaklamış bak o aklıma gelmemişti garip neyse ben tuvalete gidiyorum soğuktan ve serumdan böbreklerim bana ihanet etti.
Juni:
-Hşşşş! ramenini yemeyeceksen yiyorum ha!
-Doyumsuz domuz dünyayı yesen doymazsın sen ya! diyerek masadan tuvaletin kapısını ittirerek uzaklaşırken içeri gidip kabinlerden birine girip işimi hallederken tuvaletin kapısnın açıldığını duydum. Birkaç saniye sonra da çok iç gıcıklayıcı bir ses duyuldu sanki biri spor ayakkabılarını sürter gibi ardından ses kesilip kapı çarpılınca kabinden çıkma kararı aldım kabini açtığımda aynada bir telefon numarası yazıyordu ve bir de not:
' Beni özledin mi hayatım, sen çok ama çok özledim sevgilerle ... O.K.'
Nasıl yani sırf onun yüzünden ülkemi hayatımı ailemi terk ettikten sonra nasıl beni bulabildi o beni nasıl sevebilir beni dövmek, yakmak, beni incitmek isteyen bir sapıktı . Ellerimi yüzümü bacakları kontrol edemiyordum bacaklarım zangırdaken zorla lavabonun ucundan tutmayı başarsam da bacaklarımı kontrol edemeyerek yer çöktüm. Gözlerimden yaşları inerken ne yapacağımı düşünmekten kendimi alamayarak bağıra ağlamaya başladım anlaşılan o ki Juni sesimi duyarak tuvalete damladı:
- Juni o geldi Onur geldi, bana yardım et, bileklerim acıyor, nefes alamıyorum, yalvarırım bana yardım et .....
Juni:
- Sakin ol Atlas, bana bak, senin adın Atlas gözlerin gibi mavi okyanuslar kadar temiz ve berraksın sen benim yanımdan ayrılmazsan bir şey olmayacak ama bana lütfen acı çektirmek için bileklerini kesmeye başlama bana söz ver, söz mü?
- Juni bana yardım et ben ölücem beni öldürmeye geldi ... Bir anda Juni beni aniden sarsarak:
-Sana söz ver dedim! Söz mü?
- Tamam, SÖZ! diyerek ona sıkıca sarılınca o da beni sakinleştirmeye çalışıyordu ...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bileklerimdeki Eller
RomanceBen karanlıklar içinde sadece yalnızdım ta ki onunla tanışıp hayatın ne kadar mutlu günler yaşatıp ,o günleri sadece bir göz yaşına çevirene kadar... bu hikaye aslında yaşanmışlıkla yaşanmamışlık arasındaki bir ince çizgi kadar hayaldi aslında.