Olayın üzerinden 1 hafta geçmesine rağmen hala ben o korkuyu üzerimden silemiyordum o acı ve yaşamışlık sadece kafamın içinde oluşan bir yaraya dönmüştü kanıyordu ve ben bunu durduramıyordum ben onu dikmeye çalıştıkça o benim diktiklerimi sökmeye çalışıyordu. Bu sadece benim zihnimi ve bedenimi yormak dışında bir şey değildi .
Onun benim bileklerimde söndürdüğü sigarayı hatırladıkça sadece ruhum değil bileklerimde acıyor ve kaşınıyordu kaşıdıkça kaşıyasım geliyor sanki derimi yolasım geliyordu. Juni bunu durdurmak içinse bileklerime plastik bandaj sarmıştı tamamen engellemese de en azından bileklerimdeki kesik izlerini görüp çılgına dönmüyordum. Juni ise her an yanımda durup beni kontrol etmekten yorgun düşmüştü uyuyupkalmıştı . Bense onun uyuduğu kanepenin köşesine çökerek Ay'ın pencerede oluşturduğu yansımayı izlerken bir insanın hem bu kadar sevip hem de bu kadar zarar vermesini düşünürken onunla tanıştığımız ilk an geldi aslında tam tanışma denemezdi sadece ilkokul arkadaşıydık.
Daha küçücüktük ve gerçekten hayatın sadece saf bir sevgiyle sürebileceğini düşünürken onunla tanışmıştım onunla Onurla . O sadece tatlı Ece'ye aşık olan bir çocuktu bu böyle uzun süre sürmüştü Onur hep Ece'yi çok sevmişti ta ki ben ona aşık olmaya başlayana kadar o gerçekten. Bense çoğu zaman onu Ecesiz görmeye çalıştıkça o daha çok Ece'yi seviyormuş gibi geliyordu. Tabi ki bu aşk çok sürmedi çünkü Ece Onurun aşkının sadece bir gösteriş ve yalan olduğunu anlayana kadar; evet , zamanında ne sevinmiştim onlar ayrıldığı için keşke bana bunları hiç yapmasaydı ve ona karşı olan bu masum sevgim hep sürebilseydi ...
Ta ki takvimler 14 Kasım'ı gösterinceye kadar Koray'ın doğum günü partisinde içkiyle tanışana dek tabi ki de her hikayenin en boktan bölümü olan şişe çevirmeceye kadar her şey güzel ve rahattı. Herkesin oynamak ve katılmak zorunda olması oldukça can sıkıcıydı. Oyun her zamankinden çok farklı sayılmazdı oldukça basit ve cesaret gerektiriciydi şişenin dar ucu sana gelirse ya önündeki şat bardağındaki tekilayı dikip doğruyu söyleyecektin ya da cesareti seçip arkadaşlarını fantezi dünyalarına teslim olacaktın o yüzden sıra bana gelince tabi ki de doğruluğu seçip tekilayla tanışmıştım.
Nitekim zaten midem bu boktan şeyi kaldıramadığı için lavaboya koştum ama o kadar şuursuzdum ki erkekler tuvaletine girecek kadar içirmişlerdi. Tuvalete girdiğimde uzun süre anlamadım ta ki Onur boğuk sesiyle ,
-Kaç bardak içtin alkolik de bu hale geldin ? Ellerimle saçımı tutarken Onura parmaklarımla 8 işareti yaptım.
Onur:
-'Senin neyine 8 bardak gel buraya bari elini yüzünü yıkayalım seni adsız alkolik. 'diye kahkaha atmıştı .Ben bir yandan istifra ederken aklımdan ve içimden de iyi ki tuvalette sadece Onur vardı diyordum yoksa ertesi gün kusan kız diye posterlerim duvara olabilirdi aslında keşke sadece Onur olmasaydı . Eğer Onur olmasaydı bu hikaye sadece bir platonik aşk öyküsü kalırdı ama kalmadı çünkü o benim yüzümü yıkamama yardım ederken bense onun kokusunu bu kadar yakın hissetmişken özelliklede 8 tekila içmişken onun bu sıcak kanlılığına ve güzel gözlerine dayanamayarak onu öpmüştüm-düşünüyorum da gerçekten tüm kötülüklerin anası alkoldü-alkolden kafam zaten yeterince güzelken bir de Onuru öpmemem üzerine durumu krem şantinin üzerindeki kiraza döndürdü işi .
Hatırlıyorum da Onurun suratı şoktan donup kalmıştı aslında çok normal değil mi çocukluk arkadaşın bir anda seni şak diye beklemediğin anda seni dudağından öpünce bu tepki . Onur şoku atlattıktan sonra beni geri öpmesiyle vücudumda endorfin seviyesinin en fazla olduğu andı o kadar kafam güzeldi ki ben uzun süre sadece bunun bir rüya olduğunu düşünmüştüm ta ki Ece beni erkekler tuvaletinde yerde sürüyene kadar Onursa onu durdurmak için ne kadar çabalasa da durduramadı ne de olsa bu Onur ve aşkıydı . Ben Ece'nin ellerinden kurtulmaya çalışırken Ece ise bir yandan 'Seni Orospu bu kadar yıldır gözün ondaydı 'diye çığırınıyordu. Bense sadece durumu kabul etmiş gibi görünüyordum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bileklerimdeki Eller
RomansaBen karanlıklar içinde sadece yalnızdım ta ki onunla tanışıp hayatın ne kadar mutlu günler yaşatıp ,o günleri sadece bir göz yaşına çevirene kadar... bu hikaye aslında yaşanmışlıkla yaşanmamışlık arasındaki bir ince çizgi kadar hayaldi aslında.