6\•Encounter

14 0 0
                                    

"𝐾𝑎𝑟𝑠̧𝚤𝑙𝑎𝑠̧𝑚𝑎"

13/11/1699:

Kuralları çiğneyeceği için tedirginlikten terleyen ellerini fark edilmemesi için giydiği ful siyah giysisine sildi. Sınırdan çıkmak yasaktı ve o bugün çok merak ettiği ormana girecekti çünkü o'na göre neden olmasın? Son olarak kapüşonlusunun şapkasını kafasına geçirip iyice yüzünü gizlemişti. Şimdi ise son dakika kararını verdiği planını uygulamaktaydı... Sınırda bekleyen nöbetçileri nerdeyse geçmek imkansızdı ama o'na göre imkansız diye bir şey yoktu.

Nöbetçileri haklamak için ilk önce diğer tarafa, arkalarına bakan yere hızlı koşma özelliği ile gitmiş, orada ses yapıp nöbetçilerden ikisinin dikkatini buraya çektikten sonra eski yerine geri gitmişti. Şimdi yapması gereken şey ise; sınırda bekleyen son iki nöbetçideydi... Hızlıca bir plan yapması lazımdı çünkü kontrole giden nöbetçiler bir şeyin olmadığını anlamaları an meselesiydi. Ani bir karar ile hızlı koşması ile iki nöbetçinin dikkatini çekecek şekilde kulenin içine doğru koşmuş, kendisini takip ettiklerini anladığında ise görülmeyecek şekilde saklanmış; yanından geçtiklerinde gözükmeden ve ses çıkarmadan sınıra gelip son bir kez etrafa bakmış ve sınırdan geçmişti.

Nöbetçileri bu kadar kolay geçmesi o'na da garip gelmişti ama pekte takmadı kafaya çünkü tek istediği bir müddet dahi olsa hep olduğu yerden çıkmak ve merak ettiği FerociousSylvan ormanını keşfetmekti. Başkanın o'nda ki en sevmediği özelliği de buydu işte; merakı, hep bir gün başına bu merakı yüzünden bir iş geleceğini söyler dururdu ama açıkcası o bu sözleri hiç mi hiç umursamıyordu. Kendisi de ne yapabilirdi ki hem? Meraklıydı ve bu merakını seviyordu çünkü kendisini geliştiren şeylerden birinin de merakı olduğuna inanıyordu, bu yüzden de bu özelliğini seviyordu.

- -

Ormanda gezinirken korku hissetmiyordu çünkü ne o anlatılan efsanelere inanıyordu ne de kendisine bir şey olabileceğine inanıyordu. Kendine güveni tamdı ve tam da olması lazımdı yoksa kendisine neden en güçlü seçilmiş densindi ki? Yine de her şeye tedbirli olarak dikkatlice ilerliyordu, geçtiği her yere bakıyor kaybolmamak için geçtiği yerleri ezberliyordu. Bu böyle devam etmişti, ta ki izlendiğini hissedesiye kadar... Durup arkasına, sağına soluna baktı ve izlendiğinden emin olduktan sonra, sanki hiçbir şey anlamamış gibi geldiği yoldan geri dönmeye başladı. Bir yandan da kılıcını kontrol etmişti, her an biri saldırabilirdi çünkü.

Çalı hışırtısı artmaya başlayınca elini kılıcının kınına, kabzasına gitti. Sadece dedi içinden, sadece dolaşmak istemişti ve artık bundan sonra emin olmuştu ki cidden bu orman tehlikeliydi. Seri adımları ile geri geldiği yola giderken beklediği atak gelmiş üç kişi etrafını sarmıştı. Dudağının bir tarafı yukarı doğru alayla kırılmıştı, çünkü biliyordu bu üç kişiyle baş edebilirdi, tabi ki de ilk öncelikle onları test etmesi lazımdı; belki de kendisinden daha güçlülerdi, bilemezdi.

Şapkasını biraz daha aşağıya çekmiş, ağzını kapatan boğazlı giysisini düzeltmiş bir şekilde karşıdakilere bakmış, bir atak bekliyordu. İçlerinden biri kendisine doğru gelmeye başlayınca kılıcının kabzasını daha sert tutmuş, her an çıkartmaya hazır etmişti. Karşısında ki BlackField'lı biri olmalıydı çünkü başkandan duyduklarına göre bu ormanda serbestçe gezebilen en cesur onlarmış. Karşısında ki tekrar bir adım atınca geri çekilmedi, korktuğunu belli etmemek için. -ki korkmuyordu da- Karşısındakinin ne yaptığını hala anlamamıştı ama yinede dövüşe hazır bekliyordu.

"Sen..." Dedi karşısında ki kalın ses. Bu savunmasız kişinin bu saatte bu ormana girmeye nasıl cesaret edebildiğini düşünüyordu genç adam.

𝘳ꫀᥴꫝꫀ𝘳ᥴꫝꫀ/•KTᕼHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin