üç

320 14 5
                                    


Okulun ilk günü bitmişti. Servisle eve dönerken Nilsu'nun sıra arkadaşınında bu serviste olduğunu farketmiştim. Dersleri pek dinlememiştim, dinlediğim kadarıyla Ankara'da konu olarak daha ilerideydik. Birkaç dersi daha kitap okuyarak geçirebilirdim.

Kulaklığımı kulağıma taktım ve en çok sevdiğim şarkıyı açtım. Kafamı cama yasladım ve yağan yağmuru izlemeye başladım.

"Geldik." Dedi Nilsu. Çantamı koluma takıp aşağıya indim. Dün Yağmur'un verdiği yedek anahtarla kapıyı açtım.Kimse evde yoktu. Yukarı, odamıza çıktım. Çantayı kenara koyup direk yatağa attım kendimi.

Çok yorulmuştum. Kitap okumak gözlerimi bir hayli yormuştu. Ve yarın okul olması uykumu daha çok getiriyordu. Hiç uyanmak istemiyordum. Okulu sevmenin tek bir yolu vardı. Okuldan birini sevmek. Şuana kadar okuldan hiç kimseyi sevmemiştim. Sadece okuldan da değil, ben hiç kimseye aşık olmamıştım. Aşk kalbini tam anlamıyla hissetmektir, hissedemiyordum.

Yere atılan birşeyin sesini duydum. Gelen Nilsu olmalıydı, çantasını yere atmıştı.

"Sınavda senden kopya çekeceğim."

"Neden?"

"Kıvanç'la sohpet etmekten dersi dinleyemiyorum." Dedi sırıtarak. Onun gibi olmaya çalışıyordum fakat hızına yetişilmiyordu. Ben daha Eylül'ün soyadını bilmiyordum.

"Uyuyacağım." Dedim yorgun sesinmle.

"Kay biraz şişko, tüm yatağı kaplamışsın." Kendi yatağı vardı ama benim yatağıma yatmaya çalışıyordu. Beni ittirdi ve yanıma uzandı.

"Çok soğuksun bu aralar"

"Yorgunluktandır."

"Eylül'le iyi anlaşıyor musunuz?"

"Daha soyadını bile bilmiyorum." Dedim üzgünce.

"Yoklamayı dinleseydin bilirdin." Dedi azarlarcasına." Mesela Kıvanç Bodur.Çok uyumlu değil mi?"

"Bence bizim ki daha güzel."

"Bensu&Nilsu Akay." Dedi. "İyiki ikizimsin, yoksa Nilsu Akay tek başına çok çirkin." Dedi bana sarılarak.

"Değerimi bil."

+

Erkenden hazırlanıp okula gitmek üzere yola çıktık. Okula vardığımızda kendimi motive etmeye çalıştım. Biraz da olsa cesaret.

Sınıfa geçtim Eylül yoktu. Nilsu gidip Kıvanç'ın yanına oturdu. Tek başıma umutsuzca sırama oturdum. Hoca içeri girdi ve derse başladık. Dersi bu sefer dinledim. Tek başıma mal mal oturamazdım.

"Evet yeni gelen kız, Kıvanç'ın yanında ki." Nilsu'ya soru soracak gibiydi çünkü ders boyunca cır cır konuşmuştu.

"Burda." Yoklama aldığımızı sanıyordu her halde. Hoca biraz sinirlenmişti. 30-35 yaşındaydı sanırsam. Genç gösteriyordu. Tatlı bir tipi vardı ama hemen sinirlendiğini az önce görebilmiştim. İnsanlar gösterdikleri gibi değildi herkesin bir maskesi vardı. Bazıları maskeyi çabuk çıkartıyordu, bazıları ise kendi içinde savaşlar veriyordu maskesi düşmesin diye. Nilsu'nun maskesinin ardında ne yatıyordu bilmiyordum. Ama onun maskesi onu güçlü, umursamaz ve cool gösteriyordu. Çünkü öyle olmak istiyordu. Fakat ben kendimi herkesden, herşeyden saklıyordum. Arkadaşlarımdan -pek fazla olmayan-, ikizimden, ailemden. Ama artık herşey değişecekti. Bundan sonra benimde bir maskem olacaktı. O kapkaranlık siyahı, tüm gücüyle saklayan pespembe bir maske.

VAZGEÇİLMEZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin