🌘

653 134 104
                                    



Felix'in notunu gördüğümde hayatımda hiç yaşamadığım bir şaşkınlığı yaşamış ve o gece hiç uyuyamamıştım. Resmen çığlıklar atıp odada kendi kendime vals etmiş ve uzun zamandır yaşamadığım gerçek mutluluğu hissetmiştim.

Felix'in bende ne bulduğu konusuna gelirsek, bu beni inanılmaz şaşırtıyordu. Sürekli onu sıktığımı söyleyen bir insandı ve ben asla onun gibi bir üsluba sahip bir insan değildim. Haliyle yan yana koysan durmayacak iki insan iken resmen kader bizi birleştirmişti.

Olaydan sonraki gün onu gördüğümde inanılmaz gerilmiştim ve onun benden aşağı kalır yanı yoktu. Benim aksime sürekli kızarıyor ve diğer seferlere göre hikaye anlatmayı bırak konuşurken bile kekeliyordu. Onun bu halleri ne kadar hoşuma gitse de aramızdaki bu gerginliği atmayı istiyordum.

Birkaç gün sonra telefonla sohbet eder olmuştuk hatta ve hatta evine bile gitmiştim. Onunla ilgili en büyük şoku evine gittiğimde yaşadım. Çünkü aşırı düzenli bir insan olduğunu düşünüyordum.

1+1 evinin her yanında yazıların dolu olduğu saman sarısı kağıtları vardı. Salonunda televizyon bile yoktu. Büyük çalışma masası üzerinde dosya yığınları, likör şişeleri, şiir kitapları ve ahşap masaya akan erimiş mumlar vardı. Duvarında yine; yer yer dergi sayfaları, yazılar ve siyah beyaz sinema sahnesi kesitleri vardı. Kısacası Felix düzenli değildi ama insana huzur veren bir karışıklılığı vardı.

Evine gittiğim gün, uzun süre oturup çay içmiş ve yazılarına göz gezdirmiştim. O ise kollarım arasında çayını yudumlayıp sanki okumuyormuşum gibi kağıtlarda ne yazdığını ve neden yazdığını anlatıyordu. Hepsi soyut şeylerdi; Felix, bir söğüt ağacına bile değişik anlamlar yükleyip betimlemişti. Felix için bir ağaç bile birçok şeydi. Ben bunu hiçbir zaman anlayamayacaktım tabi. Bir ağaca baktığımda hiçbir zaman içimde değişik duygular ve tutkular oluşmayacaktı. Güzel ve itinayla seçilmiş sözcükler ile hiçbir zaman bir ağacı yüceltemeyecektim. Ama Felix hakkındaki birçok şeyi yüceltebilirdim. Onun kahverengi saçları, sadece alnını değil kalbimi bir toprak misali örterken orada durup yüzündeki yıldızları seyredebilirdim. Ayın, okyanus üzerine bıraktığı ışık kırıntılarını onun gözlerinde bulabilirdim ve pamuklar yerine onun tenine sarmalanmak isteyebilirdim.

Felix'in evinde geçirdiğim o gece; hem hayatımda geçirdiğim en heyecanlı, hem de hayatımda geçirdiğim huzurlu geceydi. Sabaha kadar kollarımın arasında, arada bir bana dönüp utangaç öpücüklerini bırakan adamı sarmalamıştım. Her ne kadar çekingen davransada konuşurken asla öyle değildi. Sürekli 'Bay Hwang göğüsünüzden gelen seslerin sebebi sizi heyecanlandırmam mı? Bu kadar hızlı atmamalı çok sağlıksız! Bay Hwang kalbiniz, ikimize de yetebilecek şekilde çalışıyor.'

Ben ise tüm bu söylemler yüzünden kulaklarıma kadar kızarıp karşımdaki genç adamın kahkahalarına maruz kalıyordum. Kalbim ise bunlara karşı hiçbir şekilde yavaşlamadı ve hızlıca atmaya devam etti. Onun düşüncesiyle bile. Ama gün gelince anlayacaktım ki, benim kalbim ikimize yetemeyecekti.

•••

İstasyonda oturmuş Felix'i beklerken sürekli saati kontrol ediyordum. Felix günlerdir yeni bir kitap üzerinde çalışıyordu ve son zamanlarda şehire uğramadığından görememiştim. Bugün ise geleceğini söylemişti ama hâlâ ortada yoktu.

Hava soğuk olduğu için paltoma daha sıkı sarıldım. Sürekli gözlerim etrafta dolanıyor ve ona bakınıyordu. Gerçi onu farketmek için genelde gözlerimi değil, kulaklarımı kullanıyordum. Önceden trene söylenirdi o yüksek isyankâr sesiyle, şimdi ise o sesi sürekli 'Bay Hwang' olarak çıkıyordu dudaklarından.

Onunla ilgili henüz değişmeyen şey aramızdaki bu resmi hitap şekliydi. Ben arada ona ismiyle hitap etsemde o böyle konuşmaya devam ediyordu. Bunun sebebini sorduğumda ise sadece hoşuna gittiğini söylemişti. Bu yüzden çok fazla takılmıyordum bende.

"Bay Hwang!" Nefes nefese kalmış bir şekilde yanıma oturduğunda ona döndüm. "Özür dilerim çok geciktim!" Suratındaki mahcubiyeti ile bana baktığında gülümsedim ve bana yaklaşan bedene kollarımı sardım. Kafasını göğsüme yaslayıp belime kolunu doladığında yüzünü bana çevirdi. "Size çok güzel haberlerim var."

Kızarmış burnu ve soğuk hava yüzünden dolmuş gözleri ile kocaman gülümsediğinde dudaklarımı alnına bastırdım. "Neymiş bakalım?"

"Kitabımı bastırıyorum!" Ben şaşkınlıkla gözlerimi açarken o da çekilmiş ve sevinç nidaları bırakmıştı. "Tabi sürekli bastırmaya çalıştığım kitabım değil.. dün bitirdiğim taslağı getirdim ve daha ilk getirdiğim yer beğendi biliyor musunuz?! Çok mutluyum!"

"Tebrik ederim Bay Lee." Ona gülümseyerek baktığımda uzanıp kollarını boynuma sardı ve yanağıma öpücük bıraktı.

"Asıl ben teşekkür ederim Bay Hwang! Sizin desteğiniz sayesinde oldu her şey."

"Ben ne yaptım ki?"

"Siz benim ilhamım oldunuz Bay Hwang! Sizinle tanıştığım gece.." kafası geri göğsüme yaslanırken çıplak ellerine baktım. Onları avucumun içine aldığımda gülümsedi.

"Bir saniye anlayamadım?"

"Sakın Bay Hwang! Sakın soru sormayın. Yarın tekrar geleceğim ve matbaa ile görüşüp düzenlediğim taslağı getireceğim. Tepkinizi kitap çıktığında görmek istiyorum." Çocuksu bir ciddiyeti ile işaret parmağını bana doğrulttuğunda gülerek kafa salladım.

Kaldırdığı elini yanağıma koyduğunda yaslamış ve gözlerimi kapatmıştım. "Bay Hwang, gerçekten çok mutluyum. Bu gece bana gelir misiniz? Bunu kutlamalıyız." Gözlerimi araladığımda karşılaştığım heyecanlı gözler karşısında kafa salladım.

•••

Eve geldiğimizde birkaç bardak içki içmiş ve arka fonda akan caz müziğin etkisi ile tamamen gevşemiştik. Felix kucağımda dudaklarımı her zamanki tavrının aksine büyük bir iştahla öperken bende onun dudaklarına sanki muhtaçmışım gibi karşılık veriyordum. Parmakları ensemdeki saçlara dolanıyor ve kendince eğleniyordu. Ben ise onun yumuşak belimde avuç içlerimi yakan ateşe dayanabilmek için direniyordum. Dudaklarımızı ayırıp alınlarımızı birleştirdiğimizde dudaklarıma çarpan sert ama sıcak nefesi ile mayışıyordum. Eli kalbimin üzerine geldiği zaman konuştu. "Bay Hwang.. sevmelerin en güzelini, bana yaşatıyorsunuz." Elimi alıp kendi kalbine götürdü. "Şimdi benim kalbimde ikimize yetecek kadar atıyor. Hep böyle atsın istiyorum. Sizin aşkınız hep benimle olacak değil mi?"

"Bunu sana sordurduğum için bile şu an kahrolabilirim. Ah Felix, benim biricik sevgilim.." Elim yanağına gidip okşadığında yüzünü kaplayan buruk bir gülümseme ile gözlerime bakmaya devam etti. "Benim aşkım sizden hiçbir zaman gitmeyecek. Siz bu renksiz kalbimi en güzel alkımlarla çevrelediniz." Uzanıp dudağına minik bir öpücük bıraktım. "Sizi çok seviyorum."

"Bende sizi çok seviyorum Bay Hwang."

•••

Sonraki bölüm final olucak🥺
Beğenip yorum yapmayı unutmayın çiçeklerim💖
-Jedi

The Night We Met // HyunLixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin