-Gökçe'nin Ağzından-
1 Hafta Sonra...
"Sonunda Tutku ve Alev cadılarından kurtulduk.Artık evde rahatça tepinebiliriz.Dimi Burçak?"
"Hıhı"
"Burçaaaaak!" dedim sesimi yükselterek.Kız daldı gitti valla.
"Burçaaaaaak!Nereye bakıy-"
OHA BEN HAYAL Mİ GÖRÜYORUM?
Şu anda apartmanımıza girmekte olan iki taş varlığı kesmekle meşguldük.Burçak esmer saçlı olanı ben de sarışın olanı resmen gözlerimizle yiyorduk.
Karnımız doyd- pardon gözümüz doyduktan sonra mal mal birbirimize bakıp istemsizce sırıtmaya başladık.
Burçak'ın elleri şaşkınlıktan titriyordu. Bense görmemiş sarışın mavi gözlü uzun boylu olanı hala kesmeye devam ediyordum.
Balkondan kendimi zar zor atıp elime telefonu alıp facebook'a durum yazdım.
"Siz gittiniz ya. Gelene bak gelene :Dd" yazdım. Fazla ergenceydi ama sonuçta biz de yaşımızın tadını çıkartıyoruz.
Anında bir layk. Kimden; Burçak Çalışkan. Aslında tembeldir ama sülalesi sağolsun soyadı Çalışkan.
Burçak'ın hala balkondan baktığını farkedince içeri çağırdım.
"Burçaaaaaaaakk!" diye seslendim. O ise böğürerek cevap verdi. Normalde böyle cevap vermezdi. Aslında hiç cevap vermezdi. Çünkü tembel. Kesin birşey oldu. Dünyaya meteor falan düştü.
"Höööööö!!" diyerek içeri girdi. Yüzündeki ifadeden garip birşey olduğunu sezdim.
Sorulu gözlerle ona bakarken konuşmaya başladı.
"Meteor düştü apartmana Allaaaahhh!! Kanka kalk Mezdeke falan aç bunu kutlamamız lazım. Alabina Yallaaaahh!!" deyince ilk önce bir o çocuklar mı acaba diye düşünmekten alı koyamadım kendimi.
"Kim lan noluyo? Üstelik bağırma öyle yallaah falan diye. Sonra millet yanlış anlar biz de atılırız apartmandan." dedim sakin olmaya çalışarak.
"Kızım atılmayalım onlar buraya taşınıyorr! Atılmamamız lazım!"
Kısa süreli bir şok geçirdikten sonra atılan yastıkla kendime geldim.
"Burçak atma annem! Vallaha atılırız. Çocukları da kaçırırız atma nolur Allah rızası için." dedim yalvarmakla ağlamaklı bir ses tonu arasında.
O ise hala tepiniyordu.
"Burçak yavaş! Hadi bugün yiyip yiyip şişelim." dedim.
Dediğim gibi gün boyu yiyip yiyip şiştik. Kolalar çikolatalar cipsler mısır patlakları havada uçuşmuştu. Ev tam anlamıyla boka dönmüştü ama çok eğlenmiştik.
Onunlayken hep eğleniyorum. Sonuçta ilkokuldan beri arkadaşım. 10 yıldır. Hiç küsmedik. Tabii ailelerimizin de durumu iyi olunca biraz da ısrarla bu evi tutmuştuk. Bize yetiyordu da artıyordu bile.
* * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * *
Akşam olmuştu. Bugün tam anlamıyla mutluluktan götü başı dağıttık diyebilirim. Yerde ezilmiş antep fıstıklı çikolatalar, cips kırıntıları, birbirimize attığımız mısırlar derken ev boka dönmüştü.
Şuan elimizde telefon, karşımızda televizyonda en sevdiğimiz program açık. Ev çöplüğe döndüğünden dolayı pis kokular burnumu rahatsız etmeye başlamıştı.
Burçak'a seslendim.
"Burçaaaaaak."
Ama tabii ki o cevap vermeye üşenen soyadı Çalışkan olan bir asosyal böcük.
"Burçak evi toparlasak mı diyorum?"
"Hııııı." gibi birşeyler mırıldandı.
Ondan hayır gelmez. Ben de yavaş yavaş yere eğilip pislikleri toplamaya başladım. Sonunda dayanamayıp Burçak'ı ayağımla teptim. Acıyla inledi ve karnını tuttu.
Sinirli sinirli baktı ve söylene söylene ayağa kalkıp yardım etmeye başladı.
* * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * *
-Burçak'ın Ağzından-
Şuan gecenin 1'ydi ve burnuma gelen iğrenç koku ile yarım yamalak uyanmıştım. Akşam Gökçe'yle biraz da olsa evi adam etmiştik ama sanırım kapıdaki çöpler kokuyor.
Koku artık dayanılmaz hale geldi. Neredeyse kusacaktım. Lağıma düşmüş çilekli dondurma kokuyordu. Bakmayın öyle. Başka nasıl tarif ediyim? Ama harbi öyle kokuyor lan.
Kapıda neredeyse bir kamyon çöp var diyebilirim. Gökçe'yi ne kadar tekmelediysem de uyanmadı.
Öküz götünü devirmiş hayvan gibi uyuyor. Zaten şu hayata mutluluğun tarifi hiç birşey düşünmeden götünü devirip uyumaktır bence.
Neyse bozmim ben mutluluğunu bari.
Panduflarımı ayağıma geçirip uykulu uykulu aşağı indim. Kapıyı açtım. Koku daha çok yayılmaya başladı. Burnumu tutup bir çöpü elime aldım.
Tam ineceğim sırada kafamı birinin kafasına çarptım. Kafamı kaldırdığım hafiften tanıdık gelen bir simâ ile karşılaştım.
Tanıdık gelen kişi konuşmaya başladı.
"Önüne baksana be! Bu saatte çöp mü atılır işsiz!" demesiyle sinirlendim. Uykuluyken ayrı bir sinirleniyordum.
"Sanne sannee! Çöp benim değil mi? Benim değil mi ha ha?" dedim. Tıpkı sarhoş gibi konuşuyordum.
Karşımdaki alayla gülerek beni süzdü. Süzmesine karşılık olarak kaşlarımı çattım ve yanaklarımı şişirdim.
"Ne bakıyon açıkta birşey mi gördün? Sapık." diye kaşlarımı kaldırarak.
Tekrar alayla güldü ve arkasını dönüp karşı daireye girdi. Ben de çöpleri indirip eve geri geldim.
Sıcacık yatağıma geri geldim. Gökçe mırıldanarak konuştu. Uyanmış mıydı?
"Burçaaak. Kimdi o?"
"Biri diğil ya gereksiz sapık işte." diye mırıldandım.
"Burçaak. Yeni çocuklar falan değildi dimi? Bi rezillik yapma öldürürüm seni." demesiyle aniden karnıma birşey saplanmış gibi oldu.
Lann. Yoksa ben o çocuğa. Sus sus belli etme. Boku yedim ama...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anormal Komşu
Teen Fiction"Evet gerçekten tam bir asosyalin önde gideni olan, çılgınların da çılgını olan iki ev arkadaşının hikayesi. Burçak ve Gökçe kendi ayakları üstünde durmaya çalışan taze 17'lik iki genç kız. Dersler, aile ve arkadaş sorunlarının içinde bir de gıcık k...