1.3

23 3 0
                                    

Nina uyanmadan onun evine dönmeyi başarmıştı Chen. O uyanmadan ellerindeki yaraları sarıp üstünü değiştirdi, çantasını hazırladı. Hala Nina'ya gerçekleri anlatmaya niyeti yoktu, yalnızca onunla birlikte güzel bir okul günü daha geçirmek ve hava kararmadan önce ona veda etmek istiyordu.

Nina hala uyuduğu sırada Chen birkaç kez kustu. Yaşadıklarını, yaşayacaklarını hayal ettikçe ve o kadının kıkırtısını hatırladıkça midesi bulanıyordu. Ölmek istemiyordu. Daha öncesinde çok kez ölmeyi dilediği olmuştu ancak artık bir arkadaşı vardı. Yaşamak istemesinin bir sebebi vardı, Chen'i mutlu eden bir şeyler vardı ve Chen, henüz ölmek istemiyordu.

Bir süre ağladı, fazla uzun sürmedi. Ölüm korkusu o kadar yoğundu ki üzülmeye vakit bulamıyordu sanki.

Nina uyandıktan ve hazırlandıktan sonra üniversiteye birlikte yürüdüler. Chen, kısa süreliğine de olsa öleceğini unutma fırsatını bulmuştu.

Okula girdiklerinde Chen'in ilk dikkatini çeken, Chittapon Ten ile aynı bankta oturup sohbet eden Rin oldu. Nina da bunu fark etmiş olmalıydı ki onları gördüğü anda şaşkınlıkla Chen'e fısıldadı. "Bu ikisi neden birlikte? Hem... Polisler o sarışın çocuğu aramıyorlar mı?"

Chen sessizce mırıldandı. "Muhtemelen onun neye benzediğini bilmiyorlar." Çatık kaşlarıyla Chittapon Ten'i ve siyah güneş gözlüklerini izliyordu. Gözlerini göremese bile Chen, Chittapon Ten'in ifadesindeki soğukluğu hissedebiliyordu.

O çocukta bir şeyler vardı.

Dersleri bittiğinde ve Nina ile Chen evlerine doğru yürümeye başladıklarında Chen onunla konuşmaya karar verdi, fazla vakti kalmamıştı.

Çabucak konuya girdi. "Nina, ben öleceğim. Ve bu bir şaka değil, engel olabileceğimden çok daha ciddi olaylar dönüyor etrafımda. Sadece... Sana veda etmek istiyorum. Ailemden hiç bahsetmiyorum ama, sadece son birkaç haftada bile bana ailemden daha iyi geldin."

Nina adımlarını aniden durdurdu. Hava kararmaya başlıyordu. Chen hızlı davranmak istemesine rağmen Nina ona şaşkın şaşkın, uzun uzun bakmayı sürdürüyordu. "Chen... Neler oluyor bilmiyorum ama anlatırsan bunu çözebiliriz."

Yerinde duramıyordu Chen, sürekli kıpırdanıyor ve etrafını kontrol ediyordu. Bir Satanist her an her yerden belirebilirdi. "Vaktim yok Nina, yalnızca birkaç dakikam kaldı. Yalnızca sana veda etmek için vaktim var..."

Nina anlamsızca Chen'in suratına bakıyor, işi iyice zorlaştırıyordu. Daha fazla beklemedi Chen, Nina'ya sıkıca sarıldı. Nina henüz farkında olmasa da, bu muhtemelen birbirlerini son görüşleri olacaktı.

Dakikalar sonra siyah bir araba durdu yanlarında. Sürücü koltuğunda oturan Rin, Chen'i bekliyordu.

666 火 chittaponHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin