3.5

21 3 0
                                    

"Bana sinirlenmenin sebebi de..."

"Evet." Chittapon Ten'in sözünü kesti Chen ve konuşmayı sürdürdü. "Yıllarca, hayatta olmamın tek sebebinin babamın bana acıması olduğuna inandım. Hayattaki tek görevimin annemin yerine dayak yemek olduğuna, her kavganın sonunda evi toplamazsam ve kanları temizlemezsem ölebileceğime inandım. Çünkü bana öyle öğretmişlerdi. Onlar için yaşıyordum, öyle ki evden ayrılmam zor bile oldu. Küçük yaştan beri beni bir eşya olmaya alıştırdıklarından, evden ayrılmak bana korkunç ve olmaması gereken bir şeymiş gibi geliyordu."

Chittapon Ten bir süre konuşmamış, duyduklarını düşünmüştü. Biraz tedirgince, sordu. "Nasıl kurtuldun?"

Ellerini izlemeye devam ederken onu sakince yanıtladı Chen. "Liseye başladığımda ve herkesin hayatlarıyla ne kadar mutlu olduğunu gördüğümde düşünmeye başladım. Yavaş yavaş hayatımın normal olmadığını anladığımdaysa bir işte çalışmaya başladım. Başlarda hem okulu hem de işi götürmek zor olsa da birkaç yılın sonunda hem bir üniversiteyi kazanacak kadar başarım hem de evden ayrılacak kadar param vardı. Evden kaçtım ve buraya kadar geldim. Annem ve babam beni bir eşyadan farksız gördüklerinden, kaybolmamı umursadıklarını hiç sanmıyorum."

Chittapon Ten onu yeniden yanıtsız bıraktığında Chen bu fırsatı kullanarak heyecanla parmaklıklara döndü yüzünü, zindanın önünde başı önüne eğik oturan Ten'e baktı. "Pek de farklı değiliz, Chittapon. Kendini kimseye adamak zorunda değilsin, çünkü sen yalnız başınayken bile oldukça güçlüsün. Eğer halinden memnunsan diyecek lafım yok. Ancak mutsuzsan... Belki de senin de kaçıp kurtulman gerekiyordur?"

Chittapon Ten'in başını havaya kaldırmaksızın oturup beklediği uzun dakikalar boyunca Chen onu kalbi heyecanla atarak izledi. Kurtulmak üzere olduğuna inandığı için heyecanlanmadan edemiyordu, biraz da bu konuşmasının işe yaramamasından korkmuyor değildi.

Sonunda Chittapon Ten başını havaya kaldırıp üzgün ifadesiyle Chen'e baktığında, Chen onun gözlerinin dolu olduğunu gördü. "Böyle yaşamak zorunda kaldığın için üzgünüm." Chittapon'un ifadesini görerek telaşlanan Chen, bir süreliğine şaşkınlıktan konuşamadı.

Onu böylesine üzgün bir ifadeyle görebileceğini, Chittapon Ten'in kendisi için üzülebileceğini aklının ucundan bile geçirmezdi Chen. Kendini toparlamaya çalışıp yarı öfkeli bir ifadeyle parmaklıklardan tutundu. "Sanki senin hayatın çok mükemmelmiş gibi davranma. Mutlu olmadığını biliyorum."

Çok geçmeden Chittapon Ten pelerininin geniş kolunu yüzüne siper ederek kalkıp zindanın önünden uzaklaştı, Chen onu elinde olmadan üzülerek izledi. Duyguları birbirine o kadar karışmıştı ki kusacaktı. Hala Chittapon Ten'in böyle yumuşak kalpli olabilmesine şaşırıyor, onun için üzülüyordu. Ve yavaş yavaş, yaptığı konuşmanın Chittapon'a da yardımcı olacağını düşündüğü için sevinmeye başlıyordu.

666 火 chittaponHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin