~
Eşyaları kolileyen aileye bir selam bile vermeyip sinirle odaya ilerledim. Taehyung'un uyanmış olma ihtimali vardı ama bir saat öncesine kadar da uyuduğu için nazikçe kapıyı açıp geri kapattım. İçeri girdiğimde Taehyung yastığıma sarılmış uyuyordu.Üstümde yine kokumla uyuyabilmek için kıyafetlerim vardı.
Bu hala bana değer verdiğini düşünmeme izin verirken o zaman ailesinin nasıl içeri girdiğini düşünmeme sebep oldu.
Sinirli olsam da onu kaybetmemek için sakinlikle gidip yatağa oturup "Taehyung" diye diye dürtmüştüm. Sonunda uyandığında oturma pozisyonuna gelip gözleri kapalı saçlarını karıştırmıştı.
"Ailen neden vestiyer de eşyalarımızı koliliyor?"
Dediklerimle gözleri hızla büyürken "Ne" demiş ve hızla ayağa apar topar, düşme tehlikesi geçirdiği için kolundan tutmuştum onu, kalkıp hızla oraya ilerlemişti.
Onu oraya varmadan geri durdurup "Bilmiyor musun?"
"Alakam yok Jeongguk." demişti olayları düşünürken.
Yerde oturup mutlulukla ve sakinlikle eşyaları koliliyen ailesine baktı uzun uzun arkadan.
Ben ailesi onu görmeden onu geri itekleyip
onlara ilerledim. Madem bana inanmıyordu o zaman ona inandıracaktım."Bayan Kim? Neden eşyalarımızı kolilediğinizi sorabilir miyim?"
"Çünkü Taehyung senden ayrılacak." demişti mutlu yüz ifadesiyle.
"Sonsuza kadar senin gibi birinin yanında kalmayacaktı ya?" demişti babası.
"Ay yazık öyle sanıyormuş galiba ahhaha!" diyd haykıran kardeşiyle yüzüm buruşmuştu.
Taehyung'umun beni bırakacağını pek sanmıyordum.
Bırakırsa da yaşayabileceğimi.
Çökerdim evet. Ama sonra geri onsuz siyah beyaz hayatıma devam edebilirdim.
Onun girip gökkuşağı gibi renklendirdiği hayatım...
Onlar gülüşüp dalga geçerken "Kesin şunu." diyerek bizi bölen Taehyung'umun sesiyle irkilmiştim.
Birkaç gün önce duyduğum o ses tonundan bile kalın ve kırgındı.
Ailesine kırgındı. Gözlerim korka korka yüzüne çıktığı zaman her an ağlayacakmış gibi durduğunu fark ettim. Annesi arkamdan apar topar kalkıp "Oğlum. Nasıl beğendin mi tiyatroyu? Jeongguk oğlum böyle bir şaka yapalım dedi."
"Ne?"demiştim şokla.
Şu hayatta yalandan ve iftiradan tiksindiğim kadar başka bir şeyden nefret etmiyordum. Bir iftiraya uğradığım zaman istemsizce elim ayağım titrer, gözüm döner, beynim korkuyla çalkalanırken yanlış anlaşılmayı çözmeye çalışırdım.
Şimdide aynı şey olmuş elim ayağım gözle görülür halde titremeye başlarken çoktan Taehyung'umun koluna giren annesine ve kaşları çatılı bakan Taehyung'a ilerlemiştim bende.
"Taehyung." demiştim acizce. Korkuyordum. Her şeyden, herkesten vazgeçerdim de Taehyung'dan vazgeçemezdim.
Hemen bakışları bana yönelip bedenimde gezindiğinde kolunu sertçe annesinden kurtarıp, sağ koluyla sırtımdan bastırarak beni göğsüne bastırırken gerilmiş çenesiyle ailesine döndü. Çok sinirliydi. Tutuyordu kendini.
"Bir daha asla evliliğime ve eşime laf etmeyi aklınızdan bile geçirmeyin. Hatta var ya numaramı da adımı da hayatınızdan silin. Böylece gay olduğu için utandığınız bir oğlunuz olmamış olur."
Ben bir elimle sıkı sıkı onun üstünde ki kıyafete tutunurken annesi ağzını açacaken" Sakın. "diyerek susturmuştu.
Öz ailesini benim için terk etmişti. Bir kenara fırlatmıştı onları.
Onlar kapıdan çıkıp gitti ve ben Taehyung'umun kalbinde kaldım.
~
Bölüm sonu.
Hadi naş naş canım naş naş desek de bitmiyor :(
Kendinize iyi bakın!
♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bir pazar kahvaltısı
FanfictieTaehyung varsa her şey güzeldi. Cehennem aniden cennet olurdu benim için Taehyung'um varsa. Mesela ölümden korkmazdım eğer Taehyung'umun kollarında can vereceksem. Lakin aramızda ki bu dikenli çalılar varken çok zordu.Mesela biricik eşimi ayakta uyu...