Bölüm 8

1.4K 86 59
                                    

*Grace'in tarafı*

Bu durumda aklımdan o kadar şey geçmesine rağmen, ağzımdan çıkan tek cümle "Odası yukarda, soldaki ilk kapı. Ama sen zaten biliyosundur herhalde" idi.

Tepkisini göremeden arkamı hızla dönüp odama koştum. Canımın bu kadar acıdığını hiç hatırlamıyorum. Hayatımda yaşamadığım kadar üzgünlüğü ve sevinci bana aynı çocuk, sadece iki-üç haftada yaşatmıştı. İçime attığım bütün düşünceler ve cevapsız sorular deli gibi ağlamama yol açtı. Aklıma Colton'un gidişi, yattığı kızlar, bana söylediği yalanlar geldi ve daha da ağlamaya başladım. O kadar ağlıyordum ki nefesimin kesildiğini hissediyordum. Tek istediğim şey yok olmaktı. Kaçmaktı. Bunları yaşayacak hiçbir şey yapmamıştım. Amacına sonunda ulaşmıştı. Emily Walrey'yle, lisenin en güzel kızıyla yatmıştı.

Çok yüksek sesle ağlıyor olmalıydım ki biri kapımı çaldı. Kalkıp açacak gücüm kalmamıştı doğrusu. Bir kaç saniye geçti ama hala kapı açılmadı. Son gücümü kullanıp kalkmaya karar verdim. Açtığımda kimse yoktu. Hazır kalkmışken olup biteni düzgün bir şekilde öğrenmeye karar verdim.

_____

*Emily'nin tarafı*

Hala olanların şokundaydım. Düşüncelerimde boğuluyordum adeta. Kendime gelmeye çalışıyordum ki kapım çalındı.

"Sana gitmeni söylemiştim Justin"

"Ben Grace" Dedi çok kısık ve titrek bir sesle ve içeri girdi. Doğrusu ona ne söyleyeceğimi bilmiyordum ama gerçeği bilmesi gerekiyordu. Kafamda olanları derlemeye toplamaya çalışıyordum. Grace'e oturması için yatağımı gösterdim. Oturduğunda gözlerinin ağlamaktan ne kadar şiştiğini gördüm ve çok daha kötü hissettim. Dünyanın en kötü ablasıyım.

"Ben daha fazla yalan kaldıramam Em, o yüzden bu durumda gerçeği söylemen bana yapıcağın en iyi şey olur" Dedi hüznünü saklamaya çalışarak.

"Nasıl anlatacağımı bilmiyorum Grace. Lea her zamanki gibi parti veriyodu. Kafamı Colton'dan uzak tutmak için iyi olur diye düşünmüştüm ve gittim. Ama yaptığım tek şey bi odaya kapanıp ağlamaktı. Sonra Justin odaya girdi ve neyim olduğunu sordu. Ben çok içmiştim ve-ve ben-yani ben ne yaptığımı bilmiyordum. İhtiyacım olan tek şey sarılmaktı ve öyle de oldu. Sonra bir anda k-kendimi" Nasıl devam edeceğimi bilmiyordum. Tuttuğum göz yaşlarımı yanağımda hissettim. Grace gözlerimin içine hissiz bir şekilde bakıyordu. Açıkçası, korkuyordum.

"Devam et" Dedi bütün soğukluğunu koruyarak. Onu tanımasam gerçekten umrunda olmadığını düşünürdüm ama gözlerinden ne kadar acı çektiğini anlayabiliyordum. Bu da beni daha da kendimden nefret ettiriyordu.

"Kendimi onunla öpüşürken buldum. Sonrasını gerçekten hatırlamıyorum ama kalktığımda üstüm-üstümde hiç bir şey yoktu ve sanır-sanırım biz"

"Yattınız?" Dedi lafımı keserek. Yüzünde tek bir his belirtisi yoktu. Sadece boşluk görüyordum. Kendimden o kadar utanıyordum ki, sadece başımı öne eğdim ve susmayı tercih ettim. Kendimi asla ama asla affetmeyeceğim.

"Ben de öyle tahmin etmiştim" Dedi ve hızla kalkıp odamı terk etti.

_____

*Grace'in tarafı*

Emily'nin odasını kapısını vurarak terk edip odama gittim. Gözlerim adeta göz yaşlarımı tutmaktan yanıyordu. Ama ben artık eski narin, saf, her şeye kanan Grace olmayacağım. Hayır. Hislerimi bir kez olsun göstermeyeceğim ve zayıf olmayacağım. Ne olursa olsun, artık o acılanan zavallı kız olmayacağım. En azından ne kadar aptal olduğumu bana gösterdiği için Justin'in yaptığı bir şeye sevinebiliyorum. Bana ne yaptığını farkında değil, ama mutlaka öğrenecek.

Unexpected Love (Justin Bieber Fanfiction)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin