Bölüm 4

1.8K 109 25
                                    

Bölüm 4

*Grace'in tarafı*

Evde olmama rağmen, kafamda hala partideki yüksek sesli şarkılar yankılanıyordu. Justin içecek bir şeyler almaya gittikten sonra geri dönmeyince ben de eve erkenden gitmeye karar verdim. Ablama mesaj attım ve eve yürüdüm. Neyseki gecenin o saatinde başıma bir şey gelmedi. Şimdi yatağımda, bu buz gibi havada, kıvrınarak uyumaya çalışıyordum. Kesinlikle evde kalmak daha mantıklı olurdu. Boşu boşuna süslenmiştim zaten, Justin sarhoştu, nasıl göründüğümü bile hatırlamayacak. Evet, onunla dans etmek paha biçilmezdi ama ona bir şey ifade etmediğini bilmek canımı yakıyordu. Sadece bi partide öylesinde dans ettiği bir kızdım, diğerlerinden hiçbir farkım yoktu. Ve asla olmayacaktı. Sessiz evde bir anda anahtar sesi duyuldu. Ablam olmalıydı. Gülüşme sesleri geliyordu. Tek değildi. Sonra konuşmalar kesildi. Ne yaptıklarını düşünmek bile istemiyorum. Ayak seslerini doğru duyduysam, şu an odaya girmiş olmalılardı. Kulağımı sonra çıkabilecek olan sesleri engellemek için yastığımla kapattım ve o anda camımdan bir tıklama sesi duydum. Baktığımda karşımda şu an görmeyi beklediğim en son kişi duruyodu. 

"İçeri gir donacaksın hava 2 derece" Dedim Justin'i içeri çekerek. "Nasıl balkona tırmandın?!" 

"Her gün spora gitmek bir işe yaramalı değil mi?" Dedi yüzünde o klasik gülücüğüyle. "Nasıl beceriyosun?" Dedi suratıma uzun uzun bakarak.

"Neyi?" Dedim merakla.

"Ortadan hemen kaybolmayı. Senin için çok endişlenedim" Dedi.

"Seni uzun bi süre bekledim ama gelmeyince de beni unuttun sandım o yüzden eve döndüm" Dedim.

"Seni? Unutmak? Kafayı yemişsin. Beynimi yıkasalar bile seni unutamam. O bordo elbiseyi hala unutamıyorum, adeta senin için yaratılmış bir renk. Ama pijamalarınla da çok çekicisin" Dedi vücudumu süzerek. Yanaklarım anında kızardı.

"Yanakların kızarınca ne kadar şeker olduğunu biliyo musun?" Dedi bana yaklaşarak. Sıcak ellerini yanaklarımda gezdirdi. "Nasıl şu ana kadar sevgilin olmadı anlamıyorum" Dedi. Söyleyecek bir şey bulamadım. Neyseki Justin yavaş yavaş garipleşen sessizliği bozdu. "Seni uykundan uyandırmak istememiştim, özür dilerim. Sadece iyi olup olmadığını merak ettim. Belli ki iyisin. Ben en iyisi gidiyim" Dedi. Gitmeden önce bana sarılmak için kollarını açtı, düşünmeden kendimi kollarına attım. Normal Justin kokusuyla karışmış ot ve alkol kokusu burnuma işledi. Kesinlikle en son gördüğümden daha da içmiş olmalıydı. Arkasını döndü, cama uzanırkan yere düştü.

"Justin eve gitmek için çok sarhoşsun. Yüzün sapsarı. İstersen burda bi duş al, kahve falan iç, sonra sabaha karşı eve gidersin. Ailen seni böyle görmesin, endişelenirler"

"Ben sadece annemle yaşıyorum, o da ne mal olduğumu biliyor. Sorun yok" Dedi normalmiş gibi.

"Olsun, bir kere de mutlu olsun, ayık görsün seni. Sana havlu ve yeni t-shirt çıkarıcam, tuvalet koridorun sonunda" Dedim.

"Sen fazla iyisin" Dedi sırıtarak. Yanağıma bir öpücük kondurup odadan çıktı. Dudakları yumuşacıktı. Sanki hala yanaklarımdaymış gibi hissediyordum. Eşyaları kapının önüne bıraktıktan sonra ne olur ne olmaz diye yanıma kova aldım ve sonra da kahve yaptım. Odama çıktığımda, Justin sadece boxerlarıylaydı.

"Ben-ben şey özür dilerim, hemen çıkıyorum" Dedim kekeleyerek. Saçları dağınıkken aşırı seksi oluyordu. Gözlerimi yüzüne odaklamaya çalıştım.

"Önemli değil Grace, her şey için sağol. Sen olmasaydın napardım bilmiyorum" Dedi sıcak bir gülümsemeyle.

"Ne demek. Al, soğumadan iç. Buraya da kova koydum. Uyurken miğden bulanırsa diye"

Unexpected Love (Justin Bieber Fanfiction)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin