Bir Ceset...Azar azar eridiğim bir yaz gecesinin sondan ikinci haftası sanmıştım ki biraz içeceğim ve sonra yol kenarı bankında bir iki ayyaşla dertleşip sızacak, sabahına kusup onlardan önce uyandığım için gece boyu dert dinleme seansı karşılığında ceplerini boşaltacağım. Diğer günlerde ki gibi.
Ama karma diye bir gerçek vardı ve sonunda beni bulmuştu. İçimden bir his bu gece tüm kötülüklerimin bedelini ödeyeceğim diyordu. Belki de Yumuşun ruhu intikam istiyordu...
Küçük olanla büyük olanın adımları yolumun istikametini katetmeye başladığında topuklarım kuru taşlara sürtündü. Kaçmalı mıydım yoksa adamakıllı meseleyi mi öğrenseydim? Hayatta çok fazla ikileme düşen bir tip değildim. Hislerim ne yönde kuvvetliyse kararlarımı ona göre dizayn ederdim.
Hislerim, kaç diyordu.
Arkana bile bakma Venüs.
Adam yanındaki çocuğu başka takım elbiseliye teslim edince çocukla dudağını okuyamayacağım hızda anlaştılar ve diğer adam Uzay denilen küçüğü siyah bir jeepe götürdü. Kulağında kulaklık takılıydı ve elini oraya bastırıp elinin içinden konuştu. Ne söylediği önemli değildi çünkü ben çoktan tırsmıştım.
Dayı olan adam ise duraksız üstüme geliyordu. Sanki sekiz yaşında hız treninin üstündeki bedenle şimdiki ruh değiştirmişti ve tıpkı o zamanki gibi sersemlemiştim. Normalde sakin ve soğukkanlıyımdır.
"Abla bak, aradığın bu muydu?" Yanıma az önce ne aradığımı soran çocuk gelince elinde su damlayan sigaramın olduğunu görüp bana vermesine izin verdim. Başını okşadığımda koşturarak gitti. Avucumda tuttuğum dalın ahı gitmiş bahı kalmıştı. İktidarsız yaşlı bunakların galetasına benziyordu...
Keşke şuan tek derdim içemediğim bu sigara olsaydı. Karşıya çevirdim bedenimi. Yüzümde tek bir, bu adam benden ne istiyor da üstüme üstüme geliyor endişesi oluşmadı ama vücudumdaki kan telaşlanarak akışını değiştirince bir bokluk çıkacağına dair şüphem beni destekledi. Hislerime güvendim ve adamla aramda çok mesafe kalmadığını görünce aşağıdan gelen kalabalığın içine karışıp kendimi yarı boyumda bir çocuğun kafasından çektiğim siyah şapkayı takarak gizledim.
Çocuk arkamdan küfür ediyordu ama kim olduğumu görmesine izin vermeyecek kadar hızlıydım. Pembe saçlarım gecenin karanlığında patlayan havai fişek kadar dikkat çektiği için en iyi yol bu olurdu. Standların arkasından insanları ittirerek ve bazen de eşyaları devirerek atlayıp arkamı kontrol etmeden önce benim yaşlarımda bir çocuğun kolunda asılı olan siyah ceketi kapıp ayaklarım asla durmazken acele bir şekilde giydim.
Kendimi James Bond gibi bir kaçış sahnesi çekiyor hissetmem kaçınılmazdı. Şapkamın önünü iyice daraltıp bir süre sonra herkes gibi yürümeye başlayınca arkamı çok belli etmeden kontrol ettim. Salaş giyimli ve dans eden kızlar dışında göze batacak ciddilikte takım elbise giymiş kötü adam kılıklı kimse görememiştim.
Muhtemelen beni kaybetmiş ve hatta aramaya değer görmemiş falandı. Aferin kızım Venüs ilk kez bi boka yaramaman bir boka yaradı. Sırıttım ve standın tekinden elma şekerini para ödemeye çalışanların arasından ustalıkla uzanıp kendime çektim. Paketi açıp sapından tuttuğum şekeri dilimi çıkararak yalayıp geri yoluma dönünce, dilimi ağzıma sokmayı unutacağım bir şey gerçekleşti.
Hızımı ayarlamakta gecikerek tosladığım beden bu hayatta yakalandığım en hazırlıksız olaydı. Annemin öleceğini bile bir gün önceden hisseden biri olarak tam şuanda faka basmıştım. Ben düz yolda az sonra düşeceğimi dahi hissedip bakalım düşecek miyim gerçekten diye deneyerek yaşayan biriydim. Hislerim hep dostumdu. Eskiden...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ONSRA
Novela Juvenil"Artık seni istemiyorum."dedim ve sol gözümden süzülen yaşı hırsımı çıkaramadığım için bastırılmış bir öfke harbiyle tenimi acıtacak kadar sert sildim. Kurnaz bakışlarında alayı seçtiğim adam bana ensesinden tutulup kaldırılmış bir kedi yavrusuna...