Giriş

1.9K 57 5
                                    

MUM IŞIĞINDA YANAN HAR

"Zümra!"

"Feyyaz!"

Ona doğru koşarken kollarını açtı, boynuna sarılarak beni kucakladı ve havaya kaldırdı. Etrafında döndürürken tüm dünya benim olmuştu sanki. Feyyaz, Feyyaz'ım. Onu çok özlemiştim.

Bugün, askerden dönmüştü. Mahalledeki arkadaşları onu karşılarken ailesinden tek ben vardım. Bir de Hasan Baba'sı.

Yere indirdiğinde bile bana sarılmaya devam ederken ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Kaç aydır ayrı kalmıştık, ilk defa bu kadar uzun ayrı kalmıştık ve ben onu deli özlemişti.

Ben Zümra Sayar.

Türkiye'nin köklü şirketlerinden biri olan Sayar İnşaat'ın Ceo'su Fırat Sayar'ın kızıyım. Aynı zamanda, Bilişim firmasıyla ünlü olan Sayar Bilişim'in kurucusu Alican Sayar'ın kardeşiyim. Ve annem var. Yıllardır mide kanseriyle tedavi gören, Sayar Villası'nın tek odasında yıllardır vaktini orada geçiren annem, Zeynep Sayar. Ve kardeşim, yurt dışında Moda Tasarım okuyan kardeşim, Begüm Sayar.

Aslında, köklü bir aileden geliyorum.

Ama Feyyaz bunu bilmiyor.

"Can içim," Yüzümü kavradı. "Seni nasıl özledim bir bilsen." Sakallarını okşadım. Aylar nasıl geçtiyse ona yaramıştı. Yüz hatları daha da olgunlaşmış, sakal ona çok yakışmıştı.

Yutkundum. Yüzünü, gözlerini bana olan bu bakışlarını... Hasreti yüreğimde hârlanarak artmıştı. Ne kül olmuştu ne de dinmişti. "Çok özledim seni," diyerek fısıldadığımda belimden kavradı. Kafasını eğerek dudaklarımızı birleştirdiğinde ellerimi ensesinde birleştirdim. Onu derin tutkuyla giderek artan hazla öpmeye devam ederken elleri sımsıkı bedenime sarıldı. Ensesindeki saçlarını, okşayarak, çekiştirerek öpmeye devam ettim. İnlediğimde hırlayarak daha çok öptüğünde dili ağzımın içine giderek dudaklarımı vakumlamaya devam etti.

"Hoop, hoop! Aile var be Feyyaz!"

"Oğlum aile var lan!"

Birden çevredeki seslerin yükselmesiyle duraksadık, nefes nefese kaldığımızda birbirbirmize bakıp sırıttı. Yanağımı kavrayarak başını eğdi, yanağımı koklayarak öptüğünde gülümsedim. Kulağıma fısıldadı. "Bir eve gidelim, hiç bırakmayacağım seni." Sakallarını okşadım. Ona dolan gözlerimle baktığımda, "Şıştt... Can içim, buradayım, bak, ağlamak yok," Gözyaşlarım sessizce yanaklarımdan süzüldüğünde yaşlarımı sildi baş parmağıyla.

Yüzünün her bir yerine baktım. Kaşına, gözüne, kirpiğine, burnuna. "Öyle özledim ki seni yaşarken ölmek ne demekmiş anladım."

Beni kendine çekti, bağrına sığındım. "Deme öyle can özüm." Kollarımı beline sımsıkı sararken zayıfladığını fark ettim. O zaten zayıf bir adamdı. Hiç fazla yediğini görmemiştim. Hep hareket halinde olurdu. Spor yapmadığı günler ise hiç oturmazdı, hep ayaktaydı.

"Hadi mahalleye dönelim millet! Minibüs kalkıyor!"

Feyyaz, beni tutarak geri çektiğinde çenemi kavradı, yüzümü kavradı. "Zümra..." Gülümsedim. Yanağından uzunca öpüp geri çekildiğimde Feyyaz'ın arkadaşı, yakın arkadaşı Fatih gelmişti. "Minibüs kaçıyor çifte kumrular!"

Güldük.

Minibüse bindiğimizde elimi bile bırakmadan, yan yana oturduk. Yol boyunca arkadaşlarıyla, hısımlarıyla konuştu. Muhabbet etti. Onlar da severdi Feyyaz'ı. Çocukken annesi ve babasını kaybettiğinde Hasan babası bakmıştı ona. Hasan Baba neyse Feyyaz da onlar için öyleydi.

Yol boyunca gözlerimi Feyyaz'dan ayırmadım. Konuştu. Dudakları kıpırdandı. Gülümsedi. Beyaz dişleri göründü. Gözleri kısıldı. Teni kırıştı. Kaşları kalktı, indi. Onun her bir mimiğini bile özlemiştim ben.

Yutkundum.

Artık Feyyaz'a gerçekleri söyleyecektim.

Benim özel bir şirkette asistan olarak tanıştığımı zannediyordu, oysa ben kendi şirketimde yöneticiydim. Babamın küçükken bizi terk ettiğini zannediyordu. Oysa babam yaşıyordu ve aile şirketimizin başındaydı. Kardeşimin olmadığını zannediyordu. Oysa iki tane kardeşim vardı.
Tek doğru bildiği annemin hasta olduğuydu. Ama memlekette olduğunu söylemiştim.

Bir yalan daha.

Gözlerimi yumarak başımı cama çevirdim. Ona bu yalanları keyfen asla söylememiştim, söylemek zorunda kalmıştım.

O fakir parçasını bu eve getirirsen seni evlatlıktan reddederim!

İç çektim. Babam. Babama da yalan söylemek zorunda kalmıştım. Ama nedeni babamdı. Feyyaz'dan ayrılmazsam bana annemi göstermeyecekti. Mal, mülk hiç bir şey umrumda değildi. Ama annem... işte annem, can alıcı noktamdı.

Ve babama Feyyaz'dan ayrıldığımı söylemiştim.

Oysa biz iki yıldan fazla beraberdik.

Ve babam da yakında beni ortağın oğluyla tanıştıracaktı.

İşlerin sarasarpadığı noktada o kızım işte, Zümra Sayar'ım.

Mum Işığında Yanan HârHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin