Gergindim.
Adamla bakışırken Feyyaz önüme geçti. "Tanışıyor muyuz?" Arkadan kaşlarımı kaldırıp başımı iki yana sallarken gülümsedi. Elini uzattı. "Ben Zümra Hanım'ın şirketten arkadaşıyım. Tesadüfen burada görünce şaşırdım." Bakışları bana döndü. "Buralarda oturduğunuzu bilmiyorum."
"Oturmuyorum." dedim ben de öne çıkarak. Feyyaz'a yanaştım. "Feyyaz'a uğradım."
"Anladım. Arkadaşınız sanırım?"
"Erkek arkadaşım, evet." Yutkundum. Bu noktada yalan söylemezdim çünkü Feyyaz'a açıklayamazdım. "Bir çayımızı için?"
"Teşekkür ederim Zümra Hanım ama eve gideceğim çocuklar bekler." Yalan, babamın yanına gidecekti. Engel olmalıydım.
"Ah evet selam söyleyin eşinize, çocukları da öpün benim için." Başını hafif eğerek iyi akşamlar dedi ve tamirhaneden çıktı. Feyyaz garip bakışlarını arkasından sürdürüyordu. "Bu adamla bir sorunun yok değil mi?" Koluna girdim gülümseyerek.
"Hayır sevgilim o nereden çıktı?"
"Ne bileyim, bir gerginlik vardı sanki."
"Yoook canımm sen de. Sadece şaşkınlık." Hızlıca saçlarımı kulağıma kıstırdım geri durarak. "Ee açmayacak mısın hediyemi?"
"Evde açarız bebeğim, Ali gelecek zaten ona bırakırım çıkarız."
"Tamam o zaman ikram edemediğin o çayı bana ısmarlarsın artık?"
Burnumu öptü. "Hay hay başım üstüne."
&
Eve geleli çok olmamıştı ki hemen bir şeyler hazırlayıp salondaki sehpanın üstüne koymuştum. Feyyaz çok aç olmadığını söyleyince ben de aç değilim zaten diyerek çayın yanına bir şeyler getirmiştim. Geçen gün alışveriş yapmam bayağı işe yaramıştı. Çünkü dolap tam takır kuru bakırdı.
Kanepeye oturduğum sırada Feyyaz içeri girdi. Salaş gri eşofman ve lacivert üstüne yapışan v yakalı tişörtüyle hoş görünürken nemli saçlarını havluyla kuruluyordu. Saçların bazı tutamları alnına düşmüştü. Sakalını birazcık kesmişti, yüzü daha derli toplu duruyordu. Başını eğerek yemek masasının başında durduğunda telefonuna baktı uzaktan.
"Noldu?" dediğimde bana döndü.
"Serdar aramış mı diye bakıyorum."
"Niye ki?"
"Sabahki mesele güzelim," havluyu sandalyenin üstüne atarak yanıma geldi. Bana doğru oturarak bir bacağını altına aldı, kolunu arkama kolçağın üstüne bıraktı. "Konuşalım demişti de dönmedi."
"İşi vardı belki," dediğimde ensesini kaşıyarak cıkladı. Televizyonun ışığı yüzümüze vuruyordu. "Yok kaçıyor o."
Kaşlarım çatıldı. "Kaçıyor mu?"
"Korkak herif... Kaçıyor evet. Yüzleşmekten korkuyor. Hayır bir anlatsa konuşabilse rahatlayacak ama yok. Kafasında bir dünya var ona inanıyor."
"Bir psikolojik rahatsızlığı olabilir mi?"
"Küçüklükten beri böyleydi bu, kafası kırıktı." Güldüm. "Feyyaz ya..."
"Tabii ya ota boka hem ağlar hem sinirlenirdi. Hangisi gerçek Serdar anlamaya çalışırdık."
"Hey allahım ya... Hiç güleceğim yoktu."
"Bipolar herif."
"Acaba gerçekten bipolar olabilir mi?"
"Yok güzelim ya, sen ne ciddiye alıyorsun? Dedim ya çocukluktan beri böyleydi." Sessiz kaldık. "Tek kardeşim o benim... Ne derdi varsa koştum yardım ettim sağ olsun o da benden farksız değil ama yok mu şu huyu... İrrit oluyorum. Hayır bir derdin var gel konuş çözelim ama yok."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mum Işığında Yanan Hâr
Romance📍Hikayede yetişkin içerik bulunmaktadır. Ben Zümra Sayar. Türkiye'nin köklü şirketlerinden biri olan Sayar İnşaat'ın Ceo'su Fırat Sayar'ın kızıyım. Aynı zamanda, Bilişim firmasıyla ünlü olan Sayar Bilişim'in kurucusu Alican Sayar'ın kardeşiyim. Ve...