Chapter 35Taehyung
Sonunda Jisoo ile kavuşmuştuk. Buna gerçekten çok mutlu olmuştum. Uzun yıllardır kalbimde bir boşluk olduğunun farkındaydım, fakat bir türlü bu boşluğun nedenini ya da nasıl dolacağını bilmiyordum ve ya görmezden geliyordum. Jisoo benim nefesim olmuştu, gerçekten. Artık nefes aldığımda ciğerlerime dolan her hava onun içindi.
Min Hyuk'un ölümü ani değildi. Zaten beklediğimiz bir olaydı ve gerçekleşmişti. Bu konuda Jisoo'nun hassasiyetini anlıyordum, sonuç olarak o adam, Jisoo'nun dedesiydi. Her ne kadar Jisoo'nun babasından kopmasına neden olsa da o henüz bunu bilmiyordu.
Evrağı masaya bırakıp Min Hyuk'un sandalyesine oturduğumda, Jisoo arkadan bana doğru eğilip, kollarını boynuma sarmıştı. Yanağı yanağıma dokunuyordu. Şu an kalp atışlarımı duymamasını umuyordum, çünkü bu profesyonel bir avukata yakışmazdı.
"Açmayacak mısın?" Jisoo'nun meraklı sorusu üzerine yutkunup kafamdakilerden kurtuldum. Evrağı açtığımda önce ilk sayfadaki işlemleri okudum. "İnanamıyorum." Jisoo'nun sesi yeniden dikkatimi bozmuştu. Neden bu kadar tatlı ve aynı anda çekici bi sese sahip olmalıydı ki. Tanrım... bu hiç adil değildi. "Teyzeme sadece bu malikaneyi mi bırakmış?!" Jisoo boynumdan ayrıldığında kendimi pek de mutlu hissetmedim. "Adamın yaptığı işe bak!"
Yüzümü olabildiğince dingin ve şefkatli tutarak Jisoo'ya bakmıştım. "Sakin ol, güzelim. Eminim, dedenin planları vardır." Jisoo kafasını sağa sola sallayarak bana bakıyordu. Bıkmış gibi, duruyordu ve ellerini beline koymuştu. Gözlerimi ondan zor da olsa çekip evrağa geri döndüm. Sayfaları karıştırdığımda Jisoo'nun kısımına varmıştım. Gözlerim yeniden güzel kadını buldu. "Dedenin senin için birkaç şartı varmış." Evrağı, elbette, okumamıştım, bu, Jisoo'nun meselesiydi.
Ayağa kalktım. Jisoo'nun belinden tutup onu az önce benim oturduğum sandalyeye oturtmuştum. Jisoo parmaklarını çekingen tavırla evrağa yaklaştırdı. Çenemi kaldırıp dikkatle onu izlerken gözlerindeki endişeyi görmemek mümkün değildi. Kaşları gergin bir şekilde havalanmıştı. Evrağı okumaya koyulduğunda havalanmış kaşları çatılmaya başladı. "Şaka mı bu?" Hızla bana baktı. "İkiniz bir olup bana şaka falan mı yapıyorsunuz?!" Hızla evrağı kapatıp ayağa kalkmıştı. Dikkatle onu izledim, neyden bahsettiğini, elbette, bilmiyordum. "Hiç komik değil!"
Kaşlarım çatılmaya başlamıştı. "Neyden bahsettiğine dair bir fikrim yok."
Yüzümdeki merakı anlamış olmalı ki aydınlanma yaşamıştı. "Nasıl yani? Şartlardan haberin yok mu?" Eli aniden ağızını kapatmıştı. "Olamaz, bu senin için bir kıyamet olmalı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
vsoo| First Lady
FanfictionHatırladın mı beni, diye soracaktım önümdeki adama, ama gözleri çoktan unutmuş gibiydi. Zaten bu kadını hatırlamamak elde mi, gözleri bile insana, 'Beni unutmayın,' diyordu. Vsoo ∞ smut⩩ [blackpink♥︎bts] [redvelvet♥︎bts] [mamamoo♥︎bts] 21.04.2021 ba...