.
.
.
Odadan sinirle çıktım. Herkes biliyor ama umursamıyor. Bunu aklım almıyordu, bu caniliği. Belli ki fotoğrafı çekilen kızlar istemiyordu.
Ama kimse umursamıyor ve belki de bunun üzerinden para kazanıyorlardı. Düşünceler aklıma iyice bulandırmaya başlamıştı.
Daha fazla vakit geçirmeden -3. kata inmem lazımdı. O kapıyı açmam lazımdı. Hemen merdivenlerden inmeye başladım. Önüme çıkanlara bakmıyordum bile.
En sonunda istediğim kapıya varmıştım. Aslında korkuyordum, kapıyı açtığımda göreceklerimden.
Ve bütün cesaretimi toplayıp kapıyı açtım. O an ciddi bir şok yaşadım. Kapının arkasında kalan oda bomboştu.
Beklediğimin tam tersine bomboştu. Ee madem okuldaydı stüdyo nerede o zaman bu oda?
Etrafıma bakındım ve alt kata inen merdivenlerin başında çelik bir kapı gördüm. Üzerinde personel harici girilemez yazısı vardı.
Madem personel dışında kimse giremiyor o zaman ben gireceğim. Kapıyı var gücümle ittim. Kapı kilitlenmiş asla kımıldamıyordu.
"Nasıl açacağım şimdi ben bu kapıyı?" bir yandan kendi kendime söylenirken etrafta işime yarayacak bir şey arıyordum.
Ama maalesef hiçbir şey yoktu etrafta. O zaman seçenekler azalmıştı.
Ya burasının varlığını anne ve babasına söyleyecek bu yükü üzerinden atacaktı, ya da içeriye fotoğraf çektiren bir kız olarak girecek ve bütün delilleri toplayıp dava açacaktı.
İşler ciddiye binmişti artık. Şu an bu kapıyı bir anahtar olmadan açamazdı ve anahtar yoktu. BİNGO!!!
Şu anda sınıfa şüphe çekmeden çıkmalıydı ve bunu ailesine anlatmalıydı. Zilin sesini duymasıyla merdivenleri çıkacaktı ki bir kaç ses duydu ve saklanıp dinleyecekti elbette!!
Hemen merdiven boşluğuna girdi. Bir kız ve erkek vardı.
Erkek olan "Bu Alaz işini biliyor, sanat ayağına yatıp para çıkartıyor işin altından."
Kız da sinirli bir şekilde atıldı "Saçmalama o sanatını icra edip para kazanıyor bu!"
"Kızım saçmalama bunun neresi sanat. Müdür buna nasıl göz yumup hala kızınla sevgili olmasına izin veriyor ki? Üstelik hala Alaz bu okulda okuyor!"
"Altay saçmalama insanların işine çomak sokup durmasana!"
"Ne çomak sokması Seval doğruları söylüyoruz burada." Sonra hafif kıkırdadı
"Ayrıca Alaz kızlara da bakıyordur he"
Seval onun omzuna vurdu sertçe.
"Salak Alaz bakmıyormuş hiç direkt olarak çektiği fotoğrafları işi bilenlere teslim ediyormuş."
"Buna inandın mı, aman ne ahlaklıymış"
"Yürü derse Altay zil çaldı, yürü"
Ve artık sesleri kesilmişti. Bu ne korkunç bir sanattı böyle. Sonuçta kızların rızası yoktu, bu sanat değil tacize hatta resmen tecavüze girer.
"Gerçekten delirmiş olmalısınız!" diye kendi kendime söylendim. Zil çalmıştı acaba derse mi girsem yoksa bu salakların kilitlemeyi unuttuğu kapıyı mı kilitlesem?
Bir iki dakika düşündükten sonra kapının ardına bakmaya karar verdim. Yani görsel dersine girmek istemezdim bu teklifin karşısında.
Sessizce saklandığım yerden çıktım. Etrafta kimsenin olmadığından emin olunca kapıyı açtım ve içeriye girdim. İçerisi beklediğimden büyük ve güzeldi.
Bu kadar eski bir katta böyle güzel bir oda olması tuhaftı. Aslında oda değil koridor vardı. Koridorun tam karşısında büyük bir kapı vardı. Koridorun yan kısımlarında ise küçük kapılar vardı.
Küçük kapılara hızlıca göz attım. Giyinme ve dinlenme odaları vardı. Asıl merak ettiğim kapı ise tam karşımda duruyordu.
Hızlı adımlarla kapıya yanaştım ve elimi koluna götürdüm. Tam o sırada ensemde ılık bir nefes hissettim. Tahminleri alayım.
Kulağıma doğru eğildi ve "Burada ne işin var Asel?".
O an gerçekten sesinin tınısından kokmuştum. Beni kollarımdan tutup kendine çevirdi.
Alaz tam karşımda soran gözlerle bana bakıyordu. Boyu uzun olduğu için başımı kaldırmam gerekmişti. Tekrar aynı soruyu sordu.
"Asel, sana dedim. Burada ne işin var?"
"Kapıyı açık görünce girdim içeriye" dedim gayet emin bir sesle.
Biraz eğilerek nerdeyse benle ayna boya geldi. Gözleri şimdi gerçekten çok siyahtı.
"Bu kata neden geldin?". Onu bende bilmiyorum Sayın Alaz Beyciğim.
Başımı kaldırarak "Senin burada ne işin var?". Ne işi olacak acaba ne? Bazen gerçekten salak sorular sorabiliyorsun Asel.
"Burası benim. Benim olan bir yere gelirken kimseden izin alma gereği duymuyorum ama sen nasıl genişsen artık elini kolunu sallaya sallaya girmişsin". Hee şimdi ne diyeceksin kızım hadi.
"Eee... şey.. ben ses duydum... geldim baktım kapı açık ben de girdim işte". Mükemmel bir açıklama seni tebrik ederim kızım.
Beni kolumdan tuttuğu gibi çekiştererek alt kata sürüklüyordu.
"Ne yapıyorsun be?" diye bağırdım.
Hiçbir şey söylemiyor sadece merdivenler hızlı hızlı iniyorduk.
"Heyy sana dedim, baksana be!"
Duymuyor gibiydi. Büyük bir kapıya geldik. Kapıyı ayağıyla tekmeleyerek açtı. Kolumu ancak o zaman kurtarabildim.
"Ya ne yapıyorsun sen, kendine gel!" diye bağırdım.
"Sen benim olan bir yere izinsiz giriyorsun ve kendime gelmesi gereken ben miyim!" bu sefer o da bağırdı.
"Tamam bir daha girmeyiz be" dedim ve çıkmak için kapıya uzandım. Kolumdan yakaladı ve sırtımı duvara yasladı.
"Hayır sen bir daha çıkmayacaksın!". O an ne dediğini idrak edemedim, sadece suratına aval aval bakmakla yetindim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Duman
Teen FictionYüzüme doğru biraz daha eğildi.Korkmuyordum,korkmayacaktım.Sessizce kulağıma fısıldadı'Oyun bitti!'Evet gerçekten bitmişti bu sefer,yakalanmıştım.Kalbimin deli gibi attığını hissettim.'Oyun?'Evet bilmemezlikten gelecektim.Çünkü maalesef şu an tek ça...