.
.
.
Hala öylece bakışıyorduk. Kızım kendine gel ne bakıyorsun yapıştır bir tane kaç işte. Saçmalama sana bir tane çaksa bir daha kalkamazsın görürsün o zaman Asel. Beynimin içindeki sesler susunca kendime geldim.
"Bak ne dediğin hakkında bir fikrim yok. Sal gideyim, seninle bir işim yok."
Ufak bir sırıtışla bakmaya başladı yüzüme.
"Demek benle bir işin yok Asel. O zaman işime burnunu sokmayacaktın. Kulağıma bazı kuşlar cıvıldadı da. He çıkabilirsen çık ama biraz zor olur" dedi ve kolumu bıraktı. Ardından önümden çekildi ve kapıyı işaret etti.
Hızlıca kapıya koştum ve iterek açmaya çalıştım. Asla hareket etmiyordu. Bu sefer kendime çektim. Ama yine bir şey değişmedi.
"Lan açsana kapıyı" diye bağırmaya başladım.
"Şşş güzel kız bağırma ama böyle ses tellerine yazık."
Aniden bir sinir patlaması yaşadım ve o arkasını dönmüş ilerlerken arkasına sert bir şekilde yumruk attım. Eğer doğru yere vurduysam bayılması gerekiyordu.
Yavaşça arkasını döndü. Vee pat yere düştü. Başarmıştım doğru yere isabet etmişti yumruğum. Şimdi tek sorun anahtarları bulup buradan çıkmaktı.
Anahtarların üstünde olduğunu varsayarak ceketinin ceplerini karıştırdım. Yoktu. Daha kotunun ceplerini karıştırdım burada da yoktu.
Onun odası olduğunu tahmin ediyordum ve masaların çekmecelerini karıştırdım yoktu. Bu mahsenden çıkmayı bırak odadan bile çıkamıyordum.
Kapının yanındaki vazonun içine, pencere kenarlarına, çerçeve arkasına baktım ama yoktu. Sanki anahtarı yutmuştu.
Kendimi koltuğa attım. Sinirliydim hem de çok. Dersi kaçırmıştım, adamı bayıltmıştım ve şu an buradan çıkamıyordum.
Akşam eve gitmeyince annemler bir sorun olduğu anlar gelirlerdi herhalde. Ama o lanet müdür bilmezlikten gelirdi biliyordum. Lanet girsin hepsine be.
"Allah'ta sizi bildiği gibi yapsın, ben böyle bir şey görmedim be. Sik kafalı hepsi, hepsi."
Kendi kendime söyleniyordum. Daha fazla oturup bekleyemeyeceğimi anladım ve küçük bir umutta olsa birinin beni duyup kurtarma ihtimali geldi aklıma.
Yerimden kalkıp kapıya doğru yöneldim. Dışarıdan ses gelmiyordu. Yine de bağırma şansımı kullandım.
"Hey beni duyan var mı?"
Ses yoktu.
"Hey beni kurtarın, burada kilitli kaldım lütfen. Beni duyuyor musunuz?"
Hala ses yoktu. Sanırım kimse beni duymuyordu.
"Allah beni kahretsin ya. Ben niye burnumu sokuyorsam."
Şu çocuğun üstünü bir kez daha aramaya karar verdim. Yanına gittim ve eğildim. Tekrar ceplerine baktım ama hiçbir şey yoktu.
Daha sonra bir şey fark ettim. Boynunda anahtar şeklinde bir kolye vardı. Bu odanın kapısının anahtarı olabilirdi.
Eğilip alabilirdim ama artık uyanabilirdi. Çünkü fazla böyle kalmazdı. Yine de üzerine eğildim ve kolyeyi boynunda çıkardım. Kapının kilidine soktum. Evet buranın anahtarıydı.
Hemen anahtarı cebime attım ve odadan çıktım. Odayı tekrar kilitledim. Ve dış kapıyı zorladım. Şansım bu sefer bana gülmüştü. Tam çıkmak üzereyken bir ses duydum.
Bir kız sesiydi.
"Ya bu Alaz nerede kaldı?"
O an hiç düşünmeden ilk kapıdan içeriye girdim. Bu oda küçüktü. İçinde fotoğraf makinaları vardı. Ve başka ekipmanlar. Hemen ekipmanların arkasına saklandım.
"Alaz nerdesin? Seni bekliyoruz dışarıda."
Kız Alaz'ın odasına yöneldi. Kapıyı açmaya çalıştı ama açılmadı. Tekrar zorladı yine açılmadı.
"Allah Allah niye açılmıyor şimdi bu?"
Ve odaların kapısının teker teker açıp içeriye baktı. En son bu oda kaldı. Kapıyı açtı ve ışığı yaktı. İçeriye gelişigüzel baktı ve kameralardan birini aldı eline.
İçimden beni görmemesi için dua ediyordum.
"Ah güzel kameram benim. Bir gün senin sayende Alaz'la beraber olacağız. Ve bu anı seninle ölümsüzleştireceğim."
Kamerayı tekrar yerine koydu ve çıkıp gitti. Beni görmemişti bunun için mutluydum ama az önce saçma sapan bir ana tanık olmuştum.
Kızın çıkıp gittiğini anladığımda ben de odadan çıktım. Yine de etrafı kolaçan ederek Alaz'ın odasına geldim. Hala ses yoktu. Ölmüş olabilir miydi?
"Lan öldün mü?"
Ses yoktu. Yok bir de ses olsun Asel yok ölmedim ya da evet öldüm falan mı diyecek. Sen buradan çıkmazsan seni öldürecek.
"Acaba kapıyı açıp mı gitsem?"
Dediğimi uygulayıp kapıyı açtım. Kolyeyi kapının yanına bıraktım ve sessizce bu lanet yerden çıktım. Uzun bir süre sonra gün ışığını görmek güzel şeydi.
Sanırım teneffüstü herkes dışarıdaydı. Karşıda voleybol oynayanları izleyen Yeşim'i gördüm. Beni görünce el salladı. Onun yanına giderken ne diyeceğimi düşünüyordum.
"Ya derse de gelmedin ne oldu?"
"Biraz kafamı dinledim kantinde, bir şeyler mi kaçırdım?"
"Yok kaçırmadın da, Asel kantinde olduğuna emin misin?"
"Şey evet"
"Asel ben derste sen olmayınca öğretmenden izin alıp dışarıya çıktım. Seni kantinde bekledim 2 ders."
Şimdi sıçtın kızım hadi.
"Ya şey ben seni gördüm de sen beni görmedin. Ben kantinin arka tarafında oturuyordum."
"Allah Allah ya aman neyse boşver, iyisin değil mi?"
"İyiyim Yeşim ne olabilir?"
"Ne olacak canım benimki de soru işte. Ya Asel derste Alaz'da yoktu da şey işte."
"Ney işte Yeşim?"
"Ya ben onunlasın sandım. Korktum işte ne bileyim."
"Korkma Yeşim niye korkuyorsun. Bak tek parçayım."
Hafifçe kıkırdadı.
"Haklısın paranoyak oldum biraz"
"Çıkalım mı yukarıya?"
"Sen çık ufak bir işim var halledip gelicem yanına."
"Tamam da derse geç kalma bak."
"Tamam çık sen."
Dediğini yapıp okula girdim. Sınıfa çıkarken biri beni durdurdu. Kolumdan tutup kenara çekti.
"Bana bak Asel, seni yarın sabah mahsende görmek istiyorum."
"Sen kimsin lan. Ayrıca gelmiyorum."
Kolumu biraz daha sıkarak konuştu.
"Geliyorsun."
Ve yanımdan hızlıca geçti.
.
.
.
veeeee bölüm sonu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Duman
Teen FictionYüzüme doğru biraz daha eğildi.Korkmuyordum,korkmayacaktım.Sessizce kulağıma fısıldadı'Oyun bitti!'Evet gerçekten bitmişti bu sefer,yakalanmıştım.Kalbimin deli gibi attığını hissettim.'Oyun?'Evet bilmemezlikten gelecektim.Çünkü maalesef şu an tek ça...