❄❄❄

101 13 32
                                    

*Şimdiki zaman.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Part 2

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Part 2

Mu Qing ellerini Fu Yao'nun çenesinden, yelesine, sırtına kadar uzattı. Onu usulca okşadı ve sahibini tanıyan at dönüp burnuyla Mu Qing'i türttü. Mu Qing'in çirkin yüzü oradaki bekçinin inanamayacağı bir gülümsemeyle aydınlanırken bir zamanların hükümdarı Fu Yao'nun sırtına atladı. Omzuna çaprazlama astığı çantasını eyere sokuşturup pelerininin başlığını kafasına astı. Yüzünün yarısını örttüğünde artık köylerinden geçip giden hayaleti kimse tamıyamayacaktı. Kahverengi eldivenlerini giyip dizgini sıkıca tuttu. Bekçi çitle çevrilmiş alanın kapısını açtığında Mu Qing keskin bir ıslık çaldı ve onun çağrısını cevap veren hayvan dört nala çitlerden çıkıp çadırların arasına karıştı. Çamurların vıcık vıcık sesi Fu Yao kamptan ayrıldığında son buluyordu. Öncelikle bir çöle varacaklardı. Doğudan, Mu Qing'in sağından bir tanrı -güneş- doğuyordu ve Kutsal Buzullar tam önündeydi. Rüzgardan daha az zarar almak istercesine gövdesini eğdi ve yolculuk bir gün bir gündüz kadar devam etti. Ekvatorun üç bin kilometre kuzeyindeki çöle ulaştıklarında hiö durmadan ilerlemeyi sürdürdüler. Güneş kamptayken doğmuştu ve bir ormanda batmıştı. Tekrar bir sahilde doğmuştu ve şimdi de bir çölde batıyordu. İlerlemek daha zor ve daha yavaştı ama bu sefer hiç kum fırtınasına denk gelmemişti. Üstelik gecenin ilerleyen saatlerinde ay doğuyordu ve bu gece kanlı dolunay vardı.

"Entresan." dedi kendi kendine. "Daha 11 gün önce..."

Daha on bir gün önce sancım tuttuğunda ve çayırda bayıldığımda kanlı dolunay gökyüzünde değil miydi?

Doğrusu o anı düzgün hatırlaması ne kadar normaldi? Yanlış gördüğünü düşündü, o manzarayı bir sanrı olarak varsaydı.

Başını eğdi ve gözlerini yolun ilerisine dikti. İlerinin manzarası bulanıyordu. Büyük ihtimalle fırtına vardı ve yeni çıkmış olmalıydı. Bir saniye önce karşısı gayet netti ne ara...

"Fu Yao artık yönleri de mi karıştırıyorsun?"

Mu Qing, ne olur ne olmaz düşüncesiyle yönleri kontrol etmek istedi ve pusulayı eline aldığı anda fırtına dibinden gürledi. Durağan habada çıkan rüzgar şiddetlenerek elindeki pusulayı alıp götürmüş, çoktan bir kumula saklamıştı. Fu Yao daha fazla dayanamadı ve geriye doğru birkaç adım geriledi. Gerçekten bu şiddet neyin nesiydi böyle!?

TGCF/Fengqing Fanfic/ TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin