Ciğerlerindeki nefes çekilir gibi hissetse de kucağına aldı yerdeki adamı. Tutunması gerekiyordu. Tanrım, diye düşündü, nasıl tutunabilirim ki?
Gözlerindeki yaşlar önünü görmesini zorlaştırsa da yıkıntıların içinde taşıdı Tony'i. Pepper'ın hıçkırıklarını hâlâ duyabiliyordu. En kötü ihtimali düşünmek istemiyor, boş bir umuda tutunuyordu.
Suratının neredeyse yarısı yanmış olan adama baktı. "Dayanmalısın, Tony." Engel olamadığı hıçkırığıyla bakmaya devam etti adama. Gözyaşları üzerine düşüyordu birer birer. "N'olursun bir kez beni dinle ve dayan."
Hiç bu kadar güçsüz hissetmemişti kendini. Tonlarca ağırlık kaldırabilirken kucağındaki adam ona büyük bir ağırlık gibi geliyordu. Sadece onun gözlerini açmasını istiyordu, tıpkı New York savaşında olduğu gibi.
Endişeyle önünde yatan adama baktı, elini göğsüne koydu sanki kalp atışını hissedebilecekmiş gibi. Bitti, kendi kendine düşündü. Fedakârlığı yaptı.
Tanrım, şimdi çok kötü hissediyordu tanımadan yargıladığı adam için. Derin bir nefes alıp yüzünü öne düşürdüğünde Hulk'ın kükremesi duyuldu.
Stark nefes nefese gözünü açtığında kafasını kaldırıp endişeyle ona baktı. "Ne oldu? Lütfen kimsenin beni öpmediğini söyleyin."
Bu durumda bile şaka yapması onu güldürmüştü. Bayılıyorum bu adama. Bekle ne?
Düşüncelerini kenara savuşturup "Kazandık." demeyi becerdi. Tony rahatça bir nefes verip konuşmaya başladı. Gülümseyerek onu izlediğinde fark etti bir şeyleri ama henüz kendine itiraf edemiyordu.
Hep mi böyle olması gerekiyordu? Hep mi bir şeyleri fark etmesi için onları kaybetmesi gerekiyordu. Aptal gibi hissediyordu, aptal ve gereksiz.
Ben olmalıydım.
Adamı quinjetteki sedyeye yavaşça bırakırken birkaç damla göz yaşı esmer olanın yüzüne düştü. Fark ettiğinde elinin tersiyle silip sımsıcak olan tenine dokundu. Belki de son kez.
Seni şimdiden özledim.
☆
Kaç saattir beklediğini bilmiyordu adamın kapısında. Yanı başında Rhodey'nin sessiz hıçkırıklarını duyuyordu. Güçlü görünmek istiyordu, gerçekten. Ama o bile bu yükü kaldıramıyordu.
Ayağa kalkıp dışarı çıktı, biraz temiz hava. Bahar havası ıslanmış yüzüne çarparken Morgan'ı düşündü.
Çok bencil hissediyordu. Kendini kaptırdığı, kimseyi düşünemediği için. O bu haldeyse küçücük kız ne yapacaktı? Gözlerinde tekrar yerini alan yaşlar ile içeri girip iki tane su aldı.
Rhodey'nin yanındaki yerini alıp sulardan birini açtı ve ona verdi, yanında birkaç peçeteyle birlikte.
Adam teşekkür edip ikisini de alırken ona bir göz gezdirdi. "Berbat görünüyorsun." Burnunu çekip Steve'in verdiği peçeteyle gözlerini sildi. Sarışın adam kendini gülümsemeye zorlayarak "Benden hallicesin."
James ona bakıyordu, dikkatle. Derince iç çekip bir şeyler mırıldandı. "Ne?"
"İkinizden de nefret ediyorum bunu biliyorsun değil mi?"Ayağa kalkıp terk etti oturduğu yeri James. Steve dediklerine anlam vermeye çalışırken gidişini izliyordu. Ta ki doktor gelene kadar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hoax | stony
FanficTony yıllardır planladığını yapmış, kendini feda etmiştir ve bu sefer çekip giden değil arkada kalan Steve olmuştur.