Sabaha karşı oturuyordu hastane odasının karşısında. Arada ayağa kalkıp volta atıyor ya da camdan uzanan adamı izliyordu.
Tekrar ona bakmak için ayağa kalktı. Yine çok huzurlu görünüyordu. İç çekti derince. Gözünün önünden gitmiyordu fedakârlığı. Ne kadar acı içinde olduğunu biliyordu. Hissedebiliyordu hatta, bu ne kadar mümkünse...
Onu ilk kez uyurken gördüğü zamanı hatırladı. Çok şeyi anımsıyordu şu günlerde.
Yine yemek yemek için inmişti ortak salona. Artık rutinleri haline gelen bu kaçamakları çok seviyordu, Tony'le daha fazla zaman geçirmek de cabasıydı.
Gözleri esmer adamı arıyordu. Erken geldiğini düşünerek saate bile baktı ama her zamanki saatleriydi ve görünürde kimse yoktu.
Biraz üzülse de kafasına çok takmamaya çalışarak kendine bir sandviç hazırlamaya koyuldu. Tony'nin ona yaptığından.
Sandviçi hazırlayıp bir tabak çıkardı ve peçeteye sarıp tabağa yerleştirdi. Tabağı masaya bıraktıktan sonra eksik hisseden yanının daha da ağır bastığını fark etti. Ne zaman bu kadar alışmıştı ona?
Tabağı bırakıp asansöre yöneldi ve laboratuvarın yolunu tuttu.
Cam kapılar otomatik olarak açıldığında dikkatlice içeri girdi. Hâlâ en ufak hareketi buradaki bir şeyi kırmaya yetecekmiş gibi hissediyordu.
Gözleri malum adamı aradı ta ki onu masasında iki büklüm bulana kadar. Bir şey mi oldu diye endişelenerek yanına yaklaşıp suratını görmek için eğildi.
Hafif horlamalarını duyduğunda içine su serpilmiş gibiydi. Gülümseyip yüzüne düşen bukleyi nazikçe ittirdi.
Uzun kirpikleri yanaklarını süslüyor, çok savunmasız ve rahat görünüyordu.
Ama eğer böyle uyumaya devam ederse sabah sırt ağrılarından şikayet edecekti. Elini adamın omzuna koydu ve hafifçe sarstı onu. "Tony. Uyan."
Esmer adam mırıldandı "'ogers..." Omuzlarını silkip kafasını öteki yana çevirdi. Steve uykulu sesinden dolayı kalbinin eridiğini hissetse de kendini toparlamaya çalıştı.
"Hadi, sonra şikayet edeceksin ağrı yüzünden." Esmer adam mırıldanarak kafasını kaldırdı. Saçları darmadağın olmuş, gözleri yarı kapalı iken Steve suratını ezberlemeye çalışırcasına bakıyordu ona.
Uykulu olan düz yolda yalpalarken Steve koluna girdi "Gel benimle."
Tony kafasını koluna gömdüğünde orada bayılacağına yemin edebilirdi. Kendini aptal aşıklar gibi hissederken Tony kafasını koluna sürdü. "Yastık gibi..."
Nasıl geldiklerini bilmese de Tony'nin odasına ulaşmışlardı. Yatağına yatmasını sağlayıp üstünü örttü esmer adamın. "İyi geceler, Tony."
Adam parmaklarını Steve'in kol kaslarına sürtüp mırıldandı "Sana da, Capsicle." Yastığına iyice yerleşip onu kendine çeken uykuya teslim oldu. Steve ise ağzında atan kalbiyle odadan çıkmıştı. Serum öncesi halinin bunu kaldıramayacağından emindi.
Sam'in sesi onu kendine döndürmüştü. "Hey," Adam elini omzuna koyup camdan içeri bakmaya başladı "Nasılsın?"
Steve kafasını öne eğip dudaklarını birbirine bastırdı. El omzunu sıkıp hafifçe düştü. Komadaki adama bir kez daha bakıp koltuğuna geri döndü. Sam, Rhodey'e halini sormaya başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hoax | stony
Fiksi PenggemarTony yıllardır planladığını yapmış, kendini feda etmiştir ve bu sefer çekip giden değil arkada kalan Steve olmuştur.