this is me trying

215 24 13
                                    

Güneşin doğuşuyla birlikte Sam geri gelmişti. Steve ise hâlâ kaydı düşünüyordu.

Neredeydi? Ne ile ilgiliydi? Neden o?

Arkadaşı yanına çöküp onunla birlikte sabah güneşini izlemeye koyuldu. Kafasında sorular fır dönerken Sam ona zaman tanıyor gibiydi.

"Günaydın."
"Sana da, Sam."
"Ne düşünüyorsun?"

Asker omuzlarını silkti. Beyni doğru düzgün çalışmıyordu artık. Üç gündür başını yastığa koymamıştı. "Düşünemiyorum."

Sam öne eğilip dirseklerini dizlerine yasladı "Günlerdir uyumadın Steve. Endişeli olduğunu biliyorum ama uyumamak hiçbir şeyi değiştirmeyecek."

Sam onu dikkatlice inceliyordu. Şişmiş göz altlarını fark etmiş miydi acaba? "Ayrıca Tony seni böyle görmek istemezdi."
"Çirkin mi görünüyorum?"

Sam gülmeden edemedi "Üzgünüm dostum ama hâlâ aynı kostümü giyiyorsun. Tıpkı gizli görevdeyken yaptığın gibi."

Steve gülümsedi ve arkadaşına baktı. "Çıkaramadım biliyor musun?" Yüzünü yine uzaklara çevirmişti sarışın adam "O zaman da çıkaramamıştım. Tony yaptı bunu bana. Belki de ona tek bağlantım artık bu."

Steve aniden gelen titremeyle irkildi. "Şimdi o beynimin tek sinemasında döne döne oynatılan bir film gibi. Her şeyimiz gözümün önünden geçiyor."

Sam bu duyguyu biliyordu. Kolunu Steve'in omzuna attı. "Onsuz bir dünya düşünemiyorum bile Sam. Buzdan önce nasıldı inan ki bilmiyorum. Cidden yeniden doğdum onunla tanıştığımda."

"Şimdi ise bana gülümsediği her an asla gerçek olmayan rüya kalıntıları gibi geliyor." Ağladığını hissetmemişti bile Sam ona peçete uzatana kadar. "Teşekkür ederim."

"Bak sana ne diyeceğim: eve gidelim. Sen duş al, üstünü değiş ve üniformanı kaldır. Zihnini arındır biraz. Ben de sana Sarah'nın tarifini pişireyim. Onunki kadar güzel olur mu bilmem ama deneyeceğim."

Steve güldü, "Biliyorsun pişirme konusunda ablanın eline su dökemezsin." Sam sesindeki sahte kırgınlıkla "Hadi ama dostum, sen kimin arkadaşısın?"

Sarışın adam gülüp elini Sam'in koluna vurdu. Belki dediği gibi de olurdu. Kafasını dağıtırdı. "Bucky nerede?"

Esmer adam derin bir nefes aldı. "O burada duramıyor. Gerçekten senin yanında olmak istedi ama..." Sarışın adam anlarcasına kafa salladı. "Hâlâ suçlu hissediyor değil mi?"

Sam ellerini önünde birleştirdi ve başını onaylar şekilde salladı. "Bir şeyleri düzeltmekten bahsediyordu."

Steve nefes verip başını doğan güneşe dikti. Siktir. Tony için çok geçti belki de.

"Nasıl hissettiğini biliyorum diyerek acını küçümsemek istemem, Steve. Ama umut kaybolmuş değil. Ona inanıyorum. Yukarı biri de varsa ona da inanıyorum."

Sarışın adamın sırtını sıvazladı. "Umudunu kaybetmek senlik değil. İnancından vazgeçme, en azından Tony'e olan. İçeride yatan adam üç beş parça demirden kendine zırh yapıp hayatını kurtardı, o tahmin edebileceğimizden daha da güçlü biri."

Burada geçirdiği 12 yılda onu Sam kadar iyi anlayan az kişiye rastlamıştı. Neredeyse benzer hayatlar yaşamışlar ve bir şekilde tanışmışlardı. Ona hiçbir zaman farklı biri gibi yanaşmamıştı.

Steve düşündü kendi kendine Captain America tam da böyle olmalı. Sam'e sıkıca sarılıp teslim oldu. Eve gitmesi gerekiyordu.

hoax | stonyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin