Günümüz

263 3 0
                                    



Alarm bir kez daha çaldığında , yataktan çıkması gerektiğini anlamıştı. Yüzüne çarpan sabahın ilk ışıkları, gün aydınlanmıştı. Yeni ve keşfedilmeyi bekleyen umutlarla gelmişti bu gün de. Hayat devam ediyordu, hayattaydı önemli olan buydu. Her sabah uyandığında aklına ilk gelen bunu düşünmekti , yaşaması ona mucize gibi gelen döngüydü. Her saniyede binlerce belki milyonlarca insan yaşama veda ediyordu oysa bu kişilerden birisi değildi, şükür. Müzik çalardan seçtiği bir şarkıyı açtı 'skye towsend noreg' şarkı  çalmaya devam ederken elini yüzünü yıkadı ve dişlerini fırçaladı. Ne kadar tarasa bile yeterince düzgün şekle girmeyen , asi saçlarını taradı ve yukarıdan bir at kuyruğu yaparak topladı. Sonra aynada ki görüntüsüne baktı. Parlak iri ve mavi gözleri. Kumral saçları ve kabullenmekte güçlük çektiği ama zamanla alıştığı ufakken yaptığı bisiklet kazasından ona yadigâr alnındaki eski yara izi. Elisa güzel bir kadındı. Saf duru ve alışagelmişin dışında bir güzellikti. Oysa bu güzelliğini ön plana çıkartmak yerine her zaman sadeliği seçiyor ve onu gizliyordu. Vücut ölçüleri güzeldi ama her zaman kot ve bir tişört giymek ona kolay gelmişti. Bazen özel davetlerde bile elbise giydiğinde çok mu abartmışım? gibi sorular sorup arkadaşlarını çıldırtırdı. Üzerini giyen Elisa artık evden çıkmaya hazırdı. Tam kapıyı kapatacakken tekrar eve daldı tabii ki yine az kalsın anahtarını unutuyordu. Bir sokak aşağıda hamburgercide çalışıyordu. yürüyerek işe gidebiliyor olması çok büyük avantajdı. Mİssouri'de kim trafikle uğraşmak ister ki?oldukça zaman kaybı. kulaklıkları takılı her zaman ki güzergahında etrafına bakınmadan yürüyordu. Ve bir anda bir adam onu kucağına alıp karşı kaldırıma yuvarlandılar. kulaklıkta ki müzik devam ediyordu ve bu da neydi böyle anlamaya çalışıyordu. Hemen kulaklıklarını çıkardı ve altında yatan adama baktı bu da neydi böyle yoksa hala uyuyor muydu? onun belini saran ve şu an  herkes tarafından şaşkınlıkla bakılan adam masalımsıydı hem de oldukça masalımsı...Elisa boş gözlerle bakıyordu. Karşısındaki adam kumral saçlı , ela gözlü ve oldukça yakışıklıydı, gerçek olamayacak kadar. Ama bunların çok ötesinde farklı bir çekim vardı. Şimdilik anlamlandıramadığı ama ilk bakışta içine işleyen, karnına kramp girmesini sağlayan farklı bir aura.

-Az önce ne oldu ?

-Sorun yok , az kalsın ölüyordun. (tatlı bir gülümseme.)

-Ne, nasıl ?

-Sanırım kulaklık yüzünden duymadın, az önce neredeyse bir arabanın altında kalıyordun ? Neyse ki tam zamanında yakaladım seni.

Etraflarında ki herkes yavaş yavaş dağılıyor herkes kendi günlük macerasına kaldığı yerden devam ediyordu.

-Immm , ben ,şey affedersin dalmışım. Demek beni sen kurtardın şey yani siz.

Elisa artık konuşamıyordu sadece bakabiliyordu karşısında ki bu adama. Büyülenmiş gibiydi, elleri ve ayakları uyuşmuş , burnundan giren oksijen ciğerlerini yakıyormuş gibi.

-Sakıncası yoksa üstümden kalk böylece yüz yüze gerçek bir teşekkür alabileyim. Şu an üstümde olduğun için pek sohbet moduna geçemiyorum. şeyy... bilirsin işte.

(yineleyen bir gülümseme daha)

Tanrım ! böyle güzel gülebilen birisini daha önce hiç görmemişti. Kusursuz itina ile dizilmiş dişler , kusursuz dudaklar. Ve bu çehreyi tamamlayan keskin yüz hatları.
(O esnada kendisini toparlaması gerektiğini düşündü.)

AVCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin