BÖLÜM 3~Cehennemin Dibi~

59 16 52
                                    

   Önüme döndüğüm gibi yer ayağımdan çekildi ve düşmeye başladım dudaklarımdan firar eden çığlıksa nerden olsa duyulacak kadar sesliydi...

   Sırtımın yere çarpması ile inledim. Birkaç kemiğim kırılmış bile olabilirdi. Düştüğüm yerdeki ışığı göremiyordum etrafım karanlıktı ama ileride kırmızı turuncumsu bir ışık vardı. Kendimi zorlayarak ışığa doğru gittim ve gördüğüm şeyle gözlerim yuvalarından çıkacak kadar açıldı. Işık lavlardan çıkıyordu. Ve ileride siyah iskeletlerden oluşan bir grup vardı. Sağıma soluma baktım sağ tarafımda ileride bir kılıç gördüm. Kılıcı ne olur ne olmaz aldım ve geriye doğru beni görmesinler diye dua ederek gitmeye başladım. Sırtımı duvara hafif çarpınca sesli bir şekilde inledim gerçekten kırık olabilirdi.

  Siyah iskeletler bana doğru koşmaya başladı tamam yolun sonuna geldim ölecem derken elimdeki kılıç aklıma geldi. Kılıcı kaldırdığım sırada kılıç ışığı yansıttı yansıyan ışık yüzünden iskeletler çığlık atıp siyah dumana dönüşüp gözden kayboldu. Demek yansıyan ışıktan kaçıyorlardı bu bilgi işime yarayabilirdi. Doğrulmaya çalıştım ama canım çok yanıyordu. Tuana'yı aradım diğerlerinin yaralandığımı bilmelerini istemiyordum.

"Zümra?" Sesi endişeli geliyordu sadece onu aramamdan şüphelenmişti büyük ihtimalle.

"Yüksek bir yerden sırtüstü yere yapıştım bir yerlerim kırılmış olabilir. Bilmiyorum canım çok yanıyor."

"Hareket edebiliyor musun!?"

"Zorda olsa evet"

"O zaman kırılmamıştır çıkmıştır en kötü acının olduğu yer tam olarak neresi?"

"Sırtımda omurgamın üst kısmı olduğunu tahmin ettiğim bölge çok ağrıyor ama emin değilim"

"Tamam önce elini omurganın üstüne koy sonra ağrıyan yerin üstündeki alana da diğer elini koy aynı anda kendini it. Çıkık varsa yerine gelir ama çok yanabilir canın."

Dediklerini yaptım ve inanılmaz bir acı oluştu her zerremle o acıyı hissettim ve durduramayarak çığlık attım. Gözümde akmak için bekleyen yaşlara izin vermedim bir an önce ayağa kalkmam lazımdı. "Zümra?" Tuana'nın sesini duymamla "İyiyim merak etme şu anki konumumda en yakın kim varsa ona gidecem sende öyle yap madem etrafında hava olan bir ada gibi bir yerdesin yere inmenin yolunu bul." Rahatlama sesi geldi ve senden hızlıyım bebek çoktan yere indim pek kolay olmadı ama yine de indim mi indim çayırlı bir bölgedeyim Leyla'ya gidiyorum. Sende Esma'yı al sonra çayırlı alanda bulabilirsek güvenli bir yerde buluşalım." Onaylayan bir ses çıkarttım ve bağlantıyı koparttım. Esma ile aramda baya yol var gibi duruyordu. Ayağa kalktım ve yola koyuldum.

Javier'den
(Zümra çayırlı alanı geçtikten sonra)

"NASIL GEÇEBİLİR NASIL!? KALKAN ORAYA AİT OLMAYANLARI ALMIYORDU HANİ!?"

Cavadian'ın kalbindeydim karşımda geri kalan 3 koruyucu vardı ve benim tek yaptığım bağırıp durmaktı. İşe yaramadığının farkındaydım ama duramıyordum o kızın oradan geçemeyeceğine o kadar emindim ki düşüncesi bile çıldırtıyordu beni!

Ejder koruyucusu Teria "Bende bilmiyorum buraya gelmek için aşağıya inen yolu açtığım sırada onun oradan geçemeyeceğine emindim bende ama nasıl olduysa geçti sık ağaçlar yüzünden gözden kaybettim."

Şeytan koruyucusu Yui sinirle "Merak etme Javier sen kaçırdın ben yakaladım! Tahminen kemikleri kırık yerde yatıyordur." Sentor koruyucusu Kate "Bende seninkini yakaladım."

Canım sıkılmıştı ben 10 000 yaşında bir koruyucuydum elimden bana kıyasla birkaç günlük bir bebek nasıl kaçar!?

Biz koruyucular ölümsüzüz koruyucu seçildiğimiz andan ititbaren ölümsüz oluruz ve sadece Cavadian'ın ruhu bizi öldürebilir kanımızı akıtabilir. Cavadian'ın ruhu bir kılıç meleklerin koruyucusu perilerin koruyucusu orman cinlerinin koruyucusu ve pegasusların koruyucusu bu kılıçla öldürüldü ve kılıç kayboldu. Kılıç hak edene görülür ve eskiden meleklerin koruyucusuna aitti. Ondan çalıp onları öldürdük ancak evrende kayboldu. Bu da bizi mutlak yaşayan yapıyor.

Cavadian KaşifleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin