ADINI SÖYLE!

382 41 22
                                    

Selamunaleyküm! 

Multimedyada Hâyal Su var. Okuyun işte.

Okul bitmişti ve bende eşyalarımı toplayıp okuldan çıkıyordum ki yine o çocuk yanıma geldi:

'' Adını söyle''

Emir vermişti resmen, gerçi rica etse bile ona adımı söylemiyecektim. Adımlarımı hızlandırdım oda hızlandırdı, fazlasıyla hızlı yürüyordu ama bende fena değildim.  Aniden kolumu sertçe tuttu ve sıktı:

'' Adını sordum sana! '' çok sakin söylemişti ama gözleri farklı bir şekilde hâl değiştiriyordu. Ve bu cidden korkutucu gözküyordu ama yaşadıklarıma rağmen ondan korkacak değildim. Hızlıca elimi çektim 

'' Beni rahat bırak! ''

'' Adını sordum sadece çok mu zor geldi bu soru? '' 

'' Sanırım benim söylediklerimi sana birinin tercüme etmesi gerekiyor çünkü sende anlamıyorsun. '' adımlarımı hızlandırdım ve oda arkamdan gelmedi. Farklı bir şekilde onun zihninden geçenleri anlaymıyordum.

*******

Eve geldiğimde kendimi fazlasıyla yorgun hissediyordum sanki tim gün yük taşımış gibiydim. Odama çıktım, normalde hergün babamla kitap okurduk ama artık onuda yapamıyoruz babamı doğru dürürst göremiyorum bile. Pijamalarımı giydim ve ödevlerimin başına oturdum.

Ödev bittikten sonra kulaklığımı takıp müzik dinlerken gözüme aile albümü takıldı elime alıp incelemeye başladım ne kadarda mutluyduk öyle, şimdiye nazaran öyleymişiz yani. Fotoğraflara baktığımda cıvıl cıvıl şeyler giymişim ama şimdi her zaman koyu renkler giyiyorum saölarımı bahane ediyorum fazla renkliler diyorum, kendimi kandırıyorum. Mutluluk renkleriydi olanlar, hak edenlerin renkleriydi.Göz kapaklarıma saplanan ani uykuyla gözlerime yenik düştüm.

******

Uyandığımda saate doğruldum 6: 04 olmuştu ve fena acıkmıştım. Babamın odasına indim ve kapıda dikildim, tam içeri girecekken duyduklarım dikkatimi çekti.

'' Ufak bir anlaşmazlıkta Hâyal' i kullanabilirler baba '' abim konuşuyordu ama benimle ne ilgisi vardı bunun? Kafamdaki düşünceleri kovup dinlemeye devam ettim.

''  O zaman böyle bir anlaşmazlığa izin vermeyeceksin Ata!!! ''

'' Yinede...''

'' Böyle birşey olmayacak Ata! ''

Babam fazla öfkelenmişti. Demek benden haberleri vardı ama babam bunları benim öğrendiğimi bilse fazlasıyla üzülürdü. En başından beri onun işlerinden haberdar olmamı istemiyordu. Derin bir nefes aldım ve kapıyı tıklattım.

'' Gir ''

''Akşam yemeği yiyelim mi? Ben biraz acıktım.'' dedim ve babama gülümsedim.

'' Bu gün dışarıda yiyeceğiz Hâyal, ama babam biraz rahatsız o gelmeyecek. ''

'' Eğer babam rahatsızsa sonra hep birlikte gideriz ''

'' Bu gün bensiz gidin, sonra birlikte gideriz Hâyal.''

'' Uzun süredir birlikte yemek yemiyoruz, o yüzden uzatma üzerine birşeyler giyin ve aşağı in.'' dedi ve çekip gitti emirlerden nefret ediyordum ve Ata herkese emir vermekten başka birşey yapmıyordu.

'' Ben  giyineceğim iyi geceler şimdiden baba.'' hızlıca kapıya yöneldim ve merdivenlerden çatı katına çıktım düz bir elbise giyindim ve saçlarımı açık bıraktım üzerimede kabanımı aldım. Merdivenlerden aşağı inerken babama baktığımda masasında birşeylerle uğraşıyordu.

Ata arabada beni bekliyordu.Arabaya bindim ve - her zaman gittiğimiz şu bıkkınlık veren - yere gideceğimizi söyledi.

Yol boyunca konuşmadık. İkimizde konuşmayı sevmezdik.Lantin Cafe' ye geldiğimizde arabayı park etti ve inmemi söyledi, yine emir verdi.İçeri girip bize gösterdikleri yere oturduk. Arka masada birini gördüm o, o çocuk. Kitap okuyordu, şu kendini herkesden üstün gören egosu tatmin olmak bilmeyen beyinsiz. Ahh hayır göz göze geldik hemen gözümü elimde tuttuğum menüye çevirdim. Birşeyler sipariş ettim ve yemeye başladım.

'' Derslerin nasıl Hâyal? '' şu ilgili tavırları beni fazla sinirlendiriyordu.

'' Fenâ değil.'' diyip kestirip attım.

'' İyi öyleyse.'' Ata' da benim gibi konuşurken karşısındaki kişinin gözlerine bakmıyordu.

'' Ben yemeğimi bitirdim, biraz hava alacağım.''

'' Al öyleyse, uzaklaşma'' bunların hepsini umursamadan söylemişti. Sanırım umursamazlık bizim evimide bulaşıcıydı. Ayağa kalktım ve kapıya doğru yürüdüm. 

Tam kapıdan dışarı çıkacakken birine çarptım aynı anda alinndeki bardaklar yere düştü. Lanet  olsun! Herkes bize bakıyordu. Hemen yere eğilip yerdeki cam parçalarını toplamaya başladım.

'' Özür dilerim efendim.''

'' Hatalı olan siz değildiniz ''

'' Yinede ben toplarım... önüme bakmalıydım afedersiniz ''

'' Lütfen '' dedim fazla çekinmişti, kovulmaktan korkuyordu. Ve beklenen oldu elime cam battı.Çok fazla klasikti ama olmuştu.

'' Kusura bakmayın '' dedim ve hızlı adımlarla lavaboya ilerledim. Ata nerdeydi peki, yine umursamıyordu işte. Bu seferdse lavaboya girerken ona çarpmıştım, sanki şu klasik kitaplardaki olayları yaşıyordum. Ama önemli biryer vardı ben ondan etkilenmemiştim ve onunda beni fark ettiği söylenemzdi.Elime baktığımda kanaması durmuştu. Lavaboya girdim elimi yıkadım ve masaya yineldim.

'' Gidelim mi artık? '' 

'' Aşağı in hesabı ödeyip geliyorum. ''

Cevap vermedim ve aşağı indim. Bir süre bekledikten sonra Ata geldi.

******

Eve vardığımızda Ata odasına kapandı bende  çatı katına yani odama çıkıp duş aldım. 

'' Gelmiş dünyanın dört bir ucundan

Ayrı dilleri konuşur, anlaşırız

Yeşil dallarız dünya ağacından

Gençlik denen bir millet var,ondanız ''

Ruhum ve bedenim arasındaki savaşı bedenim kazandı ve kendimi uykunun kollarına bıraktım.

 

DURSUN ZAMAN!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin