Okula yine ilk kendimin geldiğini düşünüp zaferle gülümsedim. Sanki koca bir yarışıta 1. olmuş gibi oluyordum. Ya! Hayır o gıcık benden önce davranmıştı. Gözlerimiz buluştuğu anda ayağım kapının girişindeki çıkıntıya takıldı ve bom yere kapaklandım. Göz göze gelmek daha iyi bir seçenekti en azından şu ankinden daha az utanabilirdim. Evet şimdi nasıl ayağa kalkacağım? Güzel soru. Burada tüm gün oturup insanları dikizlemek iyi fikirdi. Bu düşünceden hemen sıyrılıp başımı oturduğu yöne çevirdim. Allahım şükürler olsun. Kalkmış, sanırım şu an karşıma çıksa ona teşekkür bile edebilirdim. Sanki bu kadar fazla utanacağımı anlamış ve gitmişti. Ani bir hızla ayağa kalktım ve etrafıma bakındım. Şükürler olsun ki kimse görmemişti. Bakışlarımı tam kapıdan çekecektim ki bu çevreye ait olmadığı çok bariz ortada olan bir kız, hemen hemen benimle yaşıt yada birkaç yaş küçük. Üstünde incecik bir kazaktan başka birşey yoktu ve neredeyse karın yağacağı bu havada böyle gezerse bir yerlerde donup kalabilirdi. Bir mont kaybetsem hayatım sonlanmazdı.
'' Hey! Pıst, bakabilir misin? Duymuyor musun beni? Hey!''
Hızlı ve kocaman adımlarla ona yetiştim ve kolunu nazikçe tutum.
'' Beni duymadın sanırım.'' İşaret diliyle birşeyler anlatmaya çalıştığında aniden kendimi fazlasıyla suçlu hissettim,beni duymasada ona '' Duymuyor musun beni?'' demem fazlasıyla gururunu kırmış olmalıydı.
'' Bunu sana ödünç versem sorun olur mu?'' dedim. Montumu çoktan çıkarmıştım.
'' Hava fazla soğuk.'' Aklıma beni duymadığı dank ettiğinde hemen çantamdan bir not defteri çıkarıp boynuma astığım kalemle söylediklerimi kağıda yazdım. Kağıdı ona uzattığımda. Karmaşık yazımı okumakta hiç zorlanmadı ve gözleri aniden parladı. Demek ki yazım o kadarda kötü değildi.
Kalemi boynumdan çekip kağıda güzel bir yazıyla '' Teşekkür ederim ama bunu sana nasıl öderim?'' yazdı
Sorun değil demek istedim ve ellerimi hayır dercesine kaldırıp iki yana salladım. Hızlıca okula koştum. Gelip montu vermek isteyebilirdi sonuçta.Hızlıca binaya girdim. Her zamanki istikamed, kantin. İstemsizce çenem titremeye başladı, kesinlikle kar yağacaktı.
Aksel amcadan içimi ısıtması için bir kahve rica ettim, ve birde kendi kendime aptal gibi sinirleip evden çıkınca kahvaltı yapmadığım için bir paket biskuvi aldım. Derste karnımın guruldamasını istemem elbette.
Sınöfa girdiğimde ortalıkta kimsecikler yoktu. Bunu fırsat bilip zıplayarak sırama oturdum. Kafamı masaya gömdüm ve bir şarkı mırıldanmaya başladım. Kapıdaki adım seslerini duyar duymaz adeta hıçkıran bir insan gibi kalıp kesildim. Acaba duymuş muydu? Kafamı, kapıdakini görmek için kaldırdığımda bu kişileri tanımadığımı fark ettim. Hemen ardından tanımadığım iki kız daha sınıca girdi. Yanlış sınıfa girme ihtimalini düşünerek ayağa kalktım ve sınıfın kapısında yazan 11 - c yazısına baktım. Burası bizim sınıfımızdı fakat tanımadığım insanlar vardı.
" Herneyse. " diye mırıldım ve sırama geçtim. Öğrenirdik derste bu saçmalığı.Sınıf tam olarak dolduğunda filiz hoca her zaman ki gibi 09.03 te derse girdi. Başının ağrıdığını ses çıkarmamak şartıyla stediğimizi yapabileceğimizi söyledi. Bende bu fırsatta istifade edip uyumaya karar verdim. Kafamı cama doğru çevirdim ve gözlerimi kapadım. Yeni açmaya başlatan güneş gözlerimi fazlasıyla rahatsız ettiği için yüzümü tekrar diğer tarafa çevirdim.Ve güneşin verdiği mayışma etkisiyle kendimi uykuya teslim ettim.
Uyanmasaydım keşke ya. Hoca iyi ki ses çıkarmamak şartıyla demişti yoksa daha ne kadar gürültü çıkardı bilmiyorum. Göz kapaklarımı araladığımda iki adet gözle çarpışmıştım ve bu ister istemez sirkelenmeme sebep olmuştu. Fark ettim ki bu o beyinsizdi. Yan sırama oturmuş bide.
" Tek boş yer burasıydı, isteyerek oturmadım Su. " şuan ne düşündüğümü bilir gibi cevap vermesine mi şaşırsaydım yoksa bana ilk defa Su diyen kişi olmasına mı bilemedim. Bu yüzden göz devirmeyi başarmanın mutluluğuyla kafamı kaldırıp gözlerimi cama yönelttim. Gözlerimi yakan güneş gitmiş, yerini görülmeye değer kar tanelerinin dans gösterisine bırakmıştı. Aklıma bir şeyin takılmasıyla üst dudağım biraz dışa kıvrıldı. Kötü bir durumdu ama birşey aklıma takıldığında dudaklarım devreye giriyordu. Göz ucuyla yan sıraya baktığımda Hulk' un sırada ellerini birleştirip kafasını ortasına koyup, kısacası bana baktığını gördüm. Niye bakıyordu bu Hulk. Hulk diyeceğim ona, Hulk gibi agrasif olmasaydı. Haketti.
" Sana bakmıyordum, gözünde çapak var ona baktım, tabii dolaylı yoldan sanada bakmış oldum. " cevap vermeden kafamı cama çevirdim ve elimle gözümdeki çapağı temizledim. Ya bu çocuk nerden anlıyordu benim aklımdan geçeni. Sanki güçlerimiz yer değiştirdi. Önümdeki aşırı kulak tırmalayan ses bir merakımı giderdi ve sözlerine kulak kesildim. Önümde oturan Buse arkadaşına anlatırken duyduğum kadarıyla 11 -f nin tahtası bozulmuşta bizim sınıf çok kalabalık değil diye burada birikte ders işleyecekmişiz. Bla bla bla. Film mi çekiyoruz burada?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DURSUN ZAMAN!
ChickLitPlüton' un Güneş' ten ayrıldığı o lanetli gece, aynı zamanda Ayşad ve Derya' nında sonu oldu. Bir daha karşılaşmamak üzere yok olan iki sevdalı, arkasında özel güçler bıraktıkları nesli farkında bile değillerdi. Hayal Su Kararer. Onat Demir. Güneş...