0.5

444 41 1
                                    

Suyunu dahi sıkmadığım saçlarımı, tişörtümün içinden çıkardım ve ufak bir hareket yapıp havalandırdım. Kısacık saçlarım bile hemencecik sırtımı ve tişörtümü ıslatmıştı. Kızlara kestirmek istemediğimi söylemiştim ama kısa saçın bana aşırı yakışacağını söyleyip durmuşlardı. Bende onları kırmamak adına kesmiştim. Yakışmıştı da. Güzele ne yakışmaz?

Saçlarımı kurutmak için makineyi çekmeceden çıkarırken yarın Rosé'yi çağırıp saçımın arka kısmını boyaması için aramam gerektiğini düşünüyordum. Aynı şekilde bunu da kızlar söylemişti. Gerçi onlar mavi veya mor yapmamı söylemişti ama ben beyaza dönük sarıyı düşünüyordum.

Beş dakika boyunca saçlarımı kurutup önlerine fön yaptım. Önlerimde olan kısa saçlar da kesileli bir hafta olduğu için şekil vermesi ayrı zor oluyordu.

Makinayı fişten çektiğim sırada çalan telefonuma ilerleyip arayan kişiye baktım.

Kim Taehyung arıyor...

Bir süre çalmasını bekleyip hoparlöre aldım. "Ne var?" Karşıdan gelen kahkahasına karşı sinirle dolabı açıp makineyi koydum. Gülünecek bir şey olmamasına rağmen gülüyordu. Karşısına geçip otursam bile gülebilirdi. "Beş dakika içinde lambanın altında seni bekliyorum güzelim." O güzelim lafını ona yedirmek...

"Beyninin yerinde poşet mi var? Gelmiyorum ben hiçbir yere." Yüzüne kapatıp derin bir nefes aldım. Beni istediği yere çağırma gibi bir lüksü yoktu. Ergenler gibi lambanın altında buluşacak da değildim. Tabi karşımda olan kişi ergenliğiyle ünlüydü, onunla buluşmazsam beni ailesine söylemekle tehdit etmişti.

Söylenecek ne vardı?

Hiçbir şey.

Yalnızca; arkadaşlarımın olduğu bir sosyal medya hesabım vardı ve bunu gayet tatlı kullanıyordum. En azından kıçımı başımı kullanarak ün almıyordum. Yüzümü de gösteriyordum...

Çalan kapıya hızlıca yürken kim gelmiş diye düşünüyordum. Bu saatte -erkendi daha- evime habersiz yalnızca Jennie ve Rosé gelebilir diye düşünerek kapıyı açtım. Sonuçta ikisi de sürpriz yapmayı seviyordu.

Ama gelen Taehyung'dan başka birisi değildi. "Herhangi bir lamba olabilir." Kapıyı yüzüne kapatmadan içeriye geçti. Bu saçma şekilde eve girişine ve bana haber vermeden evime gelmesine anlam yükleyemeden tekrar konuştu. "Evin son gelmemin üzerinden baya değişmiş." Evime mi gelmişti?

"Evime benden izinsiz giriyorsun." Yüzüne yan bir gülüş yerleştirip kolunu koltuğun üst kısmına attı. Bu yaptığı 'keko' hareketlere anlam veremeden, "İnstagram'a attığın seksi fotoğraflardan sonra işin yoktur sanmıştım." dedi. O fotoğrafları ona yedirirdim de babam da beni yedirirdi diye bir şey demedim.

"Taehyung evimden siktirip gider misin? Hem sadece yüzüm ve kıyafet giyindiğim fotoğrafların olduğu hiçbir şeyle beni tehdit edemezsin." Nazikçe onu kovma girişimime karşın kahkaha atınca ağzının üstüne kürekle vurmak istemiştim. Kendi eviymiş gibi ben davet etmeden içeriye giriyordu, bir de pişkin pişkin gülüyordu.

Daha fazla onunla muhattap olmamak için oturma odasından çıkıp odama girdim. O da orada oturur oturur giderdi.

Bir saat sonra odadan çıkmayı düşünerek camın altına çöktüm ve minderin üzerine oturdum. Kulaklıklarımı takıp If You Leave Me açtım ve kafamı kollarımın arasına alıp gözlerimi kapadım. Sosyal medyada fazlasıyla salak şeyler paylaşabilir veya mantığıma fazlasıyla uyan şeyler paylaşabilirdim.

Ama Taeyung'un bu denli sorun yaratma girişimine gireceğini bilmiyordum.

Gerçi beni takip etmesi en ufak bir şeyi değiştirmiyordu. Arkadaşlarım annem bile biliyordu ama babam fazlasıyla sıkı birisiydi. Bu tarz bir hesabımın olması beni 'anormal' birisi yapıyormuş. Yaşıtlarım iş arayıp hayatına dair bir şeyler yaparken ben neden sadece baba parası yiyormuşum vesaire gibi konular da bunun içindeydi. Ancak arkadaşlarım ve ailem dışında kimse okuduğumdan haberdar değildi. Çünkü gittiğim üniversiteyi sır gibi saklıyor, okula giderken de ajan gibi giyiniyordıum.

Müzik değişip yerine başka bir şarkı bırakınca gözlerimi zorlukla açıyordum. Aynı şarkı beş defa çalınca başka bir şarkıya geçiyordu ve ben aynı şarkıyı yirmi dört dakikadır dinlediğimin farkında bile değildim. Kafam omzumdan kayıyordu ve bilincim artık bir şey düşünemiyordu bile. Yalnızca Taehyung bir an önce gitse de bende kahve içsem diye düşünüyordum. Onu evden tutup çıkaramazdım çünkü çıkmazdı. Beni rahatsız etmemesi yeterliydi, fazla bir tehlike yaratmıyordu.

Yaklaşık bir saatin geçtiğini düşündüğüm sırada içeriye gitmek için kendimi zorluyordum. Kafam sanki on katı ağırlaşmış gibiydi. Taşıyamıyordum. Bacaklarımın ve kollarımın altında olan kolların sahibini bildiğim için gözlerimi açmayı düşündüm ama göz kapaklarım bile ağırlaşmıştı. Çok fena hastaydım.

"Yarın seni sikmezsem..." Ağzımda gevelediğim lafı duyup duymadığını bilmiyordum bile. Çok geçmeden kendimi yumuşak yatağımda buldum. Üzerim de örtülünce rahat bir pozisyona geldim ve derin uykunun beni içine çekmesi için kendimi hazırladım.

mi hermosa•taeliceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin