0.8

349 33 1
                                    

Yerimden hemen ayağa kalkıp perdeyi kapattım. Hangi akılla hava almak için perdeyi geri çektiysem. Yüzümden neredeyse düşecek olan maskeyi sol elimin serçe parmağıyla yapıştırıp kendime kahve yapmak için mutfağa gittim. Son zamanlarda sürekli kahve içiyordum ve sanırım bu durumdan şikayetçi olan tek kişi annemdi. Ailemle birlikte yaşamayı bırakalı iki yıl oluyordu ve onlarla yaşamyı bırakma sebebim büyük ihtimalle kavga edip durmalarıydı. En azından bu düşünceme kaşı çıkılmamıştı.

Kahve makinesini çalıştırırken ayak bileğime sürünen Leo, acıktığını haber etmeye çalışıyordu. Mamasını koyduktan sonra, kahvemi alıp salona geçtim. Kahveyi içecekken Taehyung'un söyledikleri geldi aklıma.

Onunla ilk defa bu kadar ciddi gibi konuşmuştuk ama ciddi gibi konuşmaya çalışmış hali bile ciddiyetten yoksundu. Onun bu kadar ciddi olacağını düşünmüyordum bile. En azından bazı şeyleri deniyordu. Ona güvenmek istememin en büyük sebebi kafamızın bir tık uyduğunu düşünüyordum. Onunla olan atışmalarımız bile kafamı dağıtıp beni babamdan uzaklaştırıyordu.

Çoğunlukla bana neler yapıp neler yapamayacağımı söylerdi ve bu şeyler beni çok sıkıyordu. Annem her şeyin farkında olduğu için ondan boşanmıştı ama o benim babamdı. Ne olursa olsun öyle de kalacaktı.

Bana yapmış olduğu ve yapabileceği şeyleri düşünmek bile canımı sıkıyordu. Belki beni sıkıştırıp boğabilirdi, daha önce yapmıştı sonuçta. Özür dilemişti ama çok geçti. Ben onun asıl kişiliğini çok net görmüştüm ve o gerçek babam gözlerimin önünden kolay kolay gitmeyecekti.

Taehyung'un babam hakkında bir şeyler bildiğini söylediğinde başta inanmamıştım ancak konuyu ciddileştirip onu sıkıştırdığımda gerçekten beni önemsediğini anlamıştım. Sanırım o aptal ciddi anlamda beni sevmeye başlamıştı. Yaklaşık beş veya altı ay önce babalarımızın şirketleri ortak olduğunda, onu ilk kez şirkette yapılan bir aile toplantısında görmüştüm.

Güzel suratı ve babasının parası sayesinde baya bir üne sahipti. Aynı şekilde bende öyleydim ve bu benzer özelliklerimiz beni ona yakın hissettiriyordu. Beş ay içinde davetlerde veya ara sıra yapılan toplantılarda karşılaştığımızda, aramızda oluşan tensel çekimi sadece benim değil onunda farkettiğini oldukça iyi biliyordum.

Bu çekimin boka sarmayacağını düşünsem de bir anda benim sosyal medya hesabımı bulmuştu ve bu hiç iyi olmamıştı. Yalnızca bir iki arkadaşımı takip ediyordum ve yavaş yavaş ünleniyordum. İlk başta attığım fotoğraflar aşırı seksist fotoğraflardı ve Taehyung'un bana bunun yüzünden yazdığına emindim.

Taehung'u şirkette gördüğüm ilk gün oturduğu masanın yanında bir kız vardı. Hatta o kadar yakınlardı ki sevgili olduklarını sanmıştım. Fakat gözüme takılan şeyler Taehyung'un asla sevgilisinin olmayacağını onun sevişme değil seks odaklı olduğunu anlamıştım. Yanında olan sarışın ve büyük ihtimalle doksan altmış doksan olan kadın Taehyung'un bacağını sıkınca buna emin bile olmuştum. O an karar vermiştim; Taehyung bana göre değildi.

Ancak son iki ay içinde magazinlere tek bir kadınla bike yakalanmamıştı. Hatta gay olduğu haberleri bile çıkmıştı. Ancak işlerini gizli yürüttüğünü düşünmüştüm. Ortak arkadaşımız Jung Hoseok ta son iki ay içinde onunla normalden daha fazla yakınlaşmıştı. Ayrıca işin garip tarafı da Hoseok'un bu işlerle uzaktan yakından hiçbir alakası olmazdı ve o tarz insanlarla da pek takılmazdı.

Aslına bakarsak, Hoseok pek de umrumda değildi. Arkadaş olabilirdik ama son bir iki aydır konuşmuyorduk. Arkadaşlık bağımız da artık çürümüş gibiydi.

Maskemi çıkarıp banyoya girdim ve yüzümü güzelce durulayıp önümde ıslanan saçlara baktım. Uzunca bir soluk verdim, üzerimde olan kıyafetleri çıkarıp duş aldım ve üzerimi gitinmeden önce soğuyan kahvemden bir yudum daha aldım. Sıcak soğuk ılık her kahve güzeldi.

Bakımımı yaparken konuşmak için birini aradım. Tabii ki de Roseanne.

Çok çalmadan açıp kulağına götürdü. Yanından gelen derin nefesleri duyunca kaşlarımı çatıp algılamaya başladım.

"Efendim La- Lalisa?" Zorla adımı demesiyle daha da telaşlandım. "İyi misin Roseanne, nerdesin?" Yanından gelen çat seslerini duyunca kahkaha atmaya başladım.

"Seni bastım değil mi?" Bira daha kahkaha atarken telefon suratıma kapandı. Roseanne genelde hayatını hızlı yaşardı, kendine göre birini bulduğunu söylemişti. Büyük ihtimalle onunlaydı.

Rosie'yi dolaylı yoldan bastıktan sonra kahvemi bitirip mutfağa bıraktım. Üzerime çöken ani ağırlığa dayanamayıp kahve bardağını yıkamayı yarın sabaha erteledim. Doğruca yatağıma girdiğimde tek düşündüğüm şey derin bir uykuydu. Kahve içtikten sonra bu kadar uykumun gelmesi normal miydi bilmiyorum. Yatağa girip cama döndüğümde perdeyi kapatmayı unuttuğumu farkettim. Ayağa kalkıp karşı apartmandan bana gülümseyerek bakan Taehyung'un yüzüne perdeyi çekip derin bir nefes aldım.

Kafamı yastığa koyduğum sırada aklıma gelen şeyle düz durdum. Ben perdeyi kapatmıştım. Neden tekrar açılmıştı? Camı kapamadığım için rüzgar açmış olabilir diye düşünüp derin bir uykuya daldım.

-Lou and Jessé

mi hermosa•taeliceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin