Merhaba. Bölümün sonları pek içime sinmedi ancak daha fazla bekletmek istemiyorum.
Oy verip yorum yaparsanız çok mutlu olurum. Gerçekten gelen her yorum beni çok mutlu ediyor.
Daha fazla uzatmayayım. Umarım beğenirsiniz ❤.
'Tık, tık.' İki kere.
Kapı kilitlendi.
Hayatım boyunca en çok duymak istemediğim ses yine kulaklarıma doluşmuştu. Korkuyordum. Ağlıyordum.
"Anneciğim, bırakma beni buradaa. Lütfeen, söz veriyorum bir daha sözünden çıkmayacağım." Duymadığını bilmeme rağmen kapının arkasında dilimde bu sözler dolaşırken ağlamıştım. Kimsenin olmadığı bu odada saatlerce ağlamıştım.
Annemin tekrar gelmesi imkansızdı. Kapının önünden kalkarak etrafıma bakındım. Kapkaranlık bir oda. Siyah bir koltuk, önünde büyük olmayan bir masa, koltuğun üstünde dizlerini kendine çekerek iyice küçülmüş altı yaşında bir kız. Tek başına, bu kapkaranlık odaya binlerce gözyaşı bırakmış, masal dinleyerek uyumak isteyen ama bu soğuk ve korkutucu yerden çıkması mümkün olmadığı için koltukta dizlerini kendine çekip etrafına kollarını sarmış küçük bir kız çocuğu. Yalnız, yapayalnız.
Saatlerce koltukta sessizce gözyaşı döktüm. Sonunda mutlu bir gün olacağını sanmıştım. Yanılmışım. Ağlamam durmuş, yavaş iç çekişlerine dönmüştü. Üşüdüğüm için ellerimi kollarıma sürterek ısınmaya çalışıyordum. Çok ağladığım için gözlerim acımış, uykum gelmişti. Koltukta uzanır hale gelip bacaklarımı kendime doğru çekmiştim. Karanlıktan korkuyordum, annem bunu bilmiyordu sanırım. Uykum vardı ama korktuğum için bir türlü gözlerimi kapayıp uyuyamıyordum. Bir süre dayansam da küçük bedenim daha fazla dayanamamış, korkarak da olsa uykuya dalmıştım.
Kapının açılma sesini duyduğumda gözlerimi yavaşça açıp gelenin kim olduğuna bakmak istemiştim. Dün gece çok ağlamış olmalıydım çünkü gözlerimi düzgünce aralayamıyordum bile. Yine de gelenin annem değil Chaewon Abla olduğunu anlamıştım. Elinde küçük bir tepsi vardı. İçinde ne olduğunu anlamıştım. Tabiki de süt ve kurabiye. Bu odada yemek yemem yasak, bu ikili hariç. Nedenini bilmiyorum ama annem bu konuda çok katı. Her gün bu kurabiyelerden az da olsa yemem ve yanındaki bir bardak sütü içmem gerekiyordu.
Chaewon Abla elindeki tepsiyi odada bulunan masanın üstüne bırakıp yanıma doğru yürümeye başladı. Tam yanıma geldiğinde yüzümü ona doğru kaldırmak zorunda kalmıştım. Gözlerini bir süre yüzümde gezdirdikten sonra elini kaldırıp hafifçe yanağıma koydu. Beni korkutmak istemediğini biliyordum.
"İyi misin Roseanne?"
Konuşmaya korkuyordum. Annem duyarsa kızabilirdi. Başkalarıyla çok gerekmedikçe konuşamazdım. O yüzden hafifçe başımı salladım cevap olarak. İyiyim demiştim. Peki gerçekten iyi miydim?
"Korkma tamam mı? Sadece biraz daha burada kalmalısın."
Kalmak istemiyordum. Bu korkutucu odada daha fazla kalmak istemiyordum. Sadece altı yaşında bir çocuğum. Sadece annemin beni sevmesini, öpmesini, uyumadan önce masal okumasını istiyordum. Demek ki isteklerim annem için çok fazlaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fleur d'hiver | rosékook
Fanfiction"Her şeyi biliyorsun, değil mi? O zaman bana bunu niye yapıyorsun? Cevap versene Jungkook! Neden beni bu kadar yaralamak istiyorsun? Cevap ver bana!" Etrafta hiç kimse yok. Ben boşa olduğunu bildiğim sözleri sarf etmeye devam ediyorum. Sen ise hala...