"Min Yoongi, hemen buraya geliyorsun!"
"Yah hyung! Sana istemediğimi söyledim, bırak beni!"
"Azıcık sosyalleş diye götümüzü yırtıyoruz Yoon, birazcık yardımcı olsan?"
"Gerçekten sırası mı hyung?" Sinirle ve sesindeki üzgün tını ile devam etti konuşmasına kısa olan genç. "Ne yaşadığımı biliyorsun, herkes... Herkes kötü bakışlar atarken nasıl eğlenebilirim?"
Kısa olan gencin kolundan tutan Namjoon'un yüzü daha da asılırken, tuttuğu kolunu bıraktı ve ellerini omzuna koydu. "Bak, Yoongi, biz seninle olacağız. Kimse sana öyle bakmayacak. Kendini daha ne kadar eve kapatacaksın? Böyle yaşayamazsın." Güven verici bir şekilde gamzelerini belirterek gülümsedi "Biz senin yanındayız Yoongi. O fotoğrafı kim yaydı bilmiyorum ama insanlar unutur, unutacaklar."
Kendisini az da olsa sakinleştiren bu sözler üzerine gülümsemiş, omuzlarını sıkan ellerin sahibine sıkıca sarılmıştı Yoongi.
Namjoon da küçük bedenin sarılmasına karşılık verdikten yaklaşık bir dakika sonra ayrılmış, montlarını giymeye başlamışlardı.
"Hyung, nereye gideceğiz?" Nane yeşili montunun önünü kapatırken Namjoon'a döndü Yoongi. Aynı şekilde montunu giymiş üzerini düzelten Namjoon onun sorusunu cevapladı. "Sessiz sakin bir deniz kenarı bulduk geçenlerde gezerken, araba girmez ama oturmak için güzel bir yer."
Anladığını ifade eden bir şekilde başını yukarı-aşağı salladı Yoongi, en azından sakin ve kimsenin olmadığı bir yerde olmak onun için daha iyiydi. Sessiz, ve sadece arkadaşları ile.
"Çantanı al gel, ben aşağıdayım."
Namjoon küçük olana gülümsedi ve ayakkabılarını giyip evden ayrıldı, ona arkasından bakan Yoongi de çantasını sırtına aldı, ayakkabılarını giyip kapıyı kapattı ve kitledi. Yavaş adımlarla düşmemeye çalışarak aşağıya indi. Gözleri tanıdık olan arabayı ararken kulaklarına dolan korna sesi ile başını farklı bir arabaya çevirdi. Namjoon'un arabanın içinde ona gelmesini işaret ettiğini görünce yanına gitti.
Arka kapıyı açıp kendini koltuğa bıraktığında konuştu.
"Yeni araba aldığınızı bilmiyordum." Çantasını sırtından indirip kucağına koydu.
"Önceki çok eskiydi..." Aynadan Yoongi'ye bakıp arabayı çalıştırdı Namjoon. "Hem artık bize küçük geleceğini düşünüyorduk." Arabayı sürmeye başlamış ve yola dikkatle bakan Namjoon'un yüzünde hafif bir tebessüm oluştu. Aynı anda Yoongi'nin de gözleri şaşkınlıkla açılmıştı.
"Yani siz... Bir çocuk mu evlat edineceksiniz? Gerçekten mi?" Şaşkın bir yüz ifadesiyle sorduğu soruya kısa bir baş sallama ile cevap veren Namjoon, bir yandan da telefonuna bakıyordu.
"Tanrım, sizin için çok sevindim hyung! Jin hyungun ne kadar çok çocuk istediğini biliyordum..." Şaşkınlığı yerini neşeye bırakınca kocaman gülümsedi Yoongi, ve yola odaklandı. "Peki kız mı, yoksa erkek mi?" Yoongi'nin sorduğu soruya net bir cevap verememişti Namjoon. "Henüz karar vermedik, ancak bunun çok da bir önemi yok." Telefonuna gelen mesajı cevapladıktan sonra kenara bırakıo direksiyonu sağ tarafa çevirdi Namjoon. Bir apartmanın önünde arabayı durdurdu. "Evet şimdi iki saat Jungkook'u bekleyeceğiz." Namjoon sıkıntıyla nefes verdiğinde Yoongi de bakışlarını önünde durdukları apartmanın girişine odakladı.
"Bir şey soracağım hyung. Yeni açılan bir müzik şirketi varmış evimin yakınlarında, sende duydun mu?"
Yüzünü tekrardan büyük bedene çeviren Yoongi'nin meraklı bakışlarıyla karşılaşan Namjoon, başını olumsuz anlamda sağa-sola salladı. "Hayır, duymadım." Bir süre durduktan sonra kuşkulu bir şekilde devam etti konuşmasına. "Oraya başvuru yapmayı düşünüyorsun değil mi?"
Küçük beden yöneltilen soru ile iç çekti. "Yeni açıldığı için bir şamsım olabileceğini düşündüm..."
Namjoon anladığını mırıldandıktan sonra sordu. "Girişte beklememi ister misin?" Yoongi başını salladı. "İyi olur hyung, çok iyi olur." Namjoon gülümsedi ve telefonuna gelen aramayı yanıtlamak üzere önüne döndü.
Dalgınca çantasının etrafına sardığı beyaz elleri ile oynayan Yoongi, camın tıklatılması ile sıçradı.
Kapıyı açan beden yanına oturup ona gülümsedi. "Korkuttum galiba, kusura bakma Yoon." Jungkook Yoongi'ye gülümsedikten sonra telefonla konuşan Namjoon'a baktı. Yanındaki küçük bedene fısıltıyla sordu. "Yine kim ile konuşuyor?" Yoongi de Jungkook'u aynı şekilde cevap verdi. "İş yeri ile sanırım, çok yoğun."
Jungkook arkasına yaslandı ve konuştu. "Şu adamı bir salmadılar be, yazık." Onun dediğine gülen Yoongi başına bir kapıt topu yiyince sustu. "İkiniz benden harçlık isterken iyi, paralarımı ağaçtan tollamıyorum ne yazık ki gençler." Gülen Namjoon arabayı çalıştırdı ve bahsettiği deniz kenarına doğru yola koyuldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Give Up Me ⊱ Sope┊
Fanfiction! YARIM BIRAKILDI ! "Bana, birisi el uzattığı zaman tutmam gerektiği öğretildi Yoongi-ah." +Jikook +Namjin Hafif feminen karakter içerir. Slow update. Bu kitapta smut (M) bulunmamaktadır.