5|Five

238 42 37
                                    

Jung Hoseok...

Kapıyı çaldıktan sonra içeriden gelen "Gel." sesi üzere kapı kolunu titreyen eli ile açtı. Karşısında oturan kızıl saçlı adamı gördüğü anda olduğu yerde kalakalmıştı.

Daldığını farkedip hemen eğilerek selam verdi ve kapıyı kapattı. Git gide üşümeye başladığının farkında değildi.

"Hoşgeldiniz, Bay Min."

Yoongi selam verdikten sonra içerideki koltuklardan birine oturdu, git gide gözü kararıyor ve terliyordu.

"Hoşbuldum, Bay Jung. "

Hoseok karşısındaki adamın kötü olduğu farketmişti, bembeyaz cildi solabilirmiş gibi daha da solmuştu. Her zaman kiraz rengi olan dudakları rengini kaybetmişti.

"Bay Min? İyi misiniz?"

Yoongi'nin gözlerinin kapanmadan önce duyduğu son ses ona aitti.

.

.

.

.

Başındaki dayanılmaz ağrı, yavaş yavaş açılan bilinci ile kendini göstermeye başlamışken zorla da olsa gözlerini araladı Yoongi. Etrafını biraz bulanık görüyordu ancak artık üşümüyordu.

"Sonunda uyandın, daha iyi misin?"

"N-ne?" Yattığı yerde duyduğu ses ile aceleyle doğrulmasıyla, kolundaki serumu fark etmiş ve tekrar yatar pozisyona geçmişti

"Sakin ol Min, hastanedeyiz."

Şaşkın ve hasta bir yüz ifadesiyle karşısındaki kızıl adama bakarken aklına gelen şey ile duraksadı ve dudakları aralandı.

"Min, mi dediniz?"

FlashBack

"Hadi al şunu Min, ikimiz için de bir tane var." İki küçük çocuk, parktaki bir bankta yan yana otururyorlardı. Gülümsemesi güneşten daha parlak olan yanındaki zayıf, beyaz tenli ve kendisine göre küçük olan çocuğa uzatmıştı elindeki çilekli sütü. Onun bunu sevdiğini biliyordu.

"Teşekkür ederim Hoseok." Küçük olan çilekli sütü alıp ince pipeti geçirdi. İnce ama kiraz renginde ki dudaklarına götürüp bir yudum aldı ve arkasına yaslanıp gökyüzünü izlemeye başladı. Aynı şekilde büyük olan da pipeti geçirdi ama içmedi. Onun isteyebileceğini düşünmüştü. O isterse eğer ağzını değdirmesi uygun olmazdı.

"Biliyor musun Hoseok, bana sadece sen Min diyorsun. Neden?"

Gökyüzüne bakan utangaç küçük yüzünü büyük olana döndüğünde, güneş gibi parlak bir gülümseme ile karşılaştı. İçinin ısındığını hissediyordu.

"Umm... Önemli bir sebebi yok aslında." Gülümesi ile küçük olana döndüğünde bir süre yüzünü inceledi. Yanakları beyaz tenine rağmen pembeydi ve bir kediyi andıran küçük burnu ile sevimli görünüyordu.

"Sadece, kedi gibisin ve sana Min demek seni daha da şirin yapıyor."

"Kedi gibi mi? Ben mi?" Küçük olan şaşkınlıkla tekrarladığında Hoseok güldü. "Evet Min, sen." Onun güldüğünü duyan Yoongi'nin yanakları hafif pembeleşirken, Hoseok onu izliyordu.

Aklına gelen şey ile onu izlemeyi bırakıp ellerine uzandı. Kendi ellerinden biraz daha küçük ve narin olan elleri tuttuğunda Yoongi ona dönmüştü.

"Eğer ileride, büyüdüğümüzde birbirimizden ayrılırsak sana kimsenin Min demesine izin verme Yoongi. Eğer diyen olur sa da ona nedenini sor, tamam mı?"

Yoongi gülümsedi ve ellerine baktı.
"Tamam, izin vermem Hobi."

"Hobi mi?" Hoseok Yoongi'nin onun için söyledği şeyi anlayamamıştı.

"Hmhm, Hobi. Sen benim enerji kaynağımsın. Benim tek eğlencemsin bu yüzden sana Hobi diyeceğim." Yoongi şirince gülümsediğinde Hoseok başını salladı. "Tamam, bana Hobi de. Bende sana Min diyeyim." İkisi de gülümserken Hoseok onun tek elini kavrayıp ayağa kalktı ve parka doğru koşturdu. Bu iki küçük çocuk o gün hiç eğlenmedikleri kadar eğlenmişlerdi.

FlashBack End

Yoongi asla aklından çıkmayan anılarından birini hatırladığında duaklarını araladı ve sessizce mırıldandı.

"Bu tuhaf, çok tuhaf."



Evet konumuz ufaktan değişiyor, hayırlı olsun.

Give Up Me   ⊱ Sope┊Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin