Yasak olanı arzulamak? Evet Kim Taehyung kesinlikle yasak olandı. Bu duygu başta tüm ilahi varlıkların, ardından insanoğlunun elinden alınmalıydı.
Oturduğum koltuk bugün ikinci kez dar gelmişti bana. Yeni gelmiştim oysa ki, daha ne kadar boğulup sıkılacaktım, kendimi yanlız ve çıplak hissettiğim bu dünyada? Karşımızdaki koltukta rahatça oturan bedenin üstündeydi gözlerim. Oldukça rahat ve umursamaz gözüküyordu. Etrafı memnuniyetsizce süzen gözleri sessizlik yaratıyordu odada.
"Ee? Seni Karanlıklar Lordu mu gönderdi yani?" Soğuk bakışların sahibi evi incelemeyi kesmiş gözleri Jimin'de durmuştu. "Evet güzelim, başta söylemiştim bunu."
Jimin koltukta dikleşmiş, alev atan bakışlarıyla yeni misafiri odağına almıştı. Her zaman ki pozisyonunu sergiliyordu. Onun için savunma ve korunma iç güdüsüydü bu ifade. Kendinden emin bir şekilde gözlerini kısmış karşısındaki bedene odaklanmıştı iyice. Açıkçası her an üstüne atlayacakmış gibi durması geriyordu beni.
"İsmin ne iblis?" Bu sefer o kaşlarını çatmış, Jimin gibi iradeli biçimde eğilerek kollarını dizlerine yaslamıştı. "Yoongi..Min Yoongi." Tereddüt etmeden söylemişti, gurur duyarcasına. İkisinin arasında mekik dokurken derin bir iç çekerek oluşan kısa sessizliği bozmuştum. "Ee Yoongi? Ne için geldim demiştin?"
Hafif tebessüm ederek konuşmasını bekledim. Oysa o kot ceketinin iç cebinden koyu kırmızı bir kutu çıkardı. Kutuyu nazik bir şekilde masaya koymasının ardından iyice kutuya eğildiğimi Jimin sayesinde anladım. O da eğilmiş, sonucunda kafalarımız tokuşmuştu.
"Karanlıklar Lordu sizin için gönderdi." Sesi uzaklaştığında anlamıştık ayağa kalktığını. Sessiz olmasının yanı sıra hızlıydı da. "Ah, mesafeli konuşmana gerek yok." Mesafeli konuşmasından rahatsız olduğumu belli eden bakışlarımı ona dikmiş, ellerimi iki yana sallamıştım. Masaya iyice yaklaşmış yemekleri incelemişti. Ağzına attığı patates hoşuna gitmiş olacak ki sevdiğini belli edercesine mırıltılar çıkarttı. "Yemekler senin için değil iblis, çek o pis ellerini." Yoongi umursamaz tavrıyla yemeye devam ederken ve ikisi didişirken, kutuyu elime alarak dikkatlice inceleme fıtsatı buldum.
Baş parmağımı işlemelerde gezdirmiş, kilidine ulaşmıştı ardından. Yavaşça havaya kaldırmış, açmıştım kapağını. Tek parça, küçük, açık turkuaz bir kolye vardı içinde. Altındaki minik zarfı alarak, içindeki karton yapılı kağıdı çıkarttım.
"Unutmadım."
Gülümsememi sağlamıştı. Son yaşadıklarımdan sonra ilk defa gülümsüyordum. Kolyeye tekrar bakmış, nazikçe okşamıştım. Narin bir çiçekmiş, hemen kırılacakmış gibi. Jimin bana dönmüş dibime girerek kolyeyi incelemişti. Göz göze geldiğimizde kolyeyi yavaşça avcuna bırakmış ona sırtımı dönmüştüm. Kolye boynumda yer edindiğinde gülümsememi sürdürmüş, parmaklarımın arasına almıştım.