MEDYA:)Okuldan çıktım. Köşeyi dönünce kavga sesleri gediğini anlar anlamaz oraya koştum. Başka ne yapacaktım ki? Içimde zelzeleler fırtınalar koparken, ayaklarım arnavut kaldırımları mesken edinmiş sonuma doğru koşuyordum. Bu hissi biliyordum ona gidecektim ama o kim ki?
Dur! yolu karıştırdım nereye gideceğimi unuttum şimdi!!
Tamam kavga vardı oraya. Yürürüm yürüdüm, koştum yolar bitirdim ama hala bağdatı göremedim.
Onu gördüm ama sırtı kocamandı. Okuldaki tahta gibiydi.
Bana döndü ve göz göze geldik.
Neler oluyor?! Aman ya rabbi gözleri beni içine çeken bir dehliz. Bakışları gel diye bağıran ak sakallı bir baba gibiydi. Dünyam başıma yıkıldığında aramızdaki uçurumdan düştü dünya su dolu bir leğenin içine. Kış geldi ve yağmur suları ile leğen doldu taştı. Yaz geldi ve leğendeki şu buharlaştığında dünya kuraklık ile göz göze geldi. Kimse göz kırpmadı çünkü sonbaharın rüzgarı gözüme kaçtı o an. Ve bir mevsim kaldı ama o yaşanmadan leğen devrildi ve dünya yuvarlanarak cennet ile cehennemin arsındaki çizgide havlusunu serip güneşlenmeye başladı. Bir yanı cennet bir yanı cehhenm olan çizgide bronzlaşan dünyadan kendimi kopartıp attım bir topa şut çeker gibi ve o an benim canım bir şey çekti:
Şırdan yemek istediğimi anladım. Evet canım şırdan çekti....
gitmedim ama o geldi. Bacaklarım çamaşır makinası gibi titriyordu.
Kolumdan tutuğu gibi arkadaki duvara yapıştırdı beni. Canım acıyordu ama hoşuma gitti allah belamı versin ki!!
"Görmemen gereken şeyler gördün" dedi çok yakındı
Yutkundum, yutkundum yine yutkundum
Daha sert yutukundum bu sefer.
"Geyirdin az önce" dedi
"Pardon ben yutkunmaya çalışıyorum" dedim
"Sorun değil. Şimdi seni tehdit edip kaçırmam gerekiyordu belki sözleşme de yaparız şu anda aklıma bir şey gelemdi" dedi.
"Hayır önce bana yaklaşacaksın ve ben uçurum mavisi gözlerine bakacağım" dedim
"Ama uçurum taş ve topraktan olur yani mavi renk olmaz ki kızım" dedi şaşkınlıkla
"Bir arkadaşım demişti bana o yüzden öyle dedim"
"Kızım o arkadaşın benim her şeyi bilen zeki bir erkek olacağımı bilmiyordu galiba" dedi
Uçurum mavisi gözlerine baktım. Çok yakınlardı ve çok mükkemmel. Sanki yaradan bir tek ona göz vermiş gibi gerisini koy vermiş gibi.
Olsun onun gözleri uçurum mavisi...
"bak hala uçurum mavisi diyor. Kızım benim gözler siyah lan!!!"
"ay tamam!! bırakta iki kıyamet olsun bağırsaklarımda" dedim.
"o zaman osuracak mısın?"diye sordu
"Hayır ya ben niye osurayım."
" Tamam şimdi başımı boynuna sokacağım değil mi"
"He ya oralarda bir yerde vanilya kokusu olmali" dedim başını çekip şaşkınlıkla baktı. Nefesim karadenizdeki hamsilere yem olmuş gibiydi.
"Ben vanilya kokacağım sen arap sabunu kok olur mu? " diye sordu.
" Tamam ya."
"Ah bu koku beni bayılta bilir. Seni asla bırakamayacağım kızım"
" Ben senin kızın mıyım?" Diye sordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uçurum Mavisi (+18)
General FictionOnun gözleri beni uçurumdan aşağı attı Ama bana paraşüt vemişti.