22

8.8K 817 622
                                    

dün yazdığım bölümü yayımlayıp sınava gidiyorum, on dakikam kaldı.
iyi okumalar<3

::

çok saat geçmişti, oturduğumuz yerden uzaklaşmıştım.

ayık kalan yoktu neredeyse. sadece shuhua ve jeongin'i düzgün görmüştüm, onlar da evine gitmişti. jeongin, sana noonayı da evine bırakmıştı, kendi gidecek halde değildi.

chan hyung, changbin ve minho hyung ise koltuklara serilmişlerdi. hyunjin ve chaeryeong ise.. onları bilmiyorum, sadece kötü durmuyorlar.

ortam sessizleştikten sonea geride kalan bira şişelerinden birini almış sahil kenarına oturmuştum. hava soğuyordu, yanımda getirdiğim hırkama sarıldım.

sessizlikte duyduğum şey uzaktan gelen birkaç kişinin kahkahası, ve denizin kıyıya vuran dalgalarının sesiydi.

rahattı böyle

hyunjin de sarhoşken ne güzel görünüyordu, yanakları kızarıp, dudakları hafif şişmişti.

uzun siyah saçları dağınık duruyordu üstelik. güzelliğine güzellik katıyordu her geçen gün.

her geçen gün ona olan hislerim kaybolmak yerine büyüyordu, buna engel olamıyordum.

biraz daha öylece durdum. esen meltem saçlarımın yüzüme gelmesini sağlamıştı. sırtıma vuran hafif rüzgarla titremiştim.

yanıma doğru geldiğini düşündüğüm yalpalayarak gelen adım sesleriyle arkama doğru döndüm.

güzel suratında anlamsız bir gülümsemeyle, dağınık saçları ve kızarık suratıma yanıma geliyordu.

ona döndüğümü görünce belli belirsiz elini kaldırdı. "merhaba?" sonra gülmeye devam etti.

kafası gerçekten yerinde değildi.

biraz daha tam yanıma geçip kendini kumların üstüne attı. elleri arkasında oturmuş denize bakıyordu yüzündeki gülümsemeyi silmeden.

kapalı gözlerine doğru gelen saçları umrunda bile değil gibi görünüyordu.

şaheser gibi öylece oturuyordu işte

dizlerimi kendime çekerek kafamı dizlerime yasladım. görüş açımda o vardı. insanlar sıcaktan mayışırdı, onu izlerken aynı öyle oluyordum. detaylarını incelemek bu kadar rahatlatamazdı.

"çok güzel."

ne dediğimi bilmez bir şekilde konuşuyordum, dedim ya yarı baygın gibiyim şu an.

"deniz mi?" duruşunu bozmadan bana sorduğunda ben de aynı şekilde durmaya devam ettim

"hayır, sen."

gözleri yarı kapalı silik bir ifadeyle bana döndü. dudakları gerginliğinden ödün vermezken, kaşları onların aksine çatık bir şekilde bana bakıyordu.

"yaa.." kahkahası kulaklarıma dolarken gülümsüyordum istemeden. gerçek olamayacak kadar güzeldi, aksini düşünüyor mudur acaba hiç?

"hayır anlamadığım.. shuhua neden seni öpüyor?"

kaşlarım dediğiyle çatılırken devam etmesini bekledim sessizce.

"öpmesin.. işte."

konuşurken elini belli belirsiz hareket ettiriyordu, aynı şekilde cümlenin yarısında gülüyordu.

önümdeki içki şişesinden bir yudum daha alıp aynı pozisyonuma geri döndüm.

dudağımdan ayırdığım şişeyi göz kapayana kadar kendi eline almış, bir yudum da o almıştı. aniden almasıyla bir şey bile yapamamış ona bakıyordum.

flortHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin