Bölüm 1

51 6 2
                                    

ölmek için gidiyordum.

o bıçak derimin en acı veren yerine batıyordu. boğazıma bıçağı bastırdı. bana yaklaşan ölümle, beni tehdit etti. Ben yaşamak için dilenemiyordum. donup kalmıştım. korkmuştum. ben burada öleceğim ve yapabileceğim hiçbir şey yok.

ben ölmek istemiyordum.

burada ıssız bir sokakta, tanımadığım bir yabancı, boğazımda bir bıçakla daha yetişkinliğe adım bile atmadan ölmek istemiyordum. annemi,babamı, kardeşimi hatta o iğrenç arkadaşlarımı görmek bile istiyordum. Annemin geç kaldığım için bağırmasını istiyordum. arkadaşlarımın arayıp rahatsız etmesini istiyordum. Carl'ın arabasıyla gezmek istiyordum. Babamı kızdırmak istiyordum ama burada ölecektim.

bıçağı çekip üstüme atlamasını bekledim ama bu olmadı. "lllütfe-" sonunda konuşma gücünü kendimde bulabilmiştim. sesim fısıltı halinde çıkıyordu. bıçağı tekrar boğazıma bastırdı. göğsüme doğru süzülen sıcak sıvıyı tenimde hissediyordum. ölmeyi bekledim. sonunda bıçağı çekti. bağırmak istedim. ona gitmeme izin vermesini söylemek istedim. tıslar bir ses tonu ile "yanlış bir şey yaparsan o gırtlağını sökerim anladın mı?"

içimden lanetler okuyordum. yapabileceğim hiçbir şey yoktu. korkuyordum. başıma bir torba geçirdi. şimdi her yer daha karanlıktı. altımdaki toprak zemin birden kayboldu. beni nereye götürüyordu. işkence odasına mı? ne gibi planları vardı. yaşamak için bir şansım olabilir miydi? buradan kurtulmak için. birkaç dakika sonra bir yere fırlatıldım. başımı sert bir metale çarptım. ağzımdan boğuk bir çığlık kaçtı. omurgama kadar acı hissediyordum. "iyi misin?" sesin sahibini görmek istedim. burada yalnız değildim ama neden sadece ikimiz vardık. " ben iyiyim" kafamı sağa sola oynatamıyordum. bir süre sessiz kaldık. "adın ne?"

"aaa-dım Anna" kendimi bu durumda konuşmak için zorladım. kendimi toparlayıp neler olduğunu öğrenmem gerekiyordu. "neden buradayız? kaç yaşındasın?"

küçük kız bir süre sessiz kaldı. "adım claire, 12 yaşımdayım. doğum günümdeydim. ve bir palyaço bana şeker vereceğini söyleyip buraya getirdi. korkuyorum" sesi sonlara doğru kısılıp sessizce ağlamaya başladı. ona katılmamak için kendimi zorlamam gerekti. şimdi güçlü olmalıydım. içinde bulunduğumuz tahminen bir kamyonetti. hızla durunca ileri geri savruldum. dışarıdan sesler gelince içime kurtulma umudu doğmuştu. bagajın kapısı açılınca mücadele sesleri içeri doldu. muhtemelen yeni kurban bir erkek çocuktu. çocuğu içeri atınca üstüme düştü. karnımda bir ağrı hissettim. "özür dilerim" bagajın kapısı kapanınca çocuk bir inleme çıkardı. "b-biz neredeyiz" sessizce hıçkırıyordu. "bilmiyorum orada kaç kişi var görebildin mi?"

"s-sanırım beş kişi yüzlerini göremedim neden buradayız? siz kimsiniz"

"ben anna ve o claire s-sen kimsin"

"wen 13 yaşındayım."

sessiz kalmayı tercih ettim. korkum git gide büyüyordu. biraz havaya ihtiyacım vardı. ter içinde kalmıştım. üstelik klostrofobi fobim vardı. asansöre bile binemezken bir kamyonetin içinde havasız sıkışmaya daha fazla dayanamazdım. claire ve wen'i korkmaması gerekiyordu. sadece çocuklardı. yaşamaları için önünde uzun yıllar vardı. kamyonet yaklaşık yarım saat sonra durdu. dışarıda ki fısıltıları dinlemek için kulağımı kamyonetin soğuk metaline yasladım.

"alfrid onları içeri boş odalara tık ve yanıma gel"

konuşmanın tamamını dinleyemeden kamyonetin bagajı açıldı. alfrid denen adam beni omuzlarımdan tutup sürükledi. wen bağırıyordu. "bırakın beni" hangi ucube bundan zevk alabilirdi. birden başımı bir yere çarptım. ağzımda kanın metalimsi tadını hissedebiliyordum. "ilk sen mi ölmek istersin" "lütfen bırakın beni" adam bundan zevk alıyormuş gibi güldü. bir şey demeden beni bir odanın içine kapattı. yalnız kalmak istemiyordum. "WEN" "CLAİRE" "NEReDESİNİZ" "HEY KİMSE YOK MU?"

karanlığın içinden claire'nin çığlıkları duyuldu. ona ulaşmalıydım. ellerimdeki ipleri zorlayarak çözdüm. başımdaki poşeti bir kenara attım. odaların kapılarını tek tek açarak ilerledim claire görüş alanıma girince ona doğru koşarak, claire'yi kucağıma aldım. claire hıçkırarak ağlıyordu. buradan kurtulmamız gerekti. odaya göz gezdirdim. ben de dahil odada yedi kişi vardı. hepsi yarı baygın görünüyordu. uzun boylu sarışın bir kadın bana elini uzattı. "ben sandy sen de anna olmalısın beni şimdi iyi dinlemen gerek. burada kimseye yardım edemezsin" kucağımdaki claire gösterdi. "çünkü bu bir oyun. hepimiz yaşamak için bunu yapmalıyız" sandy denen kadın saçmalıyordu. bu sadece bir saçmalıktı. onun sözünü kestim. "bunu nereden biliyorsun!!" "bak ufaklık ben yaklaşık iki haftadır buradayım ve bu canilerin neler yapabileceğini kendi gözlerimle gördüm. hepiniz beni dinleyin yaşamak istiyorsanız kaçın ve saklanılacak yerler bulun." sandy gülerek yanımızdan uzaklaştı. O da bu oyuna dahil olabilir miydi? yedi kişiden sadece ikimiz kalınca claire'nin elinden tutup koşmaya başladım. nereye gittiğimizi bilmiyordum. buradan uzaklaşmak ve yardım bulmak zorundaydım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 18, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

TUTSAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin