5.0 (Final)

8.2K 465 319
                                    

Keyifli okumalar dilerim❣️

-

Jungkook

Tüm gece uyumamış olmama rağmen içtiğim kahvelerden sonra uykusuzluğu gram hissetmemeye başlamıştım. Fon perdeleri açık olan yatak odamızda Min-jae çift kişilik yatağın ortasında mışıl mışıl uyurken serdiğim battaniyelerin üzerine yatırdığım ikizlerin gözleri fıldır fıldır etrafta geziniyordu. İkizlerin baş ucunda Taehyung, ayak uçlarında ise ben vardım. İki aylık olmuşlardı bile. Ne tuhaftır ki büyümeye devam ettikçe gece uyumaz olmuşlardı.

İkizlerimle geçirdiğim bir ayda onlarla beraber büyümüştüm sanki. Birçok yeni duyguyu tattırmışlardı bana. Min-jae'yi yanlarına ne zaman bıraksak mutlaka zarar verecek bir şey yapıyordu. Son zamanlarda ufak şiddetler içeren davranışları şimdi yerini sevgiye bırakmıştı.

Sang'ı bizimle yaptığı konuşmadan sonra affedememiştim ama yanımıza gelmesine de sesimi çıkarmıyordum. Eşiyle ayrıldığından beri ikizleri ve Min-jae'yi görmeye daha sık gelir olmuştu. Taehyung annesiyle babasının ayrılışını büyük bir tepkisizlikle karşılamıştı. Tüm bu olayların onun için bir anlam ifade etmediğinden emindim.

Yeni yapılan site inşaatının lansmanı için Seoul'deydik. Bu projede ben de yer almıştım, bu yüzden çok heyecanlıydım. Şirkette hisseleri aldığımdan beri geçen süre boyunca kendi irademle yönettiğim ilk projeydi. Taehyung çok iyi bir şekilde başa çıktığımı savunup, durmuştu ama lansman gecesine kadar emin olamayacaktım. İkizler henüz küçüktü; onlara bakabilmek için projeye evden düzenli bir biçimde çalışmıştım.

"Aaron." Diye fısıldadı Taehyung, işaret parmağının ucuyla yanağını narin hareketlerle severken. Min-jae'yi uyandırmamak için fısıldaşarak konuşuyorduk. "Minik prens."

"Minik prens artık uyumalı." Derken ağaran gün ışığı dikkâtimi çekmişti. "Cidden, neden uyumuyorlar ki?" Sıkıntıyla burun kemerimi sıktım. "Min-jae'nin huyları onlara geçti sanırsam." Mira rahatsızca kıpırdanmaya başladığında telaşla doğrularak içten içe ağlamaması için Tanrıya yalvarmaya başladım. Eğer ağlarsa Min-jae'yi kesinlikle uyandırırdı. Resmen sabah olmuştu ve lansman gecesinde uyuklama ihtimalim gitgide artıyordu.

Taehyung "Güzelim." Diyerek bu sefer de Mira'yı sevmeye başladı. Çıplak üst gövdesi karın ve kol kaslarını gözlerimin önüne sermişti. Derin bir şekilde yutkunarak bakışlarımı kaçırdım. Hafifçe aralık duran perdeden içeri sızan gün ışığında parlayan esmer teni fazla cezbedici görünüyordu. Bedenini utanmazca keşfedip, tüm günahları üstlenmek, her bir detayında iz sürmek, tüm hücrelerine izlerimi bırakmak istiyordum. Dün gece bize yetmemişti. Fakat bebekler olunca maalesef ki zaman denen kavram kısıtlı oluyordu.

"İkizleri öyle seveceğine uyutabilirsin mesela Tae." Tek kaşını kaldırıp bana baktı ve çarpıkça sırıttı. Dudaklarının kenarları kıvrıldığında dilini otomatikman dışarı kaydırmıştı. Dili ağır bir hareketle alt dudağını turladı. Kırmızı dudakları ıslak bir görünüm kazandığında bir kez daha derin bir şekilde yutkunmuştum.

"Ben çocuklarımı sevmek istiyorum." Dedi ve dilini yeniden ağzının içine hapsetti. "Onları istediğim vakit kolayca uyutabilirim. Çok endişe ediyorsun bebeğim, rahatla biraz." Dediği sırada göz bebekleri çıplak bacaklarıma kaydı. Göz devirerek yataktan çıktım. Uyumayacaktım. Omzumun üzerine doğru yatmıştım ve şu an fena bir ağrı saplanıyordu koluma. Kollarımı arkaya doğru esneterek ufak egzersiz hareketleriyle ağrımı hafifletmeye çalıştım. Kollarımı oynatırken, boynumu da ona eşzamanlı çevirmiştim. Perdeleri açtım ve özlediğim Seoul'e baktım. Bir yığın bina ve araba vardı ama manzarası harikuladeydi. Hâlâ.

BabySitter / Taekook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin