"Aptallar.."
Gelen ses ile altlarında bir portal açılmış ve ikiside ne olduğunu anlamadan içine düşmüştü.
/////////////
"Başım.." diyerek kalktı kül sarışın.
Nerde olduğunu anlamak için göz gezdirirken dibinde oturmuş ona endişeli gözlerle bakan,yüzünde hafif yaraları olan kirishima'yı gördü.
"Boktan saçlı.." diye mırıldandı.
Daha sonra olanları hatırlayıp hemen yerinde hızlıca doğruldu ve etrafa daha dikkatli bakınmaya başladı."Kirishima! Neredeyiz!?"
"Bilmiyorum.." dedi kızıl olan onun uyanması ile verdiği içten içe sevinçle.
"Ne demek bilmiyorum?"
"En son o adamla savaştıktan sonra altımızda bir portal gibi bir şey açıldı. Sonra sen yorgunluktan bayıldın. Ve burdayız. Başka hiç bir şey bilmiyorum." Dedi kirishima.
Bakugou durumu anladığına dair ses çıkarırken içinde sadece ufacık bir kare pencere bulunan görünürde bir girişi,çıkışı olmayan yerde gezinerek bir çıkış aramaya başladı.
"Boşuna arama Bakugou. Ben,sen baygınken baktım. Burda hiçbir çıkış yok.."dedi kirishima sırtını dayandığı duvardan ona bakarken. Burda lamba dahi yoktu. O pencereden gelen ışıkla idare ediyorlardı.
Bakugou son kez o pencereden bakmaya çalışıp karşısında bembeyaz başka bir duvar görmeden önce "Sikeyim böyle işi.." diye söylenerek oturmuştu onun yanına.
Bakugou'nun aklına yeni gelmiş gibi kostümlerindeki okulun koyduğu acil tuşu aramaya başladı. Bulunca da Kirishima "Ben bastım. Ikimizinkine de."Demişti.
Bakugou bu fikri de suya düşünce burayı Patlatma fikri geldi aklına. Bununla birlikte ayağa kalkmıştı.
"Burayı-"
"Patlamazsın Bakugou. Ben denedim. Sertleşip duvarı parçalamayı,tekme atıp kırmayı denedim. Ama duvar içeriden asla bir hasar almıyor."
Yüzü düşen Bakugou geri yerine oturmuştu. Aynı darbeyi veriyordu patlamaları kızıl olan ile. O yapamadıysa -ki direk temas eden oydu. Onunkiler daha etkiliydi bu durumda- Kendisi hiç yapamazdım Aldığı yaralar şuan ikisine de acı vermiyordu.
"Ne yapacağız boktan saçlı?"
"Bilmiyorum.. Ama gece oluyor.." dedi ona pencereyi işaret ederek. Giren ışığın ay ışığı olduğu belliydi.
"Uyu sen. Benim uykum yok." Demişti Bakugou kirishima'nın gözlerindeki yorgunluğu fark ederek.
Kirishima kafasını yavaşça olumlu yönde sallayıp oturduğu yerde kafasını yanındaki duvara ve omzu arasına yaslamıştı. Çok sürmeden de uyuyakalmıştı.
Sarışın olan uyuduğuna iyice kanaat getirince ise "Salak..."diyerek onun kafasını kendi omzuna koymuş,kızıl olanın o rahatsız duvardan kurtulmasını sağlamıştı.
//////////////
Kirishima gözlerini açtığında ve yanında durup tavandaki boşluğa bakan Bakugou'yu gördüğünde durumun hatırladı ve derince iç çekti. Burdan çıkmaları gerekiyordu.
"Sonunda uyandın mı uykucu?" Demişti Bakugou ona.
"Ne zamandır uyuyorum?"Diye sordu kirishima kafasını kaldırırken.
"Uyuduğundan beri."
Kızıl olan ne dediğini anlamamıştı ilk başta salak salak bakıyordu ona. Daha sonra Bakugou'nun onun kafasına hafif geçirmesi ile durumun farkına varmıştı. "BAKUGOU!" Diyerek sitem etmişti.
"Ne var be boktan saçlı? Nerden bileyim ben? Manzarası olmayan göt kadar pencereden bir bok gözükmüyor!" Demişti ona sakince.
Kirishima bir cevap vermeyince Sarışının gözleri ona kaydı. Bir süre birbirlerine düz ifadelerle baktılar.
Sonunda "Acıktım.."diyerek mırıldanan kirishima'ya "Bende.." diyerek cevap vermişti Bakugou. Ikisi de en son yediği kahvaltı ile duruyorlardı.
"Ne yapacağız? Burda bizi kimse bulamaz. Yemek yok. Su yok. Ölüme terk edildik resmen.." diyerek sırtını duvara vermiş,oturmuştu kirishima.
Yanına çömelen ve bağdaş kuran Bakugou ise hiç bir ses çıkarmıyordu. Zaten yorgunlardı. Savaştan hemen sonra direk buraya kapatılmış,hiç bir ihtiyacları karşılanmamıştı ikisininde.
Kirishima ellerini kucağında birleştirip parmaklarıyla oynamaya başladı. Hüzünle bakıyordu. İçinden üzülüyordu. Ölmek istemiyordu.
"Bakugou.." dedi Kızıl olan. "Eğer ben ölürsem.."
___________________________________
Ya ben bunu yazarken de okurken de aşırı bir soft mooda giriyorum. Çok hoşuma gidiyor bu duygu.
Neyse byee<3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uyudun Mu? (Kiribaku/Bakukiri)
FanfictionDilini konuşan birini bulmak zordur. Ama onlar bulmuştu birbirlerini. Ruhlarını tercüme etmek için somut olarak konuşmalarına gerek yoktu. Onlar anlıyorlardı birbirlerini.