protect the royal
treasury
✧
Tayland KrallığıSaat, 07.00
12.07.1680Ağzıma son üzüm tanesini atıp ayağa kalktım. Masada ki herkes ayağa kalktığım için bana bakarken gülümsedim. "Odamda olacağım." Hızlı adımlarla odama çıkıp kapıyı kapattım. Bu gün pazar olduğu için sarayda büyük bir telaş vardı. Bu nedenle kimse saraydan çıktığımı anlamayacaktır.
Odamın köşesindeki büyük boy aynamın karşısında geçtim. Sırtımı aynaya döndüm ve kafamı arkaya doğru çevirdim, bir elimle elbisemi çekiştirirken diğer elimle uzun ince fermuarı açmaya çalıştım. Bir kaç dakika içinde fermuarımı açıp kabarık elbisemi zar zor çıkarttım. Üzerime kat kat tülden elbise giymek yerine; tek bir kumaştan oluşan bir elbise giydim, kahverenginin en açık rengiydi.
Göğüs dekoritesi fazla olduğu için üzerime, elbisenin renginin biraz daha koyu rengi olan bir yelek giydim. Ayında ki ayakkabıları çıkarttım ve kasabada herkesin giydiği ten rengi babetleri geçirdim ayağıma. Terasa çıktım, oradan ise aşağıya indim. Saray bahçesinin büyük duvarları olduğu için ben terastan aşağıya inerken dışardaki halk beni görmüyor.Depoya koşar adımlarla gittim ve orada bulabildiğim en büyük merdiveni aldım.
Saray muhafızları on dakikada bir sarayın etrafını turlar ama sadece sarayın bu köşesine gelmezler. Çünkü burası saray bahçesinin en kuytu köşesi.
Merdiveni duvara dayayıp tırmanmaya başladım en yukarıya çıkınca aşağıya atladım.Ve özgürlük!
Pazarı boydan boya gezmeye başladım. Deniz hayvanlarının kokusunu seviyorum, hatta sanırım ben deniz ve deniz ile ilgili olan her şeyi seviyorum. Bu yüzden yüzümde kocaman bir gülümseme var. Bütün tezgahları teker teker inceliyor ve o deniz kokusunu içime çekiyorum.
Pazarın sonuna ve aynı zamanda iskeleye geldim. Bir kaç tane büyük gemi iskeleye yaşamış, içindeki kasaları geminin güvertesinden indiriyorlarlardı. Bana en yakın olan ve gemilerin arasında en büyük gemiye yaklaştım. Sadece bir kişi güvertede duran onlarca kasayı indiriyor.
Gemiye yaklaştım ve dışarıya taşıdıkları kasaların yanında durdum. Bir kaç dakika sonra gemiden birisi indi. Elinde bir tane kasa vardı. Benim yanıma geldi ve elindeki kasayı diğerlerinin yanına koydu. "Acaba size yardım edebilir miyim?" Bana döndü ve beni inceledi. "Hayır." Arkasına döndü ve gemiye girdi, bende peşinden."Hadi ama. Bende kasaları taşıyabilirim." Bana döndü ve kolum tutup aşağı yukarı saklamaya başladı. "Bu kollarla mı? Güldürme beni." Yüzümü buruşturdum. "Bir şans ver bana." Yeni bir kasa aldı. "Bir yerini kırmamaya çalış. Gülümsedim ve onun arasından bir kasa kaldırdım. Yalan söylemiyormuş, gerçekten benim için fazla ağırdılar. Benim en fazla kaldırdığım şey okumam için odama gelen romanları raflarınına yerleştirmek -ki benim yerime dadılarım yapıyor- Onun peşinden gittim ve yere koyduğu kasanın üstüne kendimkini koydum. "Zor muymuş?" Omuzlarımı silktim. "Hayır, çok kolaymış." Gülümsedi ve gemiye geri döndü.
✧
Merdivenin son basamağından atladım. Terasında çıktım ve hızlıca elbisesi geri giydim. Acele ediyordum çünkü geç geldiğimi düşünüyordum. Saray merdivenlerini hızlıca inmeye başladığım an arkamdan annemin sesini duydum, ve duymamla birlikte tüylerim diken diken olmuştu.
Umarım kaçtığımı anlamamıştır.
"Lalisa nereye gidiyorsun? Akşam yemeği yiyeceğiz." Tuttuğum nefesimi geri verdim ve arkamı döndüm. Annem, elinde kocaman bir meyve tepsisi tutuyor ve bana bakıyordu.Annem yemek odasına yönelince bende onu takip etmeye başladım. "Bende tam uyanman için dadılarını odana yollamıştım. Tam zamanında uyanmışsın."
✧
Yemek odasından çıktım ve odama gitmek için merdivenleri çıkmaya başlamıştım ki Cheayoung kolumdan tuttu. "Hey seninle bir şey konuşmalıyım." "Tamam. Benim odama gel."
Cheayoung ile odama çıktım. İçeriye girdim ve yatağıma oturdum. Cheayoung ise kapıyı yavaşça ve yatağa, yanıma oturdu. "Ne saklıyor?" Şaşırdım. Neyden bahsediyordu? "Hiç bir şey." Kafasını eğdi, derin bir nefes aldı ve kafasını kaldırıp tekrar yüzüme baktı. "Nereye gidiyorsun Lalisa? Aniden sorunca korktum ve hiç bir şey söyleyemedim. Sesli bir şekilde nefes verdi ve konuşmaya devam etti. "Öğle yemeğinden sonra odana geldim ama yoktun. Banyoda ise elbise duruyordu. Annem seni sorunca uyuyor dedim merak etme." Ellerinden tuttu. "Ve bahçeye temiz hava almak için çıktığımda seni gördüm. Dışarıdan geliyordun." Gözlerimin içine uzun uzun baktı. "Neden kaçıyorsun? Yoksa birisi seni tehdit mi etmeye başladı? Eğer öyleyse Kral babama söylemeliyiz" Kafamı salladım. "Ne o zaman?" Yine cevap vermedim ve bu sefer o da konuşuyordu. Sanırsam hiç bir şey yapmadan öylece oturduktan sonra Cheayoung aklına bir şey gelmiş gibi kocaman gülümsedi ve omuzlarımdan tutup beni ileri geri sallamaya başladı.
"Yoksa sen aşık mı oldun?" Birden zıplamaya başladı. Onun kolundan tutup durdurmaya çalıştım. "Sesiz ol! Şimdi herkez bizi duyup gelecek." Durdu ve yüzüme yüzüme sırıtmaya başladı. "Doğru mu?" Kafamı olumlu anlamda salladım.Cheayoung kendini yatağa doğru sırt üstü fırlattı ve yuvarlanan başladı. Yada o kabarık elbisesi ile yuvarlanmaya çalıştı. "İnanamıyorum ablam birine mi aşık?" Koluna hafifçe vurdum. "Biraz daha bağırda bütün saray duysun. "Adı ne? Hangi kırallığın prensi?" "Doğrusu daha bu gün gördüm onu ve daha tanışma fırsatı bulamadığı için adını bilmiyorum ve prens değil." Yüzü düştü. "Nasıl prens değil?" "Değil işe. Ben pazarda dolaşmak için çıktığımda iskeleye gittim. Orada geminin güvertesinden dışarıya kasaları çıkartıyordu." "Peki bunu anneme ve babama nasıl açıklayacaksın?" Omzumu yukarıya kaldırdım. "Hiç bir fikrim yok." "Neyse şimdi bunu düşünüp moralini bozma. Bana nasıl biri olduğunu tarif et."
Yatağımın üstündeki yastıklardan bir tanesini aldım ve sarıldım. "Böyle uzun boylu, saçları siyah ve yüzü bembeyaz." Cheayoung ben anlatırken denizden yeni çıkmış bir balık gibi yatağın üstünde çıkartıyordu.
"Peki bir şey soracağım Lalisa. Bu gün ilk defa gördüysen ve daha tanışmadıysan iyi biri olduğunu nereden biliyorsun? Yani alınma ama kötü kalpli biri olabilir. Belki bir korsandır, veya bir haydut." "Emin ol öyle biri değil. Bu gün biraz konuşma fırsatım oldu." "Yinede kendine dikkat et Lalisa."
O gece Chang ile birlikte yattık. Ama bütün gece aklıma takılan bir şey vardı. Genelde Cheayoung'un 6. hissi kuvvetlidir.
Onun iyi veya kötü olduğunu zaman belirleyecek.
✧
miamagi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
protect the royal treasury | liskook
FanfictionBen sessizce karanlık odada otururken bir taç takacağım. İnsanlar dışarıda öldürülürken, acı çığlıkları odayı boydan boya kaplayacak. Tavandan yüzüme bir sıvı damladığında, istemsizce gülümseyeceğim. Ve sen ağacın altında son nefesini verirken de yü...