3, order of the king of korea

103 11 0
                                    

protect the royal
treasury

Kore Krallığı

Saat, 07.00
19.07.1680

Sağ ve sol tarafımda benimle beraber saray koridorunda ilerleyen muhafızlar ile taht odasında gidiyorduk. Sevgili babam beni çağırtmıştı.

Bizim geldiğimizi gören kapı muhafızları kapıları açtı ve içeriye girdim. Sarayın en sevdiğim yeri taht odası. Kral babam göz gezdirdiği gazateyi masanın bir köşesine koydu ve yerinde doğruldu.

"Çok kısa bir şekilde anlatacağım Jungkook, iyi dinle. Biliyorsun ki uzun zamandır Kore ve Tayland Krallığı birbirine düşman. En son ki savaşta Tayland bizi yendiğinden beri Kore kendini çok iyi toparladı. Şuan çok güçlüyüz yani yeni bir savaşa hazırız. Be tam bu noktada sen devreye giriyorsun. İki muhafaza ve seni Tayland'a yolluyorum. Orada ki herşeyi bize bildirmeniz için. Yarın yola çıkıyorsunuz. Hemen hazırlan. Güneş doğar doğmaz muhafızlarla beraber gemiyle Tayland'a git ve halk arasına karış. Jungkook sana güvenebilir miyim?" Kafamı hafifçe salladım.

Masadan yardım alarak ayağa kalktı ve karşıma geçti. Sağ eliyle omzuma vururken devam etti. "Eğer bize orada ki her şeyi aktarırsan ve bizde şayet savaşı kazanırsak tahtı sana devretmek istiyorum." Gülümsedim ama saygı amaçlı başımı eğdiğim için babam bunu fark etmedi. "Teşekkür ederim kralım." Bir kere daha omzuma vurdu. "Şimdi çık ve hazırlan." Baş selamı verdim ve taht odasından çıktım.

Hazırladığım bavulu beni almaya gelen at arabasına koydum. "Ah Jungkook'um seni özleyeceğim. Kendine çok dikkat et." Annemin gözünden akan göz yaşını sildim ve ona sarıldım. "Korkma anne sapa sağlam geri döneceğim."

Gece yarısı Tayland'a indim ve bizim için daha önceden hazırlanmış eve yerleştim. Ev kasabanın biraz dışarısında kalsada bunu pek de sorun etmedim. Sabah olur olmaz kasabaya indim.

Halk çok kötü durumdaydı. Neredeyse herkes aç ve fiyatlar çok yüksek. İnsanlar birbirlerinden borç alıyor ve geri ödeyemedikleri için ara sokaklarda dövülüyorlar.
Biraz daha ilerleyince büyük şaşalı sarayı gördüm.
Halkın neden bu halde olduğunu anlamak için sarayı görmek yetti bana.

Sarayın surlarına yaklaştım ve içeriye bakmaya çalıştım. Sadece sarayın bahçesi görünüyordu. İki tane genç kız vardı kıyafetlerinden anladığım kadarıyla prensesdiler. Bir masanın etrafında sandalyelerine oturmuş, kendi aralarında konuşup gülüyorlardı. "Hey sen! Orada ne yapıyorsun?" İki tane saray muhafızının yanıma geldiğini gördüğümde sarayı dikizlemeyi bıraktım. "Hiç bir şey yapmıyorum efendim. Sadece buradan geçiyordum. Şimdi izninizle gideceğim."
O gün bir daha saraya yaklaşmadım.

Tayland'a geldikten dört gün sonra burada iş buldum. Pazar günleri koyarım gelen gemilerde ki kasaları pazarda satılması için taşıyordum.
Bir gün geminin sahibiyim bir konuşmam oldu;

"Bu kasların hepsi satılıyor mu? Gerçekten çok fazlalar." "Hayır. Ilk önce kasalar saraya gidiyor. Saray için Balık bırakılıyor ve geri kalanı sarayda satılıyor." "Saray bedava mı alıyor?" "Tabiki. Onlar bizim için birçok şey yapıyor. Bizde onlara sevgimiz ve minnettarlığımızı göstermek için bedavaya veriyoruz." "Peki o zaman kasları saraya ben bırakabilir miyim?"

O gün saraya girdim, beklediğimden daha fazla muhafızının vardı. Saray gerçekten çok iyi korunuyor.

Sarayın avlusunda beklerken sarayın içinden üç tane kadın çıktı ve balıkların en iyisini seçti. Iki kadının diğerine hitap şekline göre içlerinden bir tanesi kraliçeydi ve sanırım o kadını sevmedim. Halk içim en kötü balıkları bıraktı.
Onlar balıkları seçerken bende Sarayı inceliyordum. Bir pencereden geçen gün gördüğüm kızlar -veya prensesler- bizi inceliyordu.
Kadınlar ve Kraliçe balıkları seçtikten sonra kasaları aldım ve avludan çıktım.

Sanırım Tayland'ın tek güzel yanı halkı. Gerçekten çok yardım severler. Çalışmaya başladığım gün genç bir bayan yanıma gelip bana yardım etti.

Kasabada gezerken insanlar bana, beni buralarda ilk defa gördüklerini ve nereden geldiğimi soruyorlar. Bir şekilde geçiştiriyorum.

Bu gün ise buraya geleli yedinci günüm ve Kore'ye mektup yazıyorum.

Sevgili Kralım,
Ben Jungkook ve size Tayland'dan yazıyorum. Burada iyiyim ama halk iyi değil. Kraliyet ailesi saraylarında mutlu ama halk mutlu değil. Sokakta ekmek dilenen gençlerden geçilmiyor. Her Salı, Perşembe ve pazar günleri krallığa yeni giyecek ve yiyecekler geliyor. Ilk hepsi saraya gidiyor,orada en iyileri bırakılıyor ve kötü olanlar halk pazarına halka sarılmak için yollanıyor. Dediğiniz gibi bizden çok daha kötüler. Her an, istediğiniz bir zamanda savaş açabiliriz. Sizin mektubunuzu bekliyorum.

Saygılar Jungkook

Yaklaşık bir on gün sonra geri döndü.

Sevgili oğlum Jungkook,
Ordu hazırlandı ve senin emrini bekliyor. Bugün sana bir şey getirmesi için muhafızlardan bir tanesini görevlendirdim. Bir haftaya kalmaz sana ulaşır. Sana geldiğinde ne demeye çalıştığımı anlayacaksın.


miamagi

protect the royal treasury | liskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin