Trousers

342 38 36
                                    

Yerimden kalkmaya çalıştım. Kalkıp Park Chaeyoung ve kendimi kurtarmalıydım. Gözlerimden yaşlar akmaya başladı. Soğuktan dolayı titriyordum. Üstelik çok aç ve susuzdum.

Sendeleyerek yerden kalkıp Park Chaeyoung'un yanına gittim. "Hadi kalk." dedim elimi uzatarak.

Uzattığım elimi tutup sendeleyerek tuttu. Birbirimizden tutunarak yürümeye başladık.

Fakat çok zor yürüyorduk. "Birşey diyim mi Kim Jennie?" Yorgunlukla gözlerimi ona çevirdim.

"Bence ölücez, keşke hiç kaçmasaydık ordan en azından Park Jimin ve Kim Taehyung bize kötü davranmıyordu yani davranıyorlardı ama çok kötü değil." dedi gözlerinden yaşlar akarken.

Başımla oynadım "Evet keşke."

Hava iyice kararıyordu, güneş batmak üzereydi. Daha fazla dayanamayıp yere oturdum. Park Chaeyoung da yanıma oturduğunda ona döndüm.

"Hiç bir zaman Sehun ile aranızı bozmak istemedim, biz sadece arkadaştık. Ama evet sevgilisi olmasına rağmen ona bu kadar yakın davranmamalıydım özür dilerim." dedim gözlerine bakarak.

Burukça gülümseyip ellerimi tuttu "Asıl ben özür dilerim. Gereksiz kıskançlıklarımdan dolayı Sehun ile kaç kez aranızı bozmak istedim. Üzgünüm." Daha fazla dayanamayıp ona sarıldığımda o da bana sarıldı.

"İçimden bir ses öleceğimizi söylüyor Kim Jennie."

"Evet galiba ölücez." dedim başımla onaylarak.

Bizi ayıran şey ise kendimi yabancı kollarda bulmam oldu.

"Daha değil kızlar." Şaşkınlıkla Taehyung'a bakarken Chaeyoung'u taşıyan Park Jimin demişti bunları.

"Sana kaçma demiştim!" diye bağırdı Kim Taehyung.

"Siz bizi nasıl buldunuz?" dedi korkuyla Chaeyoung.

"Sen bizi aptal sandın Park Chaeyoung ama asıl aptal olan sizsiniz! Gerçekten o cam sesini duyamayız mı sandınız? Sabahtan beri sizi takipteyiz!" dedi sinirle Jimin.

Taehyung araya girip "Yaptığınız her şeyden haberimiz vardı!" dedi.

"Hadi arabaya gidelim." dedi Jimin yürümeye başlarken. Araba mı vardı? Biz yol boyu görmemiştik!

Görseniz ne olur aptal?

Taehyung'a dönüp "Bırak ben kendim yürürüm." dedim.

Tek kaşını kaldırıp bana baktı "Öyle mi? Peki." demesiyle kendimi yerde bulmam bir olmuştu.

Ben bırak diyorum o yere atıyor!

"Napıyorsun sen be?!" diye bağırdım ayağa kalkmaya çalışırken.

Sırıtarak "Sen bırak dedin ben de bıraktım." dedi.

Yürüyemeyeceğimi anladığında yere eğilip beni tekrar kucağına aldı ve yürümeye başladı. Tüm gün boyunca yürümenin ve devamlı düşmenin verdiği yorgunlukla başımı gayriihtiyari göğsüne yasladım.

Kalbi niye bu kadar hızlı atıyordu?

Ne yaptığımı fark ettiğimde başımı hemen geri çektim.

Bir anda durup bana baktı sonra eliyle başımı göğsüne yaslayıp yürümeye devam etti.

Ne?

Siyah bir arabanın önüne geldiğimde kapıyı açıp arkaya bizi oturttular. Kendileri de öne oturunca sürmeye başladılar. Arabaya bindiğimiz için üşümem de azalmıştı.

Criminal ❦ Taennie Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin