Arka Cumhuriyeti

136 4 0
                                    

İstanbul'un martılarını kıskandıracak derecede erken kalkıyor bu şehrin belediye otobüsü şoförleri.

Oysa alarmı beş dakika sonra çalsın diye martı olmayı bile kabul ederler. Martı işte nerden bilecek ki uykunun değerini.

Ekmeğinin peşinde usta bir martı simit daha suya düşmeden onu midesine indirmeyi bilir.

Bir kitapta okumuştum, martılar aslında etçil hayvanlarmış. Çocuğuna gemi alır ama tutup bir martıya et atmaz bu toprakların insanları.

Geçenlerde denk geldim kız kulesinin orda toplanmış birkaçı iyice geyiğe bağlamışlar:

''Vay efendim simit artık aslanın ağzındaymış, Nerde o eski beyoğlu beyefendileri"

Klişenin köküne inmek lazım efendim.

Martıgiller ekmek derdinde olur da emekçilerin derdi ne ?

Onlar da bu kör sabaha bakışlarıyla etki ederler.

Sabah, öğle, akşam ...

Aslında bakarsanız onların derdi sabahın zifiri değil.

Şimdi fark ettim ki günün her sabahı o kurşuni bakışları var belediye şoförlerinin.

Öyle bir bakış ki gece otobüsü evin önüne çekip kontağı kapatana kadar geçmiyor.

Aslında neredeyse hepimiz haberdarız o belediye şoför dili ve edebiyatı bölümünün herkesin aynı anlamı çıkardığı, özgürlükten gayet uzak repliğidir.

"ARKAYA DOĞRU İLERLEYELİM"

Arka diye bir cumhuriyet kurulsa, hangi şoför o bakışı daha iyi atarsa onu hükümet başkanı yaparlardı herhalde.

Sabahın köründe ağzından çıkan dumanı;

"Sigara dumanı mı yoksa üç gerçekten soğuk mu lan?"

Diye beyin fırtınası haline getirmişken hiç aklına gelmiyor mu be adam?

İkidir vurduruyorsun çalışmıyor otobüs.

Motor bile donup kalmış bu soğuk kentin soğuk insanlarına.

Halbuki iyi insanlardır; tabi insan olduklarını hatırladıkları zamanlarda.

Gün doğarken ardından tepelerin,

Çocukluğumuzun kahramanlarıdır esprisini yapmayın teletabilerin.

Talas'ın çöplüğüyle ciddi bir ilişkisi olan balkonumuzun müdavimlerinden olan serçegillerin:

- Kardeşim kaç defa diyeceğiz kurumuş ekmekleri balkona atarken poşetin ağzını bağlamayın?

Diye rutin şikayetleri başladı.

Karşı şarküteri Ahmet'in:

-İçtiğim sigara bir yana çay bir yana bu duman havanın soğuğu. Gidip uyusana Manyak!

Bakışlı mesajı da gayet net bir şekilde görevini tamamladı.

Uyumam için gerekli son rutin ise şu dakikalarda alt kattaki teyze ve kocasının kavgalarını bitirmiş olması gerekiyordu ama daha başlamadılar bile.

Sanırım evde değiller. Yoksa düşünceli insanlardır. Seslerini duymadan uyuyamayacağımı bilirler.

O halde bugün de uzaylıların işgaline uğramadığı için kendi dünyamızda rahatça uyuyabilirim.

Hafızanı yokla!

Bak bakalım

Mutsuz günlerin

Mutlu günlerinin

Kaç katının,

Kaç eksiği?

n.d.

Bir Nefeste HayatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin