ANİ GELEN AŞK

30 4 0
                                    

Kapıyı kapattım ve artık okula yolculugum başlamıştı. Etrafta kimsecikler yoktu. Bana eşlik eden yalnızca mutsuz ifadem ve sabahın serin rüzgarıydı. Kulaklığımı taktım ve yolda ilerlemeye devam ettim.

Adeta hiç kimseyle konuşmak istemiyordum -tabii kimsenin benimle ilgilenmesini de-. Artık okula gelmiştim. Yeni sınıfıma panodan baktım ve koridorda yürümeye başladım. Etrafa şaşkın bir ifadeyle bakıyordum. Herkes kendi halindeydi. Derken biraz ilerde bir kızın bağırıp çağırarak ağladığına tanık olmuştum. Kız çıldırmış gibiydi. Görünüşe göre çok kötü şeyler yaşamştı.

-Biraz sakin olur musun? Neyin var?

Öylece sustu ve yanımdan hızlıca uzaklaştı. Ben de yürümeye devam ettim. Okulun koridorları o kadar büyüktü ki hala sınıfıma gelememiştim. Nihayet sınıfın kapısındaydım. İçeri girdim. İçerde tatlı ama bir o kadar da soğuk duruşlu bir çocuk vardı. Öyle dalgın görünüyordu ki belki de benim geldiğimi görmemişti ya da umrunda bile değildim.

Aniden kafasını çevirdi ve beni süzdü.
-Sanırım sen yenisin. Daha önce karşılaştığımızı anımsamıyorum.

Sesi öylesine güzeldi ki cevap bile veremedim. Hayretler içindeydim. İlk defa böyle bir hisse kapıyordum. Ama her şey karmakarışık geliyordu. Çok geçmeden hiç beklemediğim bi tepkiyle karşılaştım.
- Ah sersem kızlar. Hiçbirinizi anlamıyorum ve seninde aklın on karış havada sanırım. Boşuna sersem demiyoruz ya!!!

Tamam belki tepkilerim ona aptalca geliyordu. Fakat onun verdigi bu tepkiye de ben sinir olmuştum.
- Senin de pek aklı başında olduğun söylenemez Bay Cool. İşte siz erkekler de böylesiniz. Hep kendinizi haklı bulur türlü ukalalıklar yaparsınız. Oysa şapşaldan başka bir sey değilsiniz.

Bu sözleri söyledikten sonra tebessüm etmiştim. O da bana dogru bakarak ufak çaplı bir kahkaha attı. Artık yüzüne bile bakamıyordum ve başım önümde sadece tebessüm ediyor ve anlamsız bir kahkaha atmamak için kendimi zor tutuyordum. İşte bu halim aptal hissetmeme neden oluyordu. Uzun zaman olmuştu tebessüm etmeyişim. Hem de gerçekten uzun bir zaman. Onun da yüzünde kocaman bir gülümseme vardı ve bir şeyler karalıyordu. Bu çocuğa ne kadar sinir olduysam bir o kadar da sempati duyuyordum. Olamaz yoksa bu gelen aşk mı? -Hem de böylesine şapşal bir ukalaya yok artık ahahaha-
***
O da bana sinir olmustu anlaşılan. İlerleyen günlerde de bunu fark edebiliyordum. Kitabımın arasına bıraktığı bir notla bile bunu anlayabiliyordum. "Bayan sersem yoksa Eliesha mı demeliyim? Pek de fark etmez aslında öyle değil mi ;) "

Aslında cevap yazacaktım ama sonradan vazgeçtim.O notu hatıra defterimin en güzel sayfaları arasına sakladım. Gece gündüz fark etmeden okuyordum. Noktasına,virgülüne kadar her ayrıntısı aklımda yer etmisti. Mektupta bana sersem diyordu. Ama sonunda bir de smile vardı. Gerçekten dediği kadar aptalmışım. Bu aşk denen şey beni o denli aptallaştırmıştı ki böylesine tatlı bir çocuğun bana ilgisi olduğunu dahi düşünmüştüm. Ben bu cümleyi şaka olarak algılamıştım ilk başlarda. Fakat sonradan benimle düpedüz dalga geçtiginin farkına varabilmiştim. Öğrendiğim bir gerçek daha beni şok etmişti:koridorda delicesine ağlayan kızın ağlama sebebi olmuş bu düşüncesizin benim gülme sebebim olabileceğini sanmıştım.

Oysa ne kadar yazık! Sanki başımdan bu kadar olay gecmemişti,sanki baska derdim yoktu(!). Kendime cok kızmıştım. Ona karşı duyduğum bu sempati adeta nefrete dönüşmüştü. Ve o notu da sigaramla birlikte yakmıstım. Umutlarımı,hayallerimide tabii.

Artık aşka olan inancım zayıflamıştı. Belki de bu en doğrusuydu. Ama ne yazık ki bende derin bir hüzne neden oluyordu...

Perdeler Ardındaki SesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin